English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / ruso → turco / [ З ] / Застряла

Застряла traducir turco

1,229 traducción paralela
У меня ширинка застряла в заборе!
Ayak parmağım tele sıkıştı!
А там ваша машина застряла?
Orada kalan sizin arabanız mı?
Разведенная пара, которая застряла втечение- -
Tam olarak neye bakıyorum? Boşanmış bir çift, şey yaparken...
Но у меня молния застряла.
Ama fermuarım sıkıştı. Yardım eder misin?
Застряла в пробке.
- Oh, trafiğe takıldı.
Она застряла..
Sikismis sadece.
Застряла под искусственным камнем в торговом центре?
Alışveriş merkezinde sahte kayaların altında mahsur mu kaldın?
Похоже, что ты застряла.
Kısılıp kalmışsın gibi görünüyor.
Моя жена опять застряла в душе.
Karım yine banyo ediyor.
Я чуть не застряла в отсеке 27.
Neredeyse Bölge 27'de kilitli kalacaktım!
- Кажется, вот эта застряла.
- Bu biraz sıkışmış.
О, а вот я застряла в приемном с этими неучами-интернами
Ben de burada acilde, hiçbir şey bilmeyen intörnlerle sıkışıp kaldım.
- Я застряла.
- Sıkıştım.
Ганди с "У меня застряла огромная ириска в зубах".
Gandhi : "Dişlerimde şeker var".
Привет, мне очень, очень жаль, но я тут застряла на фотосессии с Блэр.
Gerçekten çok özür dilerim. Blair ile fotoğraf çekimlerinde mahsur kaldım.
Пуля застряла в малой грудной мышце.
Mermi göğüs kasınızda kalmış.
Застряла в пробке.
Trafiğe takıldım.
А без тебя.. Я бы застряла где-нибудь в Мексике.
Sen olmasan, hâlâ Meksika'da bir yerlerde olacaktım.
Женщина, которую ты любишь, застряла в кошмарном будущем, где все погибают.
Sevdiğin kadın, neredeyse herkesin öldüğü berbat bir gelecekte kapana kısıIdı.
Нет, я застряла!
- Hayır, sıkıştım!
ПУЛЯ ЗАСТРЯЛА ВНУТРИ.
Kurşun hala içeride.
Я хотела принять "Тиленол", обезболивающее, понимаешь, а эти мексиканские таблетки, они огромные, я поперхнулась, и она застряла в моей дурацкой перегородке.
Evet, ağrımı dindirsin diye ilaç içmek istedim. Meksika'nın ilaçları öyle büyük ki, önce boğazımda kaldı kurtarayım derken de septum deviasyonuma takıldı.
Застряла, и все. Милая, я все сделаю, ладно?
Bu sorunu çözeceğim, tamam mı?
Нога застряла.
Ayağım sıkıştı.
Пуля прошла через лобную кору и височную долю и застряла в правой верхней части ее мозга у самого черепа.
Kurşun, ön korteks ve şakağı delip geçerek beyninin sağ üst köşesinde kafatasına dayanmıştır.
Я застряла дома до конца зимы.
Bütün kışı evde kapalı geçirdim.
Она застряла.
Orada sıkıştı.
Не важно, что все пошло не так, что техника застряла, и мы продолжали пешком.
Aceleyle hareket edip yanlış planlar yapmadık
Застряла в прошлом Шага сделать не могла
Ve geçmişte kısılıp kaldım ki İlerleyemiyor gibiyim sanki
Сильвия, ты где там застряла?
Sylvia, haydi!
Плёнка в камере застряла.
Özür dilerim. Kamera tekrar yüklüyor.
- Плёнка застряла.
- Kamera bozuldu.
"Она словно ветер" застряла в моей голове где-то на 40 часов.
"She's Like the Wind" 40 saattir kafama takılmış durumda.
Смог был таким ужасным, что однажды я пустил в воздух стрелу, а она застряла.
Sis çok kötüymüş, Bir keresinde havaya bir ok atmıştım, Yapıştı kaldı.
У нас здесь птица, застряла в вентиляции..
Bakın burada kuşumuz varmış. Deliğe sıkışmış.
Кассета застряла в магнитоле почти два года назад.
Kaset, orada yaklaşık iki yıldır takılı kaldı.
А может ты здесь застряла, и по какой-то причине, не хочешь, чтоб этот мужик вызывал полицию
Ya da başın dertte, ve bir nedenden ötürü, o adamın polisleri çağırmasını istemedin.
Это не твоя вина, что ты застряла на дежурстве во время визита сенатора Бёрка. Но до тех пор, пока он остается на приеме в гостинице Мы все еще можем устроить свидание.
Senatör Burke'ün ziyareti sırasında, telefon nöbetini almak senin suçun değil, ama kucak dansı vermek için buraya uğramayacaksa, bunu bir randevuya dönüştürmede sakınca yok.
У меня нога застряла! - В чём?
- bacağım sıkıştı
Хорошо, я знаю это, но я застряла в мотеле в Форт-Лаундейле.
Peki, Bunu biliyorum, fakat Fort Lauderdale de bir otelde sıkışıp kaldım.
- Она застряла.
- Uh, evet. - bu çok sert.
То, что я здесь застряла, не значит, что мне тут нравится.
Burada sıkışıp kalmış olmam bundan hoşlanıyor gibi yapmak zorundayım anlamına gelmez.
О, молния застряла!
Sıkıştı.
Застряла что ли?
Dinlenmeme izin ver!
Его нога была над моим носом... а моя нога застряла у него между руками,... мы совершенно переплелись между собой.
O'nun ayağı burnumun tepesindeydi ve benim ayağım O'nun kollarının arasına sıkışmıştı tam anlamıyla birbirimize geçmiştik.
Извините. Я застряла на работе.
İş yerinden çıkamadım.
А потом мы заметили кусок одежды - пола его плаща застряла.
Ve elbisesinden bir kaç parça fark ettik. Ceketinden bir parça dışarıda kalmış.
Его лапка застряла в пуговичной петле.
Ayağı düğme deliğime takıldı.
Я застряла здесь на несколько часов.
Önümüzdeki bir kaç saat burada takılı kalacağım.
Эта тупая штука на мне застряла.
Şu aptalca şeyleri çıkaramıyorum!
Слава Богу что ты здесь, я опять застряла.
Tanrım, sonunda buradasın. Gene sıkıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]