Dondurma traducir inglés
6,536 traducción paralela
Dondurma yemeyi severim.
I like ice cream.
Dolapta biraz dondurma olacaktı sanırım.
I think we might have some rocky road.
En sevdiğim dondurma naneli çikolatalı.
My favorite ice cream is mint chocolate chip.
Ne tür bir dükkanda naneli çikolatalı dondurma bulunmaz?
What kind of convenience store doesn't have mint chocolate chip?
Dondurma ve bir bardak şampanya sipariş edeceğim. İstediğin kadar eğleneceğiz.
I'll order ice cream, and a glass of Champagne, and we'll be as jolly as you like.
New York'tan ayrıldığımızdan beri bana bir dondurma gibi soğuk davranıyorsun.
You've been cold as ice to me ever since we left New York.
Hadi, dondurma veya içki istiyorum.
Come on. I need ice cream or a drink.
Sana sevimlilik ve içtenlikle gelmek isterdim. Sen vanilyalı dondurma gibisin :
I want to come off as sweet and sincere, and you're like vanilla ice cream :
Dondurma mı yerdiniz?
You know, did you like ice cream or...
Park, dondurma, bir sürüş.
The park, ice cream, a drive.
Dondurma yemeğe gidelim mi?
Hey, do you wanna go grab some ice cream?
Dondurma yemeye gidelim mi?
Hey, do you wanna go eat ice cream?
Aman Tanrım, dondurma mı?
Oh, my God, ice cream?
Dondurma kamyonetinin böyle kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde olması.
Ice cream truck in the middle of nowhere.
Etrafta dondurma için sırada olan çocuklar yok.
There's no kids lining up to buy bomb pops around here.
Az önce dondurma kamyonetinin sahibinden bir telefon aldım.
I just got off the phone with the owner of the ice cream truck...
Dondurma kamyonetini araştırıyordum.
I was looking into the ice cream truck.
Diyelim ki dondurma kamyonetine saklanan Jack'di ve korktuğu için kimseye söylemedi.
Let's say Jack was hiding in the ice cream truck, and he's afraid to tell anyone.
Dinle, dondurma kamyonunda saklanırken gördüğünü hatırladığın her şeyi... -... bana anlatmanı istiyorum.
So, listen, I need you to tell me everything that you remember seeing while you were hiding in this ice cream truck.
Anton güzergahı dışında bir yerdeki dondurma arabasında buluşmak bana mesaj bıraktı.
Anton had left a message for me to meet him at his ice cream truck, away from his usual route.
Bize dondurma ve piramitleri de onlar bıraktı.
They also left us the pyramids and ice cream.
Dışarıdaki dondurma kamyonunu özledim.
Missed the ice-cream truck out there.
Çikolata, DVD filmler, dondurma...
Okay, chocolate, DVDs, ice cream.
Kârını dondurma dükkânını satın almak için kullansınlar.
They should use the profits to buy Scoops.
Baban ve ben seni dondurma yemeye götüreceğiz.
Thanks. Your dad and I will take you out for ice cream now,
Dolayısıyla, herhangi bir meşrubat, çikolata, şekerleme veya dondurma yok.
So no soft drink, chocolate, confectionary or ice-cream.
Ve bu bir tane bile asitli içecek, dondurma veya çikolata olmaksızın.
And that's without one fizzy drink, no ice-cream, no chocolate.
Bu sabah, koltuğumda oturdum ve dondurma yedim.
This morning, I sat on my couch and I ate ice cream.
Dondurma alıyor.
He's buying ice cream.
Biraz dondurma alabilir miyiz?
Can we get some now, please?
Küçük adama çikolatalı fındıklı dondurma.
Rocky road for the little man.
- Neyli dondurma seversin?
What flavor would you like? I...
Ana cadde üzerinde çalışıyordum. Dondurma dükkanına gizlice girdiğimde çok garip bir şey gördüm.
So, I'm working me way down main street when I break into the ice-cream parlor and see the strangest thing.
- Çünkü dondurma satıyorlar.
Because they sell ice cream.
Orijinal Chinatown dondurma fabrikası.
Original Chinatown ice cream factory.
Kırmızı barbunya ve dondurma tamamen uyumsuzmuş gibi düşünülüyor ama daha fazla yakışan bir tat yok.
Red beans and ice cream seem like they'd be mortal enemies, yet they could not be better friends.
Onu dondurma teklif ederek kandırmak zorunda kalırdım.
I'd have had to tempt him out by offering him ice cream.
Sen dondurma ye.
You eat a sundae.
Marge, Lisa'ya dondurma getir.
Marge, get Lisa a sundae.
Dondurma istiyorum.
I want an ice cream.
İyileştiğin zaman, sana dondurma alacağım.
When you get better, I'll order you ice cream.
Dondurma istiyorum, hemen şimdi!
I want an ice cream now!
Ben dondurma istiyorum!
I want an ice cream!
Dediklerimi yaparsan, sana dondurma alacağım.
If you do everything I say. I'll buy you an ice cream.
Al sana bardakta dondurma. "
- Here's an ice cream sundae. "
- "Çubuk dondurma."
- "A dreamsicle."
Muhtemelen lunaparka veya sirke giderim, sahilde uçurtma uçururum, gün batımını seyrederim sonra da eve gidip kutusuyla dondurma yerken prensesli Disney filmleri izlerim.
I'll probably just go to the amusement park, maybe the circus, fly a kite on the beach, watch the sunset, then I'll head back to my place to watch any number of Disney princess movies while eating ice cream straight from the tub.
- Dondurma alıyoruz? Bu hataydı. Deli gibi davrandım.
Getting gelato? This was a mistake.
- Buna flaş dondurma denir.
- It's called a flash freeze.
"Sana dondurma alayım mı?" derdi.
"You want me to get you some ice cream?" He always had to be the nice guy, but he was just a practical joker. You know.
Çocukken ve büyürken, belli şeyleri babama sormalıydım. Ondan izin almam gerektiğini bilirdim. Yatma zamanında dondurma yemek gibi.
I actually remember when I was young and growing up, knowing that I wasn't allowed to ask my father for something, like, it was ice cream after hours or, you know, Daddy's a "yes" man.
döndüm 95
dondum 19
döndür 35
dondur 23
döndü 69
döndüğünde 18
döndüğümde 48
döndük 21
döndün mü 51
döndün 59
dondum 19
döndür 35
dondur 23
döndü 69
döndüğünde 18
döndüğümde 48
döndük 21
döndün mü 51
döndün 59