English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ A ] / Anlayabiliyorum

Anlayabiliyorum traducir inglés

3,630 traducción paralela
İnan bana anlayabiliyorum.
Believe me, I can relate.
Neden üvey baban yerine annene inandığını anlayabiliyorum. Ama ben masum olanın kayıp olan kişi olduğuna inanıyorum. Ve belki de ölmüş olan.
I understand why you would believe your mother over your stepfather, but I tend to believe the innocent party is whoever's missing- - and presumed dead.
Sizin, oların bu kadar yakın çalışmasından çok korktuğunuzu anlayabiliyorum.
I can tell. You are terrified by the idea of them working so closely together, clog-by-clog.
Aslında omuzladığın bu büyük yükü anlayabiliyorum.
No, I-I understand the - - The great burden that you've been shouldering - -
Şu kızla olan hikâyenden bile bunu anlayabiliyorum.
I can tell just from your story with her.
Neden bundan pay almak istediğini anlayabiliyorum.
I understand why you'd want to take credit for it.
Yani bazı hissettiklerini kesinlikle anlayabiliyorum.
So I certainly understand some of what you're feeling.
Bu yüzden Naomi'nin hayatında neden böyle bir şey istediğini anlayabiliyorum.
So, I totally understand why Naomi would need something like that in her life.
Sana neden bu kadar çok güvendiğini anlayabiliyorum.
I can see why he trusts you so much.
Hislerini anlayabiliyorum ama olmaz o iş.
I understand why maybe you would feel that way, but, but, no.
Şu role bağlanma olayını yapamadım baba rolüne. Bunu şimdi anlayabiliyorum.
I'm not wired up right in the, um, the father role, you know, I can see that now.
Şimdi onun neler hissettiğini anlayabiliyorum.
And now I understand exactly how she felt.
Siktirin gidin! Debra, ne kadar acı çektiğini anlayabiliyorum.
Debra, I know how much pain you must be feeling.
İnsan sarrafıyımdır, Bay Bohannon ve benimle ve işletmemle ilgilenmediğini anlayabiliyorum.
See, I'm a fine judge of character, Mr. Bohannon, and I can tell you have no interest in dealing with me or my enterprise.
Evet, bunu anlayabiliyorum.
Yeah, I can understand that.
Tedirgin olmanı anlayabiliyorum.
I get why you're nervous.
- Ben, Shania'ya pantolon giydirecek vakti zar zor buldum. - Anlayabiliyorum.
I barely had time to get pants on Shania.
Çekincelerini anlayabiliyorum.
I can understand your hesitance.
Değiştirmişsin. Ama hâlâ anlayabiliyorum.
You've changed it, but I still know it.
Bunu nasıl yaptığını anlayabiliyorum.
I understand how you're doing this.
Ve sinirlenmeni de anlayabiliyorum.
And I can understand that you're upset.
Seni anlayabiliyorum Pam.
My heart goes out to you, Pam.
Gerçeğe giden yolun kolay olmadığını anlayabiliyorum.
I understand the path to the truth Is not an easy one.
Kafanda bir şeyler kurduğunu anlayabiliyorum.
I can tell you're adding something up in your head.
Evet, bunu Bradley Cooper ses tonundan anlayabiliyorum.
Yeah, I could tell by your Bradley Cooper tone.
Arzunu anlayabiliyorum ama. - Öyle mi?
I understand the desire, though.
Çünkü kuantum mekaniğinden bahsettiğinizde bunu gerçekten anlayabiliyorum.
Because while you refer to quantum mechanics, I actually understand it.
Krieg, ne yapmaya çalıştığını anlayabiliyorum.
Krieg, I understand what you're doing.
Asla o kadar alçalmam. Ama temkinli davranmanızı anlayabiliyorum.
I would never be so petty, but I can appreciate your cautious nature.
Onu neden sevdiğini anlayabiliyorum.
I see what you like about her.
Sana bakınca, beni burada infaz etmeyecek biri olduğunu anlayabiliyorum.
Bullshit. Take one look at you, I know you're not the kind of guy who'd just execute me.
Neden çalışmayı bu kadar sevdiğini anlayabiliyorum.
I can see why you like working so much.
Ben sadece Arroyo uzaklaşırken nefesindeki sarımsak kokusunu kızın yüzünden anlayabiliyorum.
I just can't see Arroyo getting very far breathing garlic in her face.
Tamam, şimdi kesinlikle bunu anlayabiliyorum.
Okay, now I most definitely would have figured this out.
Neden yardımımı istediğini anlayabiliyorum.
I can see why you wanted my help.
O zaman seni nasıl anlayabiliyorum.
Then how come I can understand you?
Açıkçası aklından geçenleri sadece dile getirince anlayabiliyorum.
Clearly, I only know what you want to tell me when you decide you want to tell it to me.
Seninki hangisi anlayabiliyorum.
I can only assume which is yours.
Ama karşılıklı güven için, bunun olması gerektiğini anlayabiliyorum.
I do understand that you have to build credibility.
Muhteşem, birbirinden ayrık duran gözlerinden anlayabiliyorum.
I can tell by your gorgeous, widely-set eyes.
Farklı bir hayat istemeni anlayabiliyorum.
I get that you want a different kind of life.
Şimdi anlayabiliyorum.
I can see that now.
Hayır ama öyle düşünenleri de anlayabiliyorum.
But I can understand that others do.
Açıkçası bunu anlayabiliyorum.
And honestly, I kind of get it.
- Sarhoş olduğunu sesinden anlayabiliyorum.
- I can hear in your voice when you're drunk.
Tüm olanları anlayabiliyorum.
I can see it all happen.
Çocukların onu taparcasına sevmesini anlayabiliyorum. Çünkü anne babalarıyla normalde yaşayamadıkları her türlü macerayı onunla yaşayabiliyorlardı.
I can see how they worshipped her, because she was doing the adventures that, normally, a parent would probably not do.
Onu çok iyi anlayabiliyorum.
And I have a lot more empathy for her...
Ciddi bir borçta olduğunuzu anlayabiliyorum.
I imagine you are in very serious debt.
Anlayabiliyorum.
I can tell.
Neden yaptığını anlayabiliyorum.
But I can kind of understand why.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]