English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Bilmiyordun

Bilmiyordun traducir inglés

1,503 traducción paralela
En mutlu andı ve sen benim hakkımda hiç bir şey bilmiyordun.
the happiest time, and you don't know anything about me at all.
Hiçbir şey bilmiyordun ki.
You didn't know anything.
Bilmiyordun.
You didn't know.
Biriyle görüştüğünü bilmiyordun, değil mi?
You did know he was seeing someone, didn't you?
Tahminimce, ilik nakli için uygun musun diye doktor seni kontrol, edene dek Charlie'nin öz babası olmadığını bilmiyordun.
My guess is, you didn't know you weren't Charlie's biological father until the doctors checked to see if you're a possible transplant candidate.
Yarının "Anneler Günü" olduğunu bilmiyordun değil mi Earl?
I didn't know it was Mother's Day tomorrow.
Doğumgünüm olduğunu bilmiyordun sanırım?
You didn't know it was my birthday?
Masum insanları ve hayvanları öldürdüğünü bilmiyordun.
You didn't know you were killing innocent people and animals.
Yanlış bir şey yaptığını bilmiyordun.
You didn't know you were doing anything wrong.
Güven bana, 6. doğumgünümdeydi, Annem dans etmeme izin vermişti, ama sen dans etmeyi bilmiyordun ve banyoya saklanmıştın.
Trust me, it was my sixth birthday, and my mom let me have dancing, but you didn't know how, so you hid in the bathroom.
İçinde ne olduğunu bilmiyordun da niye ısmarladın?
If you didn't know, why'd you order it?
Yani... üzgün olduğunu söylemeyi bırak, çünkü sen daha fazlasını bilmiyordun.
So... you just stop saying that you're sorry,'cause you didn't know any better.
Onun yerine sana yardım etmeliydim durumunu çıkarıma kullanacağımı bilmiyordun.
I should've helped you instead of trying to take advantage of you not knowing what you were.
Herhalde bana neler yapıldığını bilmiyordun bile, değil mi?
Probably never even thought about what was happening to me, right?
Hayır, bilmiyordun.
No, you didn't.
Önceden de bilmiyordun.
You didn't know where he was before, either.
Yüzüğün Dylan'a gidiyor olduğunu Bilmiyordun.
You didn't know the ring was going to Dylan.
Bahse girerim o gün onun para çantasında fazla miktarda ekstasy taşıdığını bilmiyordun.
I bet you didn't know she had an ounce of pot and ten hits of ecstasy in her purse that day.
Madem birşey bilmiyordun, neden kaçtın?
If you didn't know anything, why'd you take off?
Dinle, tekrar evlendiğini ve iki küçük kız kardeşin olduğunu bilmiyordun.
You didn't know that he got remarried and that you had two little sisters.
Benim hakkımda birşey bilmiyordun- - iyiyi, kötüyü, karımı.
You didn't know anything about me- - the good, the bad, the wife.
İsmimi bile bilmiyordun.
You didn't even know my name.
Şirkete katıldığında neye bulaştığını bilmiyordun, değil mi?
When you joined the company, and you didn't know what you walked into, right?
Hayatta olduğumu bilmiyordun.
You didn't think I was alive.
Başvuru formunu çalana kadar, bu yüzden reddedildiğini bilmiyordun değil mi?
You didn't know that's why you were rejected until you stole the application, did you?
- Bilmiyordun.
you didn't know that.
Oh, doğru ya, sen İngilizce bilmiyordun.
Oh, you don't know English.
Ama sen o gücü nasıl kullanacağını bilmiyordun.
But you didn't know how to use that power.
Bahse girerim, buraya gelmeden önce kurutulmuş domates nedir bilmiyordun bile.
You know, I bet before you got here, you didn't even know what a sun-dried tomato was.
Eminim bebeğin bağırsaklarının vücudunun içinde değil de göbek bağında oluştuğunu bilmiyordun.
I bet you didn't know that initially intestines start to form in the umbilical cord and not inside your baby's body.
Bahse varım, uçabildiğini bilmiyordun.
Bet you didn't know you could fly.
Cappie olduğunu bilmiyordun sanki.
It's not like you didn't know that it was Cappie.
- Chip'ten geldiğini sanki bilmiyordun.
- You didn't know it was from Chip?
Ücret bordrolorunu doldururken bunu bilmiyordun herhalde.
Yeah, well, you didn't know that when you filled out this payroll form.
Ya bunları biliyordun ve görmezden geliyordun yada bilmiyordun ki fark etmez, her ikisi de bir komutan için kusurdur.
And either you knew of these activities and looked the other away... or you didn't know, either which is culpable in a commander.
Güneş gitti ve sen onun nerede olduğunu bile bilmiyordun.
You are! The sun went out and you lost her!
Bilmiyordun, değil mi?
I bet you'd be flattered if you knew.
Ve bahse girerim bunu bilmiyordun.
And I bet you didn't know that.
Bunu bilmiyordun, değil mi?
Didn't know that, did you?
Elini tutarken bunu bilmiyordun.
You didn't know that when you held his hand.
Bu konuda birşey bilmiyordun, değil mi?
You wouldn't know anything about that, would you?
Bilgisayarlar kapalı olunca, bunu yapabileceğimizi bilmiyordun değil mi?
You didn't know we could do that with the computers down, huh?
Oh, tabii ki bilmiyordun.
Oh, of course you didn't
- Hamile olduğunu bilmiyordun.
And you never knew she was pregnant?
- Adını bile bilmiyordun
You don't even know her name.
Kutunun aslında bana ait olduğunu bilmiyordun, değil mi?
You never knew that this box is actually my heart, did you?
Peregrine'le irtibatı sen sağlıyorsun ama ben söyleyene dek o silahı kullandıklarını bilmiyordun.
See, you're the liaison for Peregrine, but you didn't know they were using that weapon until I told you, is that right?
- Aslında hiçbirini bilmiyordun.
You didn't really know about any of them.
Ben bilmiyordum. - Neyi bilmiyordun?
- Didn't know what?
Bilmiyordun. Ölüyorlar sanıyordun.
You did not- - you thought they were dying.
Sen de bunu bilmiyordun yani.
Oh, and you didn't know.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]