F traducir turco
62,674 traducción paralela
Я не получила должного образования, но могу поклясться, что читала, будто последним королем Севера был Торрхен Старк, преклонивший колено перед моим предком, Эйегоном Таргариеном.
Benim resmi bir eğitim alma fırsatım olmadı ama okuduklarıma göre kuzeydeki son kral Torrhen Stark'tı. O da atalarımdan Aegon Targaryen'e diz çökmüştü.
Дейенерис Бурерожденная переубедила меня.
Daenerys Fırtınadadoğan beni aksine ikna etti.
Как Робб Старк поступил со мной в Шепчущем лесу.
Fısıldayan Orman'da Robb Stark'ın bana yaptığı gibi.
Полагаю, довольно скоро я смогу спросить его сама.
Sanırım yakında bizzat sorma fırsatım olacak.
Скорпион Квиберна метал копья с тебя ростом.
Qyburn'ün arbaleti senden büyük oklar fırlattı.
Я доверился вам, не зная вас, но зная, что для моих людей другой надежды нет, да и не только для моих.
Ben size güvendim, bir yabancıya güvendim. Çünkü halkım için, halklarımız için en iyi fırsatın bu olduğunu biliyordum.
Теперь же я прошу вас довериться незнакомцу... потому что в этом вся наша надежда.
Şimdi de sizden bir yabancıya güvenmenizi istiyorum. Çünkü en iyi fırsat bu.
* * *
Fırıldak gibiler.
Я думала : "Корпорации, управляемые мразью, наживаются на слабых".
Pislikler tarafından yönetilen zayıf insanlar üzerinden geçinen bu şirketler var diye düşündüm.
Я нажимаю на кнопку перезагрузки мира.
Dünya'nın sıfırlama tuşuna basıyorum.
Так, теперь Джули Эф, мамин зубной врач.
Sırada Julie F. var. Annemin dişçisi.
Он дышит, пульс слабый.
- Nefes alıyor, nabzı zayıf.
Ни знака неправды.
- Sıfır. Herhangi bir aldatma izine rastlamadım.
Жаль, что ты не будешь расти со всеми обычными вещами, например, собаки или парня, который живёт через дорогу.
Sıradan dertlerle büyüme fırsatı bulamadığın için özür dilerim. Bir köpek ya da sokağın karşısında yaşayan bir erkek arkadaş gibi.
Запечённый цыплёнок с пармезановой корочкой.
Permesan kabuklu fırın tavuk.
Почему ты думаешь, что он не убьёт тебя при первой же возможности?
Eline geçen ilk fırsatta seni öldürmeyeceğini düşündüren ne?
Итак. Давай повторим десять качеств.
Tamam, 10 vasıf üzerinden devam edelim.
Мой опыт говорит, что кровь никогда не подведёт, если дать ей шанс.
Deneyimlerime göre aile bağı herşeyi aşabilir eğer ona bir fırsat verirsen.
Речь о маленьком состоянии.
Küçük bir fırsattan bahsediyorum burada.
Пожалуй, вы не настолько некомпетентны, как я думал.
Belki de düşündüğüm kadar, bu iş için zayıf değilsindir.
Ты думаешь, что можешь мной манипулировать, потому что я слаба.
Zayıf olduğumu düşündüğün için beni yönlendirebileceğini sanıyorsun.
Я не считаю тебя слабой.
Zayıf olduğunu düşünmüyorum.
И даю вам шанс доказать, что вы - член моей команды.
Sana bu takımın bir üyesi olduğunu kanıtlama fırsatı veriyorum.
У наших хаммеров было слабое место, и мина ударила как раз туда.
Jiplerimizin zayıf bir noktası vardı ve bomba tam da doğru yerde patladı.
Так что я дам вам ещё один шанс облегчить свою участь.
İşleri kendi çıkarına kolaylaştırman için sana bir fırsat daha vereceğim.
У Дженнифер доброе сердце, но она слаба.
Jennifer çok iyi biri ama zayıf.
- Хорошо. Мы ведь собрались по радостному поводу. И как обычно, Ноа Солловей все портит.
Bunun mutlu bir fırsat olması gerekiyordu ve her zamanki gibi Noah Solloway onu mahvediyor.
- Да, на первом курсе.
Evet, birinci sınıf.
- Мисс Леон, вам довелось наблюдать за общением моего клиента и ее матери?
Bayan Leon, müvekkilimin annesiyle etkileşimde... olduğunu görmek için bir fırsatınız oldu mu?
Был особый случай.
Bu yüzden özel bir fırsat mıydı?
Он еще ослаблен после ранения, врач велел ему отдыхать.
Bıçaklama olayın yüzünden hala zayıf ve doktoru dinlenmeye ihtiyacı olduğunu söylüyor.
Как будто улеглась страшная буря.
Korkunç bir fırtına çıkmış gibiydi.
И перед нами открылась историческая возможность.
Ve bizden önce tarihi bir fırsatımız var.
И однажды я пригласил бы тебя на ужин, а потом в мусоре нашлись бы коробки из-под тайской еды и все бы закончилось, не успев начаться.
Seni yemeğe çağırmak zorunda kalacaktım. Çöpte dışarıdan ısmarlanmış Tayvan yemeği poşetleri olacaktı. Böylece daha başlama fırsatı bulamadan her şey sona erecekti.
Ты свалилась как снег на голову.
Hayatıma dönüşün fırtına gibi oldu.
Твое подхалимство сделает тебя главным ординатором липосакций.
Tebrik ederim, onunla sıkı fıkı olman seni estetik ameliyatların şef asistanı yapacak.
Вокруг полно людей со слабым сердцем.
Etrafta kalbi zayıf olan bir sürü hasta var.
" Все мы дети возрождения, избранные для более светлого будущего, в котором наши хрупкие тела станут намного сильнее ;
"Hepimiz Diriliş'in çocuklarıyız, " daha parlak bir gelecek için seçilmiş, " zayıf bedenlerimiz çok daha güçlü hale gelmiş ;
Есть намного больше способов причинить вред твоему виду, чем просто ослабить.
Irkına zarar vermenin tek yolu zayıf düşürmek değil.
Я смотрела, как маленький Кал-Эл отправился в космос.
Minik Kal-El'in uzaya fırlatılışını izlemiştim.
Но каждый раз, когда была возможность выбора между тобой и чем-то ещё...
Ama ne zaman senin yerine başka bir şeyi seçme fırsatım olsa...
Но он меня не ослабил.
- Ama beni hiç zayıf düşürmedi.
В третьем классе, по рисованию.
Üçüncü sınıf sanat dersinde.
Когда я учился у тебя на юрфаке, мы очень мало говорили... – О превратности?
Hukuk fakültesinde senin sınıfındayken öyle çok da şey değildin. - Aykırı?
- Что, они уже были близки?
- Daha şimdiden sıkı fıkılar mı?
И однажды... маленький мальчик... шёл в школу мимо дома старика, выскочил бешеный пёс и укусил его.
Ama sonra bir gün küçük bir çocuk okula gitmek için ihtiyarın evinin önünden geçerken ihtiyarın hırçın köpeği önüne fırlayıvermiş. Çocuğu ısırmış.
Это идеальная подстава.
Katil için mükemmel bir fırsat burası. Karnaval yılda bir defa geliyor buraya.
Но вы же ещё перепихаетесь, да?
Ama hâlâ mercimeği fırına vermeye devam ediyorsunuz değil mi?
Полагаю, это чары для клинка, чтобы он убил меня, если я нарушу его.
Brakebills'den misiniz? Dostum, ben Josh Hoberman. 2016 sınıfından.
Я обычно не пью, но могла бы прямо сейчас выпить канистру водки.
Normalde içki içmem ama şimdi bir fıçı votka için neler vermezdim.
- Среднее звено.
Üçüncü sınıf sanırım.