English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Bir tanesi

Bir tanesi traducir inglés

5,993 traducción paralela
Evet, bir tanesi Disney cadılarına benziyordu.
Yeah, and one of'em looked like a Disney witch. You know what?
Tabii ki, dünyada hala iğrenç suçlar işleyen, kötü insanlar var, ve malesef bunlardan bir tanesi bizim çatımız altında bulundu.
Of course, there are still bad people in this world who commit heinous crimes... and it is unfortunate that one of these sickos ended up under our roof.
Çoğu aldırmaz bile. Fakat bir tanesi beğenir ve "Çok da aptalca bir fikir değil, gel bir görüşelim" der.
14-year-old kid, yeah, and most of them ignored it but one of them sent him an email back, and said this is not an entirely stupid idea, why don't you come on over?
Bir tanesi patlamış ve midesinde erimeye başlamış.
One broke open and started to dissolve into her stomach.
Ama bir tanesi kamptaydı ve aslında bitirmedik, yani...
Four. But one was at camp and we didn't actually finish, so...
Bir tanesi hariç tüm yarım kalmış işleri hallettim.
I've tied up all the loose ends but one.
Şu an Ted Caldwell'ın bilgisayarına bakıyorsunuz. Ofisinden aldıklarımızdan bir tanesi.
You are looking at Ted Caldwell's computer, the one we seized from his office.
Görünüşe göre yedisi uyku terapistiyken bir tanesi kadın-doğum doktoru.
Looks like seven are sleep therapists, and one... is a fertility doctor.
Evet. İnanılmaz derecede gelişmiş bir tanesi tarafından.
Yeah, an incredibly sophisticated one.
Bir tanesi eşcinsel.
I got one that's gay.
Bir tanesi Berlin'de yaşıyor.
I got one that lives in Berlin.
Bir tanesi Yahudiliği kabul etti.
I got one that converted to Judaism.
Bir tanesi de asker.
And I got one that's a regular.
Şey, bir tanesi, evet. Daha çok zevk için okuduğum bir tane var.
Well, this one, yeah, there's one I read recently that's more for fun.
Bir tane süpermodel... artı bir tanesi sadece mayo giyiyordu.
One supermodel... plus one who was just swimsuit.
Bir tanesi diyor ki Heather Williamson ile ilişkisi var.
This one says that he's in a relationship with Heather Williamson.
Onlardan Bir tanesi ona bu saati verdi.
One of them gave him the watch.
- İşte BlueBell'in mutlu çiftlerinden bir tanesi.
Ah, well, if it isn't another one of bluebell's happy couples.
Bu, on binlerce objeden yalnızca bir tanesi.
This is but one artifact among tens of thousands.
Bir tanesi bizi Harikalar Kuyusu'na götürecek, ve diğeri bizi aşağıya çekecek.
One leads us to the Well of Wonders, and the other drags us under.
Benden sakladığı birçok sırdan bir tanesi.
One of the many secrets he kept hidden from me.
- Bu bir rüya hanımefendi. Hem de yanlış bir tanesi.
- This is a dream, madam, and a rather inaccurate one at that.
Bir tanesi yetmişti bana.
One was enough for me.
Yemin ederim bir tanesi kalbini sıyırmış, ciddiyim...
I swear one missed his heart by seriously...
Bir tanesi, belki.
For one, maybe.
Uzun zaman önce üç kız kardeş varmış ve hepsi sihirliymiş fakat sadece bir tanesi haytta kalmış çünkü ölüleri kontrol edebiliyormuş.
Long ago there were three sisters and they were all magic but only one survived because she could control the dead.
"Savaşçı ve Kraliçe'nin arasından bir tanesi ölecek."
"Between the Warrior and the Queen, one of the two shall die."
Sadece bir tanesi işinize yarar.
You really only need one.
Blaine yeni Rachel seçildiğine göre bir tanesi onun.
And since Blaine was voted the new Rachel, obviously he's got one.
- Bir tanesi yok.
One's gone.
- Bir tanesi iş yeri kılık kıyafetiyle ilgili.
One of them is, um, proper workplace attire.
Evet, aklıma geliyor bir tanesi.
Yeah. I can think of one.
- Bir tanesi Olivia Dent, kurbanın annesi.
We had Olivia Dent, the victim's mother.
Bir tanesi bir kralın kızıyla evlenecek.
One of them will marry the daughter of a king.
Bir tanesi daha yolda.
* *
Örsünü vurdukça dalgalar büyüdükçe büyüdü gemileri su içinde bıraktı bir tanesi öyle battı.
He beat his anvil and the waves grew ever taller, soaked the boats, and one went down, heavy with water.
Bir tanesi hâlâ sende.
You'll still have one.
Aslında bir tanesi dün evine gitti o yüzden zamanlaman harika oldu.
Actually one just went home yesterday, so, your timing was kind of perfect.
- Bir tanesi aşağı iniyor!
- ONE'S COMING DOWN NOW! - NO!
Bir tanesi gözünüzden kaçmış!
Hey, you missed one!
Eger bir enerji açigi elektronik bir cihazi kisa sureligine bozabiliyorsa neden bir tanesi de insanlarin sinir hucrelerini etkilemek için kullanilmasin?
It stands to reason that if an energy discharge can be used to temporarily dislocate an electronic circuit, then why can't one be tuned that targets the dendrite-axon gap between human nerve endings?
- Hayır. - Bir tanesi de olur.
- Maybe just one- -
Harika, sana öğretmek zorunda şeylerden bir tanesi gitti.
Great, that's one less vocabulary word we'll have to study in the morning.
- Bir tanesi penis boyu.
Penis size, for one.
Bir tanesi tavan penceresinden, bir tanesi şu adamın ekranından gelerek şuradaki Bay Şanslı'ya isabet etmiş ki şuradaki duvara isabet etmiş sonra.
One through the skylight, one through that guy's celo, and one into Mr. Lucky here, which fragmented on the wall.
- Yeni bir tanesi ortaya çıkana kadar tabii.
- Until the next one pops up.
Bir tanesi halâ aktif durumda.
One of them is still up.
İçlerinden bir tanesi bedenini değiştirebiliyordu.
One of them could change his body.
Bir tanesini yok etmeyi başardık ama iki tanesi duvarı geçti.
We managed to destroy one of them, but two made it over the wall.
Bunlardan 10 milyon milyar tanesi tek bir tuz zerresindeki çılgın danslarına devam etmektedir.
Ten million billion of them doing their crazy dances in a single grain of salt.
Dairy Queen'in park yerinde durmuş buzlu sütünü içerken tenis topu büyüklüğünde bir dolu tanesi gelip kafatasını ezmiş.
Just standing in the parking lot of the Dairy Queen, having a milkshake, hail stone comes down, size of a softball, crushes his skull.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]