Ciddi bir şey değil traducir inglés
414 traducción paralela
Hayır, ciddi bir şey değil, sadece ufak bir sıyrık.
No, no, nothing serious, just a small scratch.
Ciddi bir şey değil ama ne olur ne olmaz riske giremeyiz.
It's nothing very serious, but all the same, we'd better not take any chances.
O kadar da ciddi bir şey değil.
It isn't as serious as all that.
Ciddi bir şey değil, ufak bir kesik.
It's nothing, really. Only a slight cut.
Çok ciddi bir şey değil.
Not too serious.
Ciddi bir şey değil.
Nothing serious.
- Oh, ciddi bir şey değil.
- Oh, nothing serious.
- Ciddi bir şey değil öyleyse.
- Nothing serious, though?
O kadar da ciddi bir şey değil.
It's not as serious as that.
Ciddi bir şey değil doktor narin olduğunu söyledi.
It's nothing serious, but the doctor says she's frail.
- Ciddi bir şey değil.
- Nothing serious.
Ciddi bir şey değil.
Now it's not serious.
- Hayır, hayır. Ciddi bir şey değil.
- No, no, nothing serious.
- Ciddi bir şey değil.
- Oh, nothing serious.
- Ciddi bir şey değil.
- Nothing important.
Şu kız, Dusty, ciddi bir şey değil.
This business about Dusty, it's not serious.
- Ciddi bir şey değil.
Nothing serious.
- Yo, yo, ciddi bir şey değil.
- No, no, no, it is nothing.
Ama ciddi bir şey değil.
But it's nothing serious.
- Endişelenme, ciddi bir şey değil.
- Don't worry, it's nothing serious!
Ciddi bir şey değil.
I'm sure it's nothing serious.
Ciddi bir şey değil.
Oh, there's nothing serious.
Bir sıyrık, ciddi bir şey değil.
It's a flesh wound, nothing serious.
- Hayır, ciddi bir şey değil.
- No, nothing serious.
Ciddi bir şey değil.
It's not serious.
O kadar ciddi bir şey değil, Baba.
It's not that serious, Father
Ciddi bir şey değil, umarım.
Nothing serious, I hope.
Yok, ciddi bir şey değil.
No, nothing serious.
Ciddi bir şey değil.
YOU SUDDENLY REM IND ME THAT MY YOUTH IS UPSTAIRS IN THE ATTIC
- Ciddi bir şey değil. Çok sayıda çocuk istiyor.
She just wants a lot of kids.
- Ciddi bir şey değil Amiral.
- It's not serious, Admiral.
Ciddi bir şey değil, endişelenmeyin.
It's not serious, don't worry.
- Henüz ciddi bir şey değil.
- Well, it's not serious yet.
Ciddi bir şey değil, biraz yel almış, hepsi bu.
Nothing serious. Just a touch of damp, that's all.
Ciddi bir şey değil, gerçekten. Anlıyorum.
- It's nothing serious, really.
- Bir yanık, ciddi bir şey değil.
- A burn, nothing serious.
Ciddi bir şey değil.
I'm not doing anything suspicious.
Ciddi bir şey değil.
Not badly ;
Ciddi bir şey değil.
It's nothing serious.
Ciddi bir şey değil.
it's nothing serious.
Ciddi bir şey değil.
Nothing very serious.
Ciddi bir şey değil.
Let me have a look... it's not serious.
Bir kaza geçirmiş, ciddi bir şey değil.
She's had an accident, nothing serious.
Taşa çarptığım için dizim acıyor ama ciddi bir şey değil.
My knee hurts from hitting the stone, but it is nothing serious.
- Ciddi bir şey yok, değil mi?
It's not serious, is it?
Böyle bir şeyi uydurmanın çok ciddi bir şey olduğunun farkındasın değil mi, evlât?
- 225 Holt Street. On the fifth floor, right upstairs where I live
Ciddi bir şey yok, değil mi, Ralph?
There's nothing serious, is it, Ralph?
Ciddi bir şey yok değil mi?
Nothing serious?
Ciddi bir şey değil.
In a few hours we'll be on our way again.
Ciddi bir şey olamaz, değil mi?
It can't be very serious, can it?
Bu hiç komik değil ciddi bir şey!
Well it's not funny, it's serious!
ciddi bir şey yok 28
ciddi bir şey mi 40
bir şey değil 1063
ciddi 72
ciddi misin 751
ciddiyim 1107
ciddi misin sen 46
ciddi mi 132
ciddiyim ben 26
ciddi değilsin 32
ciddi bir şey mi 40
bir şey değil 1063
ciddi 72
ciddi misin 751
ciddiyim 1107
ciddi misin sen 46
ciddi mi 132
ciddiyim ben 26
ciddi değilsin 32
ciddi ol 66
ciddisin 16
ciddi misiniz 112
ciddiydim 20
ciddi söylüyorum 33
ciddi değil 35
ciddi değildim 29
ciddi olamazsın 301
ciddi olamazsınız 67
ciddisin 16
ciddi misiniz 112
ciddiydim 20
ciddi söylüyorum 33
ciddi değil 35
ciddi değildim 29
ciddi olamazsın 301
ciddi olamazsınız 67