English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Bıttı

Bıttı traducir inglés

41 traducción paralela
Soruşturma bıttı.
Investigation's over.
Her şey bıttı Rafael.
It's over, Rafael.
Ama eğer benim zıttım olan... kişilerden etkileniyorsa... ben ona yönelirken o bana yönelmiyorsa... ve aşkıma duyduğum inanç yıkılırsa... o halde onu sevmeyi bırakırım.
But if she's attracted to people who are the opposite of me, if she's not made for me, as I think I'm made for her, and if the conviction my love is based on, is destroyed, then I stop loving her.
- Bırak dedim! - Puşt!
Don'tt mess with me!
Çünkü bunda sapıttık mı tiyatronun özünden ayrılmış oluruz. Başlangıçta olduğu gibi bugünde tiyatronun amacı bir anlamda doğaya ayna tutmaktır. Erdeme kendi yüzünü, kusura camdaki hayalini ve tümüyle çağın toplumuna kendi biçim ve kalıbını göstermektir.
For anything so o'erdone is from the purpose of playing whose end, both at the first and now was and is to hold as'twere the mirror up to nature to show virtue her own feature, scorn her own image and the very age and body of the time his form and pressure.
Dikkatini iyi dağıttın, B.!
- Nicely diverted, B! - Diverted?
Sana, anneme ve herkese bakıyorum da, hepiniz bıcıttırmışsınız.
It's just, I look around at you and Mom and everyone getting all kerbobbled.
- B'lik bir kağıttı.
- It was a B paper.
Moskova'da John'u aptal yerine koydular orada rehinelerin serbest bırakılmasıyla ilgilenen eski bir KGB'li yoktu kendini FSB'nin bir binbaşısı olarak tanıttı...
They'd talked a lot of rubbish to John in Moscow There was no big shot ex-KGB guy who exchanges hostages
Kirk diye biri kendi grubuyla Bohemian Rhapsody'yi çalacak oldu annem onları öyle hızlı dağıttı ki grup, aletlerini bırakıp kaçtı.
Once, a guy in our town named Kirk was practicing Bohemian Rhapsody with his band, the Kirk Gleason Five, and my mom shut them down so fast that the band fled without their instruments and never came back for them.
Morali bozulan İngiliz birlikleri uğruna çok kan akıttıkları toprakları bırakarak 1916 Somme Muharebesi alanı hattına geri çekildiler.
Demoralised British troops retreated over the Somme battlefield of 1916, giving up ground for which so much blood had been shed.
Bir dakika. Silahları A.B.D hükümeti adına dağıttığını söyledin.
You said he delivers weapons for the US government?
Kendinizi belirli aralıklar bırakarak dağıttınız.
You have distributed yourselves at equal intervals.
Amcam öldü ve bana yirmi bin pound bıraktı ama... ama çoğunu dağıttım.
My uncle died and left me £ 20,000, but I gave most of it away.
Amcam öldü ve bana yirmi bin pound bıraktı, ama... ama çoğunu dağıttım.
No, I could never have dreamt such detail.
Bu yüzden dün tamponu bırakmak zorunda kaldım ; gerçekten çok acıttı. Canım çok yandı.
It's like Luke is driving a car, okay, and I just want to be in the passenger's seat.
Bu, "beni yalnız bırak" ın tam zıttı.
The exact opposite of leaving me alone.
çatal bıçak kullanmak gibi... öğrenilmiş yeteneklerimizi kontrol eden... prosedural hafızanın zıttıdır.
writing... riding a bike... shooting an arrow... knives and forks...
Canımızı acıttı ama bunun üstesinden geldik ve bunu geride bıraktık.
I know it hurt us, but we survived it, and it's over now.
Güney Afrika Ulusal Partisi bütün kabileleri Güney Afrika'ya dağıttı, bende onları serbest bırakacağıma dair, hazine karşılığı anlaşma yaptım.
The South African National Party has disbanded all tribes in South Africa, I simply made a deal with them to leave them alone, in exchange for the treasure.
Vuruldum, bıçaklandım, ama bu gerçekten acıttı.
I been stabbed. And that hurt, man.
Ama senin, benim tam zıttım olman beni kararsız bırakıyor.
But Sukuse being the opposite of me makes me feel uncertain.
Hayır, bir tüttürme ritüelinde av bıçağıyla kazıttım.
No, I had it scraped off with a Bowie knife in a ritual smokehouse ceremony.
B vereceğimi sanmıyorum. O'Neal'in halefi John Thain'e 2007 yılında 87 milyon ödendi. 2008 Aralık ayında Merrill vergi mükellefleri tarafından kurtarıldıktan iki ay sonra Thain ve Merrill'in yönetim kurulu ikramiye olarak milyarlar dağıttı.
'Neal's successor, John Thain, was paid 87 million dollars in 2007 and in December of 2008, two months after Merrill was bailed out by U.S. taxpayers, Thain and Merrill's board handed out billions in bonuses.
Bu gerçekten acıttı. Bu kesinlikle iz bırakacak.
That really hurts.
Yıldızlar ilk öldüklerinde ardından toz bıraktılar. Süpernovalar onları uzayın her yanına dağıttı. Ve bunlar evrene dönüştüler.
When massive stars die they seed the universe with stardust full of elements like hydrogen... carbon... oxygen... silicon and iron
Steve gibi adamlara artık güvenmiyorum çünkü Steve'e benzemeyen veya onun tamamen zıttı olan kişiler beni hep yüzüstü bıraktı.
So I lose respect for guys like Steve because people unlike Steve or people diametrically opposite to Steve have always let me down.
Asta onun dikkatini dağıttığı an, Phil devrede çıkacak ve sen de kapıyı patlatıp elektrik vereceksin. Sonra da bıçağını düşürecek.
Soon as Asta gets her attention and Phil's outta range, blow the door, taze her, she'll drop the knife.
İyi değil. B.T ek binasından geliyorum, masamı taşıttığın yerden.
I just came from the I.T. annex, where you moved my desk.
The / b / board, kesinlikle facebook'un tam zıttı.
The / b / board, it's the exact opposite of facebook.
Sen doğduğu gün dışarı çıktım ve dağıttım ve anneni yalnız bıraktım.
The day you were born, I went out and I got blasted, and I left your mom alone.
Bırak saçımı, acıttın!
Not my hair, you fuck!
Uzaylılar onu dağıttı, ama bunu onların yanına bırakmayacağım.
The aliens messed him up, but we're not gonna let them get away with that.
Fena acıttı cidden çünkü gerçek bıyıktı.
That really hurt because it was a real mustache.
Hangisi daha çok acıttı, vurulmak mı, yaranı gizlemek için arkadaşın tarafından bıçaklanmak mı?
What hurt worse, getting shot or letting your friend stab you to disguise the wound?
Böl, parçala, yönet meselesi Bıraktınız grubu dağıttı yavşak Yahudi
It's a case of divide-and-conquer 'Cause you let a Jew break up my crew
Eğer kızın canını acıttıysanız,... acıtmayı bırak, dokunduysanız hesabını sorarım.
I find out that she's hurt, or you even so much as fucking touched her, then I'm gonna make you pay. - Understand?
- Mankafa! Kaliteli kayıttı o.
Jackass, that was quality b-roll.
Şok tabancasının acıttığını biliyorum ama bana başka seçenek bırakmadın.
I know the taser stings a little, but you left me no choice.
İşi bıraktıktan sonra iyice azıttı ve kokain parası için bana şantaj yapmaya başladı.
When she stopped getting work, she made stuff up, trying to blackmail me into paying for her coke habit.
Monty, nereye gıttığımızı bılmelıyım.
Monty, I need to know where we're headed.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]