Alacaksın traducir inglés
9,503 traducción paralela
İneceksiniz, yakıt alacaksınız ve tekrar havalanacaksınız.
You will return. You will reload. You will take off again.
Dönünce ödülünü de alacaksın.
And when you return, you shall also have your reward.
Ne alacaksın?
What are you having?
20 dakika içinde sonuçları alacaksın ve eve gidip bunu kutlayacağız.
It will be in 20 minutes when you get your results and we go home to celebrate.
Biz paramızı aldığımızda sen de malı alacaksın.
You'll get your package when we get our money.
Pencap dili mi alacaksın?
You're taking Punjabi?
İstediğiniz her şeyi satın alacaksınız.
You could buy anything you want.
Hâlâ biletleri almamış olabilirsin ama gidip alacaksın.
You may not have those tickets yet, but you're going to get them.
"Kahvaltımı ettim" diyeceksin sonra da banyoya gidip ilaçlarını orada alacaksın.
You go, "Mmm, now that was a breakfast." Then you walk to the bathroom and take your pills there.
Benim halkımı alacaksın ve her iki eyalette de net bir galibiyet alacaksın.
You get my people, you have a clear win in both states.
- Bir cubano daha mı alacaksın...
- Grabbing another cubano...
Paranızı alacaksınız.
You'll get your money.
- Terfi alacaksın anlaşılan.
I guess you get a promotion.
Görevini tamamladın, Vadedilmiş krallıkta ödülünü alacaksın.
You served your purpose, and you'll get your reward in the kingdom to come.
- Bence alacaksın.
- Well, I think you'll get it.
Yeni gözlüklerimi ne zaman alacaksın, David?
When are you going to pick up my new glasses, David?
Arabayı alacaksın ve sonra paranın yerini söyleyeceksin ve ben uydurduğun bir yere doğru giderken de sen de kaçıp gideceksin. - Hadi be.
So you get the car, then you tell me where the money is so I head off to some made-up location while you drive off?
- Sen de cevabını alacaksın. - Evet.
- And you'd have your answer.
Öylece içeri girip çocuğunu geri mi alacaksın?
You just gonna walk in there and take your kid back?
Bu satış için Plowman ailesinden sen ne kadar alacaksın?
How much of a price you get from the Plowman family for selling them out?
Sen hakettiğin itibarı alacaksın, ve ben de % 35'lik komisyonumu alacağım, yani, sen de kazanacaksın ben de.
Look you'll get the recognition you deserve, and I'm gonna get my 35 % commission, so, it's a win-win.
Ceza alacaksın.
Oh, you're gonna get grounded.
Hiç görülmemiş bir ceza alacaksın.
You haven't seen grounded like you're gonna get grounded.
Tam olarak nasıl diyeceğimi bilmiyorum ama Ana'nın bebeğini siz mi alacaksınız?
I don't know how to say this, uh, exactly, but are... are you guys gonna take Ana's baby?
Sırrını korumak için neleri yapmayı göze alacaksın?
What are you willing to do to keep your secret?
Sizin yaşınızdayken biri bana gelip Afganistan'da bir pusuda üç askeri kurtardığım için cesaret madalyonu alacaksın dese sen delirmişsin derdim.
And if you had told me when I was your age that I'd be getting a Medal of Valor for saving three soldiers from an ambush in Afghanistan, I'd have said you were nuts.
Larette patatesi, onlardan alacaksın.
Laratte potatoes, get those.
En iyi arkadaşından para mı alacaksın?
You're gonna charge your best friend?
Bundan sonra mektuplarınızı postaneden alacaksınız.
From now on, you get your mail at the post office.
İnanın bana kokusunu alacaksınız.
Trust me, you'll... smell it.
İstihbarat Kral George'un büstünün içinde saklı. Öyle bir alacaksın ki yeni sahibi istihbaratın orada olduğunu anlamayacak.
Intelligence is hidden inside a bust of King George you are to extract it without its new owner knowing it was ever there.
Ve destek alacaksın.
And you're getting counseling.
Mücevheri alacaksın ve ailemi serbest bırakacaksın ama Galavant yaşayacak.
You'll get the jewel and set my parents free, but Galavant stays alive.
Öyle bir alacaksın ki yeni sahibi istihbaratın orada olduğunu anlamayacak.
You're to extract it without its new owner knowing it was ever there.
Yardım da alacaksın.
And with a little help.
Geleceğini geciken düğün hediyesi olarak alacaksın.
The future will be a late wedding present.
Ağır suyu alacaksınız.
You will get your heavy water.
İhtiyacınız olan herşeyle kendi ofisinizi alacaksınız.
You'll get your own office with everything you need... copies, photos, estimates.
- Silah alacaksınız.
- I have guns.
Alacaksın.
You'll get it.
Sizin küçük isyanınız bastırıldığında, benim yerimi sen alacaksın, dostum.
When they put down your little rebellion, pal, you're gonna take my place up here, I swear.
Sonra da tıpkı benim gibi Japonya'daki sistemin merkezinde yer alacaksın.
Then, just like me you will be positioned at the core of Japan? s system.
Yakında döneceğim ve D serin kontrolden geçemezse beğensen de beğenmesen de bunların birini alacaksın.
I will be back soon, and if your D-series fails the check, you get one of these whether you like it or not.
- Aether'ı alacaksın.
You will take the Aether.
Ve şimdi kendininkini alacaksın.
Now you will get yours.
- Ne zaman alacaksınız?
When you getting more?
Son taslağı teslim ettiğinde kalanı alacaksın.
You'll get the next part when you submit the final draft.
En sonunda bazı kararlar alacaksınız.
Eventually you come to some decisions.
Gittiğin yerde yardım alacaksın.
You're gonna get help where you're going.
- Bir isim alacaksın.
- A name.
Sen devletten para alacaksın.
You get government money, Ava.
alacaksınız 23
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
alacağım 105
alacak 20
alacağız 40
alacak mısın 19
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
alacağım 105
alacak 20
alacağız 40
alacak mısın 19