English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / ruso → turco / [ З ] / Знает ли он

Знает ли он traducir turco

234 traducción paralela
Как же мне узнать, что он узнал, если я не знаю, знает ли он, что я знаю...
O halde ben nasıl öğrenirim, onun öğrenemediğini, ne...
Интересно, знает ли он о том, какой из него плохой гид?
Merak ediyorum da, ne kadar kötü bir rehber olduğundan hiç haberi olacak mı acaba?
Знает ли она, как стучаться в дверь? Он не всегда отвечает.
Kız içeri girip onu görmeyi kafa koyar diye rahatça eve girmesi için bu yolu izledik.
- Я-то знаю, а знает ли он?
- Biliyorum ama ya o?
Знает ли он, чья она?
Yanıtı olumsuzdu. Sahibini tanıyor muydu?
Интересно, знает ли он.
Acaba bundan haberi var mı?
Знает ли он, что я и банда Торелли подписали секретный договор о контроле - - всех наркотиков в Южной Калифорнии?
Torelliy'le benim Güney Kaliforniyadaki uyuşturucu ticaretinin kontrolünü almak için gizli bir anlaşma imzaladığımızı biliyor mu?
Я спросил мистера Динкинса, знает ли он хорошего ортопеда.
Mr. Dinkins'e tanığı iyi bir ortopedist olup olmadığını sordum.
Сходи в магазин оптики и спроси Двейна, знает ли он владельца собаки.
Optikçiye git ve Dwayne'e köpeğin sahibini tanıyıp tanımadığını sor.
знает ли он, как устанавливать дизраптор на режим оглушения?
Bir silahı bayıItmaya ayarlamasını biliyor mu?
Но знает ли он известных флорентийцев эпохи Раннего Возрождения?
Ama Rönesans öncesi Floransa'sındaki önemli kişileri tanıyor mu?
Я спросил у парня в магазине, знает ли он еще какую-нибудь хорошую оперу про шлюху.
Mağazadaki adama bir fahişe hakkında başka iyi opera var mı diye sordum.
Спросите, знает ли он, что обвинение - ложь и что все это знают.
Ona sor benim hakkımdaki suçlamanın bir yalan olduğunu biliyor mu? Ve herkesin bunu bildiğini...
Спроси его, знает ли он, какое наказание ждёт шпионов.
Sor bakalım casusluk yapmanın cezasını biliyor muymuş.
Знает ли он о том, что мы задумали?
Bundan haberin var mı?
Я не знала знает ли он.
Bilip bilmediğinden emin değildim.
Как только я смогу двигаться, я спрошу Ширака знает ли он, где можно найти недостающую часть пергамента.
Kımıldayabildiğim an, geriSini bulmamız için Sirach'a Soracağım.
И Бог знает, был ли он им
# Ama bu adam pısırık değildi
- Видите ли,.. ... общаясь с профессором Силецким, я упомянул Марию Тура. - Оказалось, что он её не знает.
Efendim, geçen gece Profesör Siletsky, kampta bize hitap ediyordu ve ona Maria Tura isminden bahsettiğimde hiç duymadığını söyledi.
Вряд ли он знает об этом.
- Bildiğini sanmıyorum.
Никто не знает, веренется ли он из полицейского участка.
Karakoldan dönüp dönemeyeceğini kimse asla bilemez.
Спроси, знает ли он кого-нибудь, кто говорит по-английски.
Sor bakalım tanıdığı ingilizce konuşabilen biri va mıymış.
А ведь каждый из них был личностью, и никто не знает, любил ли он свою жену, были ли у него дети, что он предпочитал :
Ama hepsi birer insan. Kim olduklarını bilmiyoruz. Sevdikleri bir kadın var mı, çocukları var mı, sinemayı mı tiyatroyu mu tercih ederler...
Он не знает, что я тут, не так ли?
Benim burada olduğumu bilmiyor, değil mi?
И откуда он знает, не придёт ли на его место тупой технократ-директор с мещанской натурой и не погубит ли всё, что он сможет сделать, не разгонит ли театр,
Sonsuza dek burada kalmayacak, arkasından başkası gelecek.
Уутек особенно заинтересовался моим исследованием, хотя я понял, что вряд ли осталось что-нибудь о волках, чего он уже не знает.
Ootek araştırmamla çok ilgilenmişti. Kaldı ki, Kurtlar hakkında onun bilmediği çok az şey öğrenebilmiştim.
Он знает, где камешки и будешь ли ты арестован.
Ganimetin yerini bilen ve seni tutuklarlarsa.
Нот он знает, что победа ли, поражение или ничья, это мой корабль. Понятно?
Ama kazansam da, kaybetsem de bilir ki bu benim gemimdir.
Никто не знает, где он его добыл и умеет ли он им пользоваться.
Kimse nereden geldiğini bilmez, gerçi nereye harcayacağını bildikten sonra gerisi boş.
Доктор Франклин сделал все возможное, но до сих пор не знает поправится ли он.
Dr. Franklin elinden geleni yaptı ama hâlâ iyileşeceği kesin değil.
А когда я спросил продавца, вернется ли он когда-нибудь : тот сказал, что не знает.
Ve görevliye geri gelecek mi diye sorduğumda... bilmediğini söyledi.
Они захотели бы выяснить, что он знает, были ли сделаны копии, и кто мог бы дать Айрис станок.
Onun bir bildiğinin, kopyanın olup olmadığını ya da Iris'in... teybi kullanmasını kimin sağladığını öğrenmek istemişlerdir.
- Если он рискнет сканировать кого-нибудь он сделает это на первом, кто войдет в дверь так как он не знает, будет ли у него другой шанс. Я не могу блокировать Пси-Копа.
- Birini tarama riskini alacaksa başka bir şans ele geçiremeyeceği ihtimaline karşılık karşısına çıkan ilk kişiyi seçecektir.
Это сложная процедура. Доктор Циммерман сказал, что не знает вернется ли доктор к изначальной программе, и вспомнит ли он, что с ним было за последние 2 года.
Dr. Zimmerman Doktorun orijinal programının düzelip düzelmeyeceğini yada son iki yıldaki anıları hatırlayıp hatırlamayacağını bilmediğini söyledi.
Он знает в этом судне каждую заклепку. Не так ли, мистер Эндрюс?
Gemiyi perçinlerine kadar biliyor, değil mi Thomas?
Кто знает, позовет ли он нас в следующий раз?
Kimbilir bir daha ne zaman sorar?
- Выясните, что он знает, замешан ли он в этом.
Bakalım bu konuyla ilgili mi ve neler biliyor. - Hemen gidiyoruz.
Он спросил, знает ли кто-нибудь причину, по которой брак не может состояться и именно тогда этот этот человек поднялся и сказал, что знает причину.
Evlenmemize karşı çıkan olup olmadığını sordu. Biri ayağa kalktı ve karşı çıktığını söyledi.
Он знает то что Вы здесь, не так ли?
O senin burada olduğunu biliyor, değil mi?
Ну, в смысле, сначала я не сказала, потому что Райли просил не говорить, а... а потом, мяу, кошка выскочила из сумки, и, похоже, я просто забыла, что он не знает.
Başta söylemedim çünkü Riley istemedi. Sonra... Sonra sırrımız ortaya çıktı.
Но никто на самом деле не знает существует ли он. Это огромная находка.
Ama hiç kimse gerçekten var olup olmadığını biliyordu Bu büyük bir bulabilirsiniz.
ƒаже ћауро ƒзукка вр € д ли знает, что он здесь.
Mauro Zucca bile onun burada olduğunu bilmiyor.
Он определяет, честен ли человек,... даже если он сам не знает, что лжёт.
Bir kişinin doğru söyleyip söylemediğini bulduğu doğru, ama bunu, kişi gerçeği söylemediğini bilmiyorken de yapıyor.
Он знает про нас, не так ли?
- Daha şimdiden peşimizde, değil mi?
Всё будет хорошо, у вас с Ли, знаешь, потому что вы с Ли будете вместе, и он это знает, и если он это не ценит, он ненормальный.
Lee'yle aranız düzelecektir, merak etme... Çünkü birlikte olacaksınız ve o da bunu biliyor, Ve eğer bunun kıymetini bilmiyorsa deli demektir.
Не знаю, заподозрил ли он что-нибудь, но кто знает что он задумал?
Bir şeyler hakkında şüphelendiğini düşünmüyorum, fakat ne yapacağını kim bilebilir ki?
Он знает как устроить развлечения, не так ли, мистер Хенчард?
Parti dediğin böyle olmalı, değil mi, Bay Henchard?
Я звонил Дариусу домой чтобы узнать, знает ли кто-нибудь, что он пропал.
Kaybolduğunu bilen var mı diye Darius'un evini aradım.
Он не знает, что я стою здесь, не так ли?
Burada olduğumu bilmiyor, değil mi?
ЦРУ, действующее в Гондурасе, Агент Бурк, говорит, что он знает, где Доктор Джексон и Доктор Ли были взяты.
Honduras'taki CIA ajanı, Ajan Burke diye biri, Dr Jackson ve Dr Lee'nin nereye götürüldüğünü bildiğini söylemiş.
Погоди, с чего бы Кокни... беспокоиться по поводу того, знает ли Гринлиф, что он здесь?
Dur bir dakika. Burada olduğunu Tom Greenleaf'in bilmesi Shooter'ı niye ilgilendirsin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]