You play chess traducir turco
192 traducción paralela
I beg your pardon, but do you play chess?
Afedersiniz ama, satranç oynar mısınız?
Do you play chess?
Satranç oynar mısın?
- You play chess?
- Satranç oynar mısın?
Do you play chess with her?
Onunla satranç oynar mısın?
You play chess, do you not?
Satranç oynarsın, değil mi?
So you play chess with Death?
Yani Ölüm'le satranç oynuyorsun.
- Do you play chess?
- Satranç oynarmısın?
You play chess?
Satranç oynuyor musun?
Do you play chess, Mr. Mc Iver?
Satranç oynar mısınız, bay MacIver?
You play chess?
Demek satranç biliyorsun.
- Do you play chess, lady?
- Santranç oynar mısınız, hanımım?
- Do you play chess?
- Satranç oynar mısın?
Do you play chess, Charlie?
Satranç oynar mısın, Charlie?
I assume you play chess.
Satranç oynuyorsunuz, sanırım.
- Do you play chess?
- Satranç oynar mιsιn?
You play chess, Lieutenant?
Satranç bilir misin, Teğmen?
I want to know if you play chess.
Satranç oynar mısınız diye sormak istiyordum.
Do you dare play chess with me, for her?
Benimle kız için sartanç oynamaya var mısın?
I will even play you chess for her.
Kız için, seninle satranç oynamaya dahi varım.
You play a remarkably bad game of chess, my dear Anton.
Son derece kötü bir satranç oyuncususun sevgili Anton.
Would you like to play chess?
Satranç oynamak ister misin?
If you're not going to play chess, I'm going to write some letters.
Satranç oynamayacaksan, ben mektup yazmaya gidiyorum.
Are you going to play chess?
Satranç oynayacağız, gelir misin?
That's why I love to play chess with you.
O yüzden seninle satranç oynamayı seviyorum.
Why do you wish to play chess with me?
Neden benimle satranç oynamak istiyorsun?
Half of this town is scared that Gant's gonna kill'em, and you're gonna play chess with him.
Kasabanın yarısı ondan korkarken sen onunla satranç oynıyacaksın.
Well, you go ahead and play chess with him.
Pekala, git ve onunla satranç oyna.
And you, do you also play chess?
Peki ya siz, satranç oynar mısınız?
You're not going to sit here all night long and play chess when the matter of our daughter remains unsettled.
Kızımız hakkında karar vermemiz gerekiyorken tüm gece burada oturup satranç oynayamazsın.
Do you... Do you play the chess there?
Satranç oynar mısınız?
Mr. Kyle, I have neither the time nor the desire... to play chess with you.
Bay Klyle, sizinle satranç oynamak için ne zamanım ne de isteğim var.
So you play shogi chess, do you?
Demek siz Shogi oynuyorsunuz, öyle mi?
At the vicarage you can play tennis, read a book, play chess and watch TV.
Mutlaka bizi ziyaret et. Papazın evinde tenis oynayabilir, kitap okuyabilir, satranç oynayıp televizyon izleyebilirsin.
You can play chess?
Satranç biliyor musun?
Have I ever mentioned you play a very irritating game of chess, Mr. Spock?
Çok sinir edici şekilde satranç oynuyorsun, Mr. Spock.
He sends you his regards... and hopes you can net together to play chess again.
Saygılarını yolladı ve tekrar görüşüp satranç oynamayı umduğunu söyledi.
Here's the world's most legendary chess genius, comes out of retirement just to play you, and you're not even curious enough...
İşte dünyanın en efsane satranç dahisi, sadece size oynamak için emekliliğini bırakıp geldi, ve siz yeteri kadar merak bile etmiyorsunuz...
Hey! You know how to play chess?
Hey, satranç oynamasını biliyor musun?
Don't you guys realize I'm not supposed to play chess?
Çocuklar, satranç bile oynamadığımı fark etmediniz mi?
I will play chess with you one more time and then return you to your house.
Son bir el satrançtan sonra evinize göndereceğim.
You claim it can write and play chess?
Demek bu hayvan yazı yazıp satranç oynayabiliyor.
- Would you like to play chess?
- Satranç oynamak ister misin?
Just because you and your intellectual friend are going to play chess, doesn't mean you have to leave a mess for me.
Sen ve entellektüel arkadaşın, satranç oynayacaksınız diye sizin dağınıklığınızı toplayacak değilim.
Would you like to play a game of chess?
Satranç oynamak ister misiniz?
I HOPE HE CAN PLAY CHESS BETTER THAN YOU.
Umarım senden daha iyi satranç oynuyordur.
Did you ever play chess with him?
Onunla hiç satranç oynadın mı?
If you wanna show off, then why don't you learn to play chess?
Eğer hava atmak istiyorsan, sen neden satranç oynamayı öğrenmiyorsun?
My son would like to play a game of chess with you.
Oğlum sizinle bir satranç oyunu oynamak istiyor.
Chess is you appreciating the beauty of Josh's play at 60 bucks an hour.
Bu doğru. Hayır. Satranç, sizin Josh'un oyununun güzelliğini saatte 60 dolar karşılığı takdir etmenizdir.
I was going to ask you to play Jokarian chess but you're just sitting down to dinner.
Sana Jokarian satrancı oynar mısın diye soracaktım ama akşam yemeğine oturmuşsun.
Oh, don't be silly! But you know, if I ever had to, don't you think it'd be nice if you knew how to play chess?
Ama yatırmak zorunda kalırsam sence de satranç oynamayı geliştirsen iyi olmaz mı?
you played me 45
you play your cards right 34
you play 111
you play golf 17
chess 68
you pussy 73
you piece of shit 340
you piss me off 51
you perv 30
you poor thing 253
you play your cards right 34
you play 111
you play golf 17
chess 68
you pussy 73
you piece of shit 340
you piss me off 51
you perv 30
you poor thing 253
you pervert 102
you pick it up 19
you pick 52
you promise me 56
you prick 174
you passed the test 28
you passed 89
you pig 158
you probably don't remember me 30
you promised 545
you pick it up 19
you pick 52
you promise me 56
you prick 174
you passed the test 28
you passed 89
you pig 158
you probably don't remember me 30
you promised 545
you pay 85
you promised me 194
you punk 159
you piece of crap 17
you poor baby 27
you pay me 20
you put 39
you passed out 52
you poor dear 20
you promise 330
you promised me 194
you punk 159
you piece of crap 17
you poor baby 27
you pay me 20
you put 39
you passed out 52
you poor dear 20
you promise 330