English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You think that's bad

You think that's bad traducir turco

229 traducción paralela
Derek knows much more than Scott how bad things can get. So the idea of eliminating a threat quickly, even if it means, you know, someone getting hurt, I think his mentality is that that's better than letting something spiral out of control to where you can't contain it anymore.
Derek, ne kadar kötü şeyler olabileceğini Scott'tan daha iyi biliyor bu yüzden birine zarar vereceğini bilse bile tehlikeyi hızlıca yok etme düşüncesi, daha büyük, artık kontrol edemeyeceği bir şeye dönüşmesine izin vermekten daha iyidir.
You think that's bad?
Bu mu kötü?
You know, I think that if a person is taught good things for a long time, and if it's done from the heart, anybody, even a very bad man, will change.
Bilirsin, bence bir kişi uzun zaman iyi şeyler öğretirse, ve bunu gönülden yapıyorsa, çok kötü bir adamı bile değiştirebilir.
Now don't you think that's rather too bad, Mrs. Chumley?
Sizce de kötü bir durum değil mi Bayan Chumley?
You think you're sick at your stomach, huh? Oh, that's bad, makes you feel like you're gonna die, don't it?
Çocukların şunu yapmaktan vazgeçmesi için ne yapmak lazım?
- You think it's that bad?
- Sence o kadar kötü mü?
You think that's bad?
Sence bu kötü mü?
- Do you think that's bad?
- Sence bu kötü bir şey mi?
IT'S TOO BAD YOU WON'T BE AROUND TO SEE IT. WHAT MAKES YOU THINK THAT YOU CAN
Bu domatesleri kontrol edebileceğini sanmana neden olan nedir.
You think that's bad.
Onun kötü olduğunu mu düşünüyorsun.
If you think we shouldn't have done it... then you should also think that human nature is bad.
Eğer bunu yapmamamız gerektiğini düşünüyorsan... insan doğasının kötü olduğunu da hesaba katmalısın.
So don't you think that's a bad idea?
Sence kötü bir fikir değil mi?
You know, she could be Mrs Graham. You think I'm jokin'. She's that bad.
Bayan Graham olabilirdi. saka saniyorsun ama o kadar mükemmel.
If you think that's bad, wait till you get my bill.
Bunun kötü olduğunu sanıyorsan, paramı alana dek bekle.
You'd never think to look at us... that the bad things that we did... that were so good. Mother, open this door this minute! God, that woman is a pest.
Tazminat davama gelince, bizzat ifadem alınana kadar şu anki borcum üçe katlanırmış.
- You think that's a bad sign?
- Sence bu kötüye işaret mi?
You think that's bad?
O da bir şey mi?
If you think that's bad, you should hear me sing.
Bunu begenmediysen, beni bir de sarki söylerken gör.
That's too bad, Lucy, because right now I think you're her best hope.
Bu çok kötü Lucy çünkü şu anda onun tek umudu sensin sanırım.
You think that Draco's bad news now?
Draco'nun kötü olduğunu mu düşünüyorsunuz?
You think that's bad?
Bunun kötü olduğunu mu düşünüyorsun?
I feel bad, you know, that, uh- - I think you were right about that.
Kendimi kötü hissediyorum. Ve sanırım sen haklıydın, haklısın.
You think that's a bad sign?
Bu kötüye işaret mi?
So if your life was going along well, and you found yourself walking with two guys that look like Metallica rejects, you might think it was a bad day.
Hayatının çok iyi gittiğini düşünürken kendini Metallica'dan atılmış 2 adamla beraber yürürken bulunca, kötü bir gün geçirdiğini sanabilirsin.
You think that's bad?
Daha kötü olacağını düşünüyor musun?
Because you probably think I think you are a bad person, but it's not like that.
Muhtemelen sanıyorsun ki ben senin kötü biri olduğunu düşünüyorum ama öyle birşey yok.
Grace, don't you think it's possible, maybe, that he didn't like it, because you made some bad choices?
Grace gerçekten kötü seçimler yaptığın için sevmemiş olabileceğini düşünmüyor musun?
You say that as if it's a bad thing. I don't think that is what the World Wide Web was created for.
Kötü birşeymiş gibi söylüyorsun. yaratılmamıştır.
Oh? You think that's bad?
Sen buna kötü mü diyorsun?
Well, speaking as your friend, Phil, as one who knows you... intimately, as it were, I-I think that's a bad idea, Dare I say an entirely shitty idea.
Dostun olarak söylüyorum Phil, seni yakından tanıyan biri olarak, bence bu kötü bir fikir, hatta şunu da söylemeliyim, bence tamamen boktan bir fikir.
You know, it's too bad you fellas are gonna have to miss that...'cause I think it speaks to every one of us.
Konuşmamı kaçıracak olmanız çok üzücü çünkü bence konuşmam herkese hitap ediyor.
You think that's bad.
Bunu kötü mü sanıyorsun?
Atfirstit'sso hot that you don't think you can take it, but then, you know, once you get your luggage in, it's not that bad.
Öyle sıcaktır ki önce dayanamayacağını sanırsın. Ama girdikten sonra o kadar kötü gelmez.
You know, I think it's time that the big, bad, scary lesbians... went inside and had sex, if anybody cares.
Sanırım artık büyük, kötü, korkunç lezbiyenler içeri girdi ve seks yaptılar, kimin umrundaysa.
I'm not doing the voice. I'm just asking you, do you think it's bad that Carrie's kind of, like,
- Bunu senin için yapmayacağım ben sadece şunu merak ediyorum, sence Carrie'yi bu denli etkilemesi normal midir?
You think that's bad?
Bunu kötü olduğunu mu düşünüyorsun?
So when you hear something that's really, really bad... you try to think that's the one time they're wrong, okay?
Gerçekten çok kötü bir söz duyduğunda yanıldıklarını hatırlamaya çalış, olur mu?
- You think that's bad?
- Sence kötü mü?
Do you think it's possible that bad writing actually attracts a higher incidence of error?
Kötü yazmak daha çok hata mı çekiyor dersiniz?
When an upper classmen trash canned me, yeah, it was embarrassing and humiliating, but it teaches you to get over stuff and I don't think that's a bad thing.
Bir üst sınıftan biri beni çöp kutusuna attığında, evet bu utanç verici küçük düşürücüdür. Fakat bu sana bu gibi şeylerin üstesinden gelmeyi öğretir ve bence bu kötü bir şey değildir.
Well, I have to be somewhat judgmental... because of what I do, you know... so I don't think that it's such a bad thing... to be judgmental.
Oldukça yargılayıcı olmak zorundayım... yaptığım şeyden dolayı, bilirsiniz... bu yüzden yargılayıcı olmanın o kadarda kötü bir şey... olduğunu sanmıyorum.
Oh, that's not too bad. You watch a movie, maybe a little mile-high club, next think you know, you're landing.
Film seyredersiniz, belki biraz "oyun oynarsınız"... sonra bir de bakmışsınız iniyorsunuz.
That's why you think I'm a bad person.
İşte bu yüzden benim kötü olduğumu düşünüyorsunuz.
I wanna tell you that I don't think your dad's a bad person.
Sana babanın kötü bir insan olduğunu düşünmediğimi söylemek istiyorum.
No matter how bad you think it is, there's nothing that's happened to you that hasn't happened to somebody else.
Ne kadar kötü olduğunu düşünsen de, başına gelen her şey herkesin başına gelmiştir.
- Do you guys think that's bad?
- Sizce bu kötü mü?
You think that's bad? I'm discount shopping.
- Ucuzluk mağazasındayım.
You think that's bad?
Sence kötü mü?
But if this child is returned to its mother and something bad happens, then that's on you. - So think about that, Kim.
Ama eğer bu çocuk annesine geri dönerse ve kötü şeyler olursa, sorumluluk sana ait olur.
- You think that's bad?
Sadece bunla kalsa iyi.
- You think that's bad luck?
- Bunun şanssızlık olduğunu mu düşünüyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]