English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Büyük ihtimalle

Büyük ihtimalle traducir inglés

7,790 traducción paralela
Büyük ihtimalle arabadaki yolcu oydu, tetiği çeken.
He was probably the passenger in the car, the one pulling the trigger.
Büyük ihtimalle, bakteriyel.
Probably bacterial.
Büyük ihtimalle daha güvenli bir yoldur.
It's probably the safer way to find out.
Büyük ihtimalle bir hayvandı.
It was probably just an animal.
Büyük ihtimalle onu vururum ama hapse giremeyecek kadar güzelim.
Most likely her. And I'm way too pretty to go to jail.
Her neyse, ben biraz ilk yardım biliyorum ve şu anda ilk yapmamız gereken şey senin şu serçe parmağına bakmak, eğer bakmazsak büyük ihtimalle Kaptan Kangren'e acı dolu bir ziyaret gerçekleştireceksin.
Anyway, I got some first aid training and I really think that the first thing we need to do is we need to fix your pinky because if we don't, you are definitely going to be getting a visit from Captain Gangrene.
Büyük ihtimalle dincilerdir.
Most likely religious extremists.
Büyük ihtimalle çapraz ateşin ortasında kalmıştır.
( Roy ) This guy probably got caught in the crossfire.
Bir şans versen büyük ihtimalle sen de seversin.
You'd probably like it, too, if you gave it half a chance.
Büyük ihtimalle sadece seni şüpheli listesinden çıkarmak için delillerle karşılaştırmak istiyorlar...
It's possible they just want a comparison sample to rule you out as a suspect...
Büyük ihtimalle Büyük ihtimalle köpekleri, köpek yavrularını gökkuşaklarını ve tek boynuzlu atları seviyorsundur.
You probably... You probably like, like, dogs, and puppies, and rainbows, and unicorns.
Büyük ihtimalle silmiştir.
Probable he deleted it.
Bunun arkasında büyük ihtimalle adı Min Deng olan uluslararası simsar var.
The mastermind behind is very likely to be an international broker called Min Deng.
Telefon hatları büyük ihtimalle düşman tarafından sabote edildi.
The telephone lines have probably been sabotaged by the enemy.
Bundan daha fazla sevilemezdin büyük ihtimalle.
They couldn't love you more.
- Sence dayanabilir mi? - Büyük ihtimalle hayır efendim.
So, do you think he can hold?
Kesinlikle askeriyede ve büyük ihtimalle de benim departmanımda.
Definitely in the military and very possibly in my own department.
Aslında, görünüşe göre bir süre çok meşgul olacağım yani büyük ihtimalle beni pek göremeyeceksin.
Honestly, it looks like it's gonna be very busy for a while, so there's a pretty good chance that you're not gonna see that much of me if at all.
Dostlar, şunu bilin diye söylüyorum, onunla bir daha karşılaşırsak büyük ihtimalle oradan topuklarım.
All right, just so you fellows know, we chance on his like again, I will likely soil myself straight away.
Daha fazla damlamış, ana damarlardan birisi büyük ihtimalle.
Relatively large drops major blood vessel, most likely.
Büyük ihtimalle sabah bulantılarıdır.
Probably morning sickness.
- Dediklerine göre büyük ihtimalle eve dönebilirmişiz bu arada.
They're saying we can probably go home in the meantime.
- Büyük ihtimalle sen, John.
- It was probably you, John.
Büyük ihtimalle Diana tarafından kafam ütüleniyor olur, niye?
Possibly being eaten by diana. Why?
Büyük ihtimalle.
More than likely.
Ama büyük ihtimalle bunun sebebi onunda seninle aynı duygulara sahip olmasıdır.
But I'm pretty sure that's just because she feels the same way about you.
Bu pisliğin polisler için çalıştığına.. ... iddiâya girmeye oldukça istekliyim. Büyük ihtimalle FBI, bununla onu dinliyorlardı.
I'd be willing to bet money that this fucking piece of shit is working for some branch of law enforcement, most likely the FBI, they got him all fucking wired up.
Büyük ihtimalle Federaller peşimizde.
Most likely Feds chasing us.
Şerif, büyük ihtimalle stres yapmışınızdır.
Sheriff, you're probably a bit overworked.
Büyük ihtimalle osteojenik sarkoma.
It's most likely an osteogenic sarcoma.
Büyük ihtimalle, savunma bakanlığı elemanları onu işe almak istiyor. Ve şimdi de ona bir şey bulduklarını söylüyorlar. Bu mu yani?
Apparently, those DHS agents have been trying to recruit her, and-and now they're telling her that they found something.
Joy'u kovamam. Çünkü, eğer kovarsam buradan birisi kendini büyük ihtimalle öldürür.
Can't fire Joy because someone here would probably kill himself if I did.
Büyük ihtimalle.
Likely.
Joe büyük ihtimalle dışlanmıştı.
Joe probably was isolated.
Solunum yerine yiyecekle yayılıyor büyük ihtimalle.
One that's ingested rather than inhaled.
O anda doğruyu söylediğini bilseydik bile büyük ihtimalle umurumuzda olmazdı.
If we had known at the time she was telling the truth... we probably wouldn't have cared.
Elçi, Manuel Noriega kaçakçılara güvenli liman sağlayacak ve büyük ihtimalle kokain ticaretleri için sevk yeri verecektir.
Ambassador, word is Manuel Noriega is providing safe harbor for the narcos, and possibly shipping points for their cocaine.
Büyük ihtimalle kaçakçıları dinlemek için onların adamlarını kullandığımdan.
Probably because I've listened to my own men tipping the narcos off.
Bir grup Ritalin bağımlısı porno manyağı büyük ihtimalle de psikopat.
A bunch of Ritalin addicted porn freaks who are probably sociopaths.
Büyük ihtimalle.
Definite possibility.
Büyük ihtimalle parkın hemen dışındaki Whitmer kardeşler.
The best bet's a couple of fellas with a shack just outside the park - - the Whitmer brothers.
Büyük ihtimalle seninki.
I think most likely yours.
Büyük ihtimalle şovu geliştirme düşüncelerine bir süre izin verecektir. Ama hepimiz biliyoruz ki Elsa'nın önüne engel olan kimse çok uzun yaşamıyor.
Yeah, she'll probably let him think he's running things for a while, but we all know that anyone who gets in the way of Elsa isn't long for this world.
Tuvaleti farklı bir çamaşır suyuyla yıkamıştım. Odur büyük ihtimalle.
I did get some different bleach for the loo, it's probably that.
Yani, ağlıyor olur büyük ihtimalle. Ama yine de istediğini yapar.
I mean, she'd probably be crying, but, you know, still do what you wanted.
Babamın evinde kalmak büyük ihtimalle kötü bir fikirdi.
Staying at my dad's place was probably a bad idea.
Senin için gerçekten endişeleniyorum ve bence büyük ihtimalle de çok yorgunsun.
I'm really worried about you, and I think you're probably just really exhausted.
Yani büyük bir ihtimalle, evet.
So probably, yeah.
Bir iş gezisi için batı kıyısına geliyorum büyük bir ihtimalle.
So, looking very likely I'll be headin'out to the West side on biz.
O da bana, kuyuya atılan adamın büyük bir ihtimalle aziz olmadığını ve orada kalmasının daha uygun olacağını söyledi.
And he told me that if somebody throw man in a well he probably was no saint and it's better to leave him there.
- Büyük ihtimalle değillerdir.
They've got to be as buggered as we are. They're probably not, you know.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]