English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Bir tane sana

Bir tane sana traducir inglés

1,571 traducción paralela
Bir tane sana, bir tane sana, bir tane de sana.
One for you, one for you, and one for you.
Bir tane sana biri de...
One for you, and one for...
Sonunda birbirimizi öldürebilirdik. - Sana bir tane gecirebilir miyim?
Ma says, never retract your steps
Sana bir tane pirinç keki ve yosun çorbası yaparım olur biter.
I'll give you a cake made of rice and seaweed soup.
Tamam. Sana bir tane alacağım
I will buy one for you
Sana başka bir tane getireceğim. Iyi.
Let's rest that gorgeous body.
Bir daha söylersen sana bir tane yapıştırırım, anladın mı?
If you ever say that again, I'll smash your head, you hear me?
Sana başka bir tane veririm.
I'll give you another one.
Sana bir tane yapacağım!
I'll make you one!
Sana başka bir tane yapayım.
I'll make you another one.
Gerek yok. Sana bir tane verilecek.
Nah, you'll be provided with one.
Sana da bir tane vermeyeyim şimdi.
Lindsay, help me!
Sana bir tane çakmadığına şaşırdım.
I'm surprised he didn't take a swing at you.
Yargıcın mutfağındayız diye sana bir tane çakmayacağımı mı sanıyorsun?
You think I won't pop you one just because we're standing in the judge's kitchen?
Sana iyisinden bir tane tutarız ama sen konuşmazsan ben bu anlaşmayı yırtıp küçük parçalara ayırırım.
We could get you an attorney, but if we did that before you tell me what I wanna know, I'll tear this agreement up into tiny pieces, and Dean will walk away with your baby the moment it's born.
Avukat hakkından vaz mı geçtin Jeffrey? Yoksa annen sana bir tane tutsun mu? - Yok, hayır.
Do you waive your right to an attorney, Jeffrey, or do you want your mother in here to hire one for you?
Birkaç dakika bekle, soğuduklarında sana bir tane vereceğim, tamam?
Wait a few minutes, I'll give you one when they're cool, OK?
Safkan beyaz bir tane istiyorsan sana 11000 dolara falan patlar.
You want a purebred White Tip, it'll cost you around $ 11,000.
Sana bir tane "Salya Colada" yapacağım.
I'll be making you a "saliva" Colada.
Hayır, Robert'a söyledim sana da bir tane yapıyor. Emin misin?
No, I'm having Robert make one up for you, as well.
Sana bir tane zor bulalım.
Let's find you a hard one.
Sana bir tane verebilirim.
I could give you one.
Sana gostermek istedigim ozel bir tane var.
There's one in particular I want to show you.
Sana gidip bir tane getireyim o zaman.
I'll get you a choc ice, then.
Sana uygun değil. " Bunun gibi bir tane bulursam bir doktor doktor adayı evet.
When I find one like that- - a doctor... a doctor-to-be...
Ben rekabet etmiyorum.Sana yardım için buradayım.Bunlardan bir tane de ben alabilir miyim?
I'm not competition. I'm just here to help. Can I have one of those?
Tamam Sana bir tane daha lazım
[Laughing] Okay. And you need one too.
Niçin sormuyorsun belki sana bir tane verirler.
Why don't you ask'em, maybe they'll give you one.
Süper. Çünkü sana da bir tane yaptım.
Cool, because I made you one.
Oku. Yoksa sana da geliyor bir tane.
Read, or you'll feel it!
Çalışacağımız yerdeki deriyi hissizleştirmek için... sana bir kaç tane lokal anestezi iğnesi yapacağız.
We're gonna give you a few injections of a local anesthetic to numb the areas of your skin we need to work on.
Hayır, ama belki Ryan sana çiçek yerine bir tane getirebilir.
No, but maybe Ryan could bring you one instead of a corsage.
Sana da bunlardan bir tane almanı öneririm. Kariyer sitelerinden birine gir ve kendine doğu yakasında yeni bir iş bul.
I suggest you get yourself one of these get on craigslist and find yourself another position on the East Coast.
Sana bir tane ödünç veririm.
I'll lend you one.
Bende yılbaşı için sana bunlardan bir tane alacaktım ama artık gerek kalmadı.
Yeah, I was gonna get you one of these for Christmas, now I don't have to.
Bu sabah sana bir tane faksladım.
I didn't get any agenda. Well, I faxed one over to you this morning.
Onları arayıp nasıl bir hizmet istediğini söyleyeceksin, onlarda sana birkaç tane hemşire yollayacaklar.
Well, y-you call up, and you tell'em... what kind of service you want, what kind of hours you need, and they send a bunch of nurses.
Sana vereceğim... Bir tane.
I'll give you... one.
Sana başka bir tane getireyim.
Let me get you another drink.
Bu bir sorun olabilir ama sana başka bir tane verebiliriz.
But, we can get you a replacement.
Pekala yarım sandviç, bir muz, belki araya bir portakal. Başka ne bileyim, al sana bir tane de enginar.
You'll have half a sandwich and a banana, and maybe an orange, and what the hell, an artichoke.
Sana da bir tane ayırdım.
I keep a worry.
Sana da bir tane getirmemi ister misin?
You want me to bring you back one?
Dört lastik alırsan sana tam boy, ücretsiz bir tane de yedek veririm.
You buy four tires, I give you a full-a size spare
Al sana bir tane daha.
And here's another one for you!
Sana, "Bir neon tabela al" dedim ama sen, "Güzel bir tane yaparım." dedin.
I said, "Buy a neon sign" and you said, "I'll paint us a good one."
Sana uyan bir tane olacaktı.
I think I have one that fits you.
Sana sormak istediğim bir milyon tane soru var.
You know, there's a million things I wanna ask you.
Ben sana anlatayım bir tane...
I'll tell you one...
Sağol, sana bir tane borcum oldu.
Thanks, I owe you one.
Güzel, söyle kocana sana bir tane alsın.
Good... tell your husband to buy them for you...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]