English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Bir tane mi

Bir tane mi traducir inglés

1,210 traducción paralela
- Bir tane mi?
- Here.
- Bir tane mi?
- Just one?
Sadece bir tane mi izledin?
You've seen only one?
Bir tane mi bavulunuz var, Sinyor Ripley?
Attenzione. Just one suitcase, Signor Ripley?
- Bir tane mi?
One of those?
O ise " bir tane mi?
He says, " One?
- Sadece bir tane mi?
- Only one?
- Tıpkı istediğin gibi bir tane mi?
When I was three, I got one. - Just like you wanted?
Bir tane mi?
Just one?
Büyük bir tane mi?
Ooh. Like a big one. Like this?
- Bir tane mi?
- One thing?
Sadece bir tane mi?
Is this the one?
Başka bir tane mi?
You can replace it?
Yeni bir tane mi aldım?
You bought a copy?
Bir dakika, ondan başka sadece bir tane mi?
Wait a minute, just one other?
- Bir tane öyle mi?
- Hmm. Only one, huh?
Üç tane mi bir aldın, etkafa?
You brought three beers, meathead?
Sen bir tane aldın, değil mi?
You took one, didn't you?
- Bir tane mi?
- Only one?
Yoksa bir tane kızımızın elemelerden geçtiğini mi söylüyorsunuz?
Are you telling me that somebody qualified?
Bir tane de ben mi yapıştırayım sana?
Do I have to hit you, too?
Bir tane daha Invisible Man mi var?
There's another Invisible Man?
Joey bir tane almana izin vermedi mi?
Joey wouldn't let you have one?
O zaman sana bir Serin mi Serin alacağım. Bir tane de dostum...
Then I'm gonna get you a Cool-A-Coo and one for my friend, uh...
Bay Chan bir dahaki sefere bana da bir tane getirebilir mi?
Could Mr Chan get me one next time?
Bir tane daha vereyim mi?
Can I get you another one?
Sizin de böyle bir tane olmasını isterdiniz değil mi?
Y'all wish y'all had one like this, didn't ya?
Her ayağı için bir tane. George'la bu işe mi gireceksiniz?
And you wanna go in on it with George?
Birincisi, benim bir erkek arkadaşım yok, ikincisi bir tane edinmek istiyorum, üçüncüsü, arayan sadece bir arkadaşım. Yani "arkadaşınla" bütün geceyi mi geçiriyorsun?
first, i don't have a boyfriend second, i'd like to have one third, he's just a friend and one spends entire nights with a'friend'?
İki tane kallavi tokat yedin mi bir şeyin kalmaz.
Two hard slaps and it'll clear right up.
İyi bir tane değil mi?
Good one, right?
Tıbbi sözlükte anevrizmaya bakıyorum, acaba az önce bir tane geçirdim mi diye.
I'm looking up'aneurysm'in our medical dictionary to see if I just had one.
Bana başkasına satabilmem için bir tane bile şeftali bırakmayacasın değil mi?
You wouldn't want to leave me one that I could sell to somebody else.
Ne bu bir tane yarasa için mi?
Why each bat? ! Are you crazy?
Senin de mi bir tane var, ha?
You got one too, huh?
- I. Bir tane de içeriden değil mi?
- And one on he inside, righ?
Bir tane içeriz değil mi?
Wanna smoke another one?
20 Mark'a bir tane yapıyorsun değil mi?
You want another 20 bucks?
Ama bir tane yakalayacak olsanız... bir kahraman olurdunuz, değil mi?
But if you did catch one I mean, you boys would go home heroes, right?
Bir tane gibi mi?
- Would you like one?
Aklında biri var mı, yoksa ben sana bir tane seçeyim mi?
Do you have one in mind, or do you want me to pick?
O bir tane değil mi?
OH! IS HE THE BEST?
Bir tane ölü iblis mi, yoksa üç ölü cadı mı?
One dead demon or three dead witches?
Harika, Pentagon'u arayıp bundan yeni bir tane isteyemem, değil mi?
Well, I can't exactly call the Pentagon and requisition one, can I?
Yani yere bir kutu kibrit düşürsem bana kaç tane olduklarını söyleyebilir mi?
I drop a box of matches on the floor, she can tell me how many there are?
Son bir tane bile mi?
No last one?
- Bir tane alacaksın değil mi?
- You're buying one of my paintings, right?
Sadece bir tane "II Cantinori" var, değil mi?
There is only one II Cantinori, right?
- Sen de kendine bir tane yaptın, öyle mi?
- So you built one?
Ama ne yazıkki yalnız bir tane var, değil mi?
Oh, too bad there's only one, huh?
- Muhteşem değil mi? Bir de ren geyiği var boynuzlu dört kişinin üzerinde sekiz tane dar şortlu çıplak adamlar olacak. Aa dur!
'Cause it feels like you've been avoiding me

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]