Asıl mesele traducir inglés
815 traducción paralela
Asıl mesele gerçekleri öğrenmesi değildi.
Honestly, that kid's truth isn't the important thing,
Onu nasıl yakalayacağımız asıl mesele.
How we will catch this one... is important.
Asıl mesele bu.
That's the main thing.
İşte asıl mesele bu.
That's the point.
Şey, Lucy asıl mesele şu, özrümü kabul edecek misin?
Well, Lucy... the main idea is, do you accept my apology?
İşte asıl mesele burada!
Now this here is the point!
Ama istemiyorum. Asıl mesele de bu.
Oh, but I ain't, that's the point.
Asıl mesele olarak aradığımız...
As a matter of fact we're looking for...
Asıl mesele cesedi buradan çıkarmak.
The main thing is to get the body out of here.
Asıl mesele tam gaz giderken dayanabilecek mi?
Question is, will she stand up under a full head of steam?
Önemli biri ne de olsa, asıl mesele de bu.
Well, he's an important person, that's all that matters
Ama asıl mesele onun Halkla İlişkilerden olması.
The point is, he was in Public Affairs.
Asıl mesele oğlum.
I mean, it's my boy.
Yasaları rozetler yapmaz. Asıl mesele, insanların el ele verip rozetin simgelediği şey için savaşmasıdır.
It isn't just the badge that makes the law, it takes the right people to stick together... fight and find out what it stands for.
Asıl mesele, tabi ki, süpermarketler konusu.
Point is, of course, you gotta worry about the supermarkets.
Asıl mesele nereden başlayacağını bulmakta.
The hard part is finding out where to start.
- Asıl mesele bu değil.
- Thats beside the point.
Şimdi asıl mesele ; Başka bir tekne bulabilir miyiz?
The point now is what other vessel can we get?
Asıl mesele şu, birbirimizi sinir ediyoruz.
What's happening is we're getting on each other's nerves.
Yukardan dökülen taşlar sana çarpmış ve bir yere tutunmuşsun, asıl mesele bu, neler olduğunu hatırlamıyorsun.
You got caught in a rock slide and of them hit you, and the truth of the matter is, you don't remember what happened.
Şimdi asıl mesele üzerinde durabiliriz.
We could be on to something really big.
Asıl mesele, Barbara, onlar varken ne yapıyorsun?
QU ESTION IS WHAT DO YOU DO WITH THEM?
Hayır, asıl mesele başka.
No, something else.
Bu ikisinin yeminlerini çiğnemiş olmaları basit bir mesele. Asıl mesele, diğerleri üzerine yapacağı olumsuz etkiler.
The fact these two broke their vow is a minor matter, but it could affect others.
Şimdi asıl mesele.
Now, the big one.
Asıl mesele bu, Jerry.
That's really the subject, Jerry.
Asıl mesele de bu değil mi?
Is that not the case?
Asıl mesele kapağın diğer tarafında koca bir asma köprüyle beraber bir kale var.
You see, the point was, on the other side of the hedge there was a castle, an enormous thing, with a drawbridge.
Günün sonunda asıl mesele, Japonların Levu-Vana'ya sahip olmaları.
This is what it boils down to. The Japs have Levu-Vana.
Asıl mesele şu ki Naziler bizi Paris'in her yerinden görüyor.
The essential thing is, the Nazis see us all over Paris.
Nerede bilmiyorum, önemi de yok zaten. Asıl mesele şu. Amerikan filmi olduğu için saldırıyorlar, halbuki çok iyi filmdir.
But they attack the film because it's American, even if it's good.
Ama buradan o parayla gidemezsiniz. Asıl mesele bu.
But you're not leaving here with the money and that's the main thing.
- Asıl mesele bunu neden yaptıkları.
- The question is why they did it.
Asıl mesele de bu ya.
There's no doubt.
Buradaki asıl mesele ayrıcalık ile ilgili değil. Bunun karşılığını ödemeye hazır olduğumuz sürece.
There is nothing the matter with privilege - as long as we're ready to pay for it.
- Asıl mesele, onlar yetişebilecek mi?
- Point is, will they?
Asıl mesele bu teknik bir insanı gerçekten iyi yapar mı yapmaz mı?
The question is whether or not this technique really makes a man good.
Şu anki asıl mesele kendimizi fark ettirmemek.
The main thing now is not to let them find us.
Savaşta asıl mesele kimin kimi vurduğu değildir.
War doesn't mean shooting better than the others.
Asıl mesele, sevgili Baron bazı Bolşevik fikirlerin içeri, babalara bile girmeyi başarması.
The trouble is, my dear Baron, that some Bolshevik ideas have managed to get through even to the fathers.
Asıl mesele şu, telefonların dinlendiğini biliyordunuz, adınızı temize çıkarmak için bu durumu kullandınız.
You see, the point is this... If you knew that house was bugged, then you also knew that you could use those phones to set up your perfect alibi.
Ama asıl mesele, onların hayatlarında daha uygun bir zamanı beklemek.
It's a question of waiting for a more appropriate time in their lives.
Asıl mesele, birilerine ötmeye başlamak üzere.
The word is, he's getting ready to talk to some people.
Asıl mesele yakalanmamak.
The point is getting away with it.
Mesele şu, bunun ne kadarı vergiden düşülebilecek faiz... ne kadarı vergiden düşülemeyen asıl ipotek ödemesi?
The point is, how much of that is interest which is deductible... and how much is actual mortgage payment, which is not?
Asıl mesele ne biliyor musun?
That's the conflict between the two of you.
Bu onu nasıl değiştirir, asıl bunu kestirmek mesele.
How that might change his nature, there's the question.
Çünkü bu mesele çözülmedikçe... ve kraliçeler koloniler kurup... üremeye başlamadan bulunup yok edilmedikçe... daha kaç kraliçe karınca üreyeceğini tanrı bilir. Dünyada hakim tür olan insanın soyu... bir yıl içinde... tükenir, değil mi doktor?
Because unless you solve it unless these queens are located and destroyed before they've established thriving colonies and can produce heaven alone knows how many more queen ants man, as the dominant species of life on Earth will probably be extinct within a year, Doc?
Geçmişin, süzülmüş ve parçalanmış, ses ve öfke dolu... aptalca gösterisine gelince ; onu, özenle düzenlenmiş başka bir gösteriye, özenle düzenlenmiş bir anlayış ve katılım oyununu... oynayacak bir gösteriye dönüştürmek veya "uyarlamak"... değildir mesele.
As for this idiotic spectacle of the filtered and fragmented past, full of sound and fury, it is not a question now of transforming... or "adapting" it into... another neatly ordered spectacle... that would play the game of neatly ordered comprehension... and participation.
Bilmiyorum. Asıl mesele de bu zaten.
That's the whole thing, you never stop to think.
Asıl mesele bu...
You see, I'm not finished.
mesele bu 28
mesele 64
mesele ne 68
mesele nedir 145
mesele yok 23
mesele bu değil 76
mesele de bu 30
mesele o değil 48
mesele değil 30
mesele şu 62
mesele 64
mesele ne 68
mesele nedir 145
mesele yok 23
mesele bu değil 76
mesele de bu 30
mesele o değil 48
mesele değil 30
mesele şu 62