Elinden geleni yaptın traducir inglés
791 traducción paralela
Herkes gibi elinden geleni yaptın.
Say, you did everything anybody could do.
Elinden geleni yaptın.
Well, you did all you could.
Sen elinden geleni yaptın.
You done your almighty best.
Jack Stuart'ı mahvetmek için elinden geleni yaptın.
You've done everything you could to down Jack Stuart.
Sen elinden geleni yaptın.
You did all you could.
Orada elinden geleni yaptın Brickley.
You've done all you can up there.
Elinden geleni yaptın.
You've tried everything.
Elinden geleni yaptın.
Look, you've done your best.
Elinden geleni yaptın, Marius. Minnettarız.
Marius, you did everything in your power, and we're grateful.
Onu caydırmak için elinden geleni yaptın.
You certainly discouraged him.
Sen, yaşaması için, elinden geleni yaptın, doktor.
It's a miracle you kept him alive as long as you did, Doc.
Sen elinden geleni yaptın.
You've done all you can.
- Sen elinden geleni yaptın, Luke.
- It wouldn't do any good, Luke.
Elinden geleni yaptın.
Quit stewing, Pat. You tried.
- Sen elinden geleni yaptın evlat.
- You did all right, son.
Bak anne, sen elinden geleni yaptın, tüm paranı harcadın o cezaevinden bu cezaevine, peşimde gelmekten yaşlandın artık.
Look, Ma, you fought, you spent all your money, you got old following'me from jail to jail.
- Beni öldürmek için de elinden geleni yaptın.
- And you did your best to murder me.
Elinden geleni yaptın John.
KIMBLE : You did everything you could, John.
hayır! sen elinden geleni yaptın sen olmasaydın... gene ne zaman saldırırlar belirsiz
No, you help us to drive those bandits away lfit's not you, I'll...
Benim gelmeme engel olmak için elinden geleni yaptın.
You did everything you could to stop me from coming.
"Asker, elinden geleni yaptın" sonra bana para verdi ve eve yolladı.
" "Old man, go home. You've done enough for the revolution."
Sen elinden geleni yaptın Arletta.
You've done your best, Arletta.
- Elinden geleni yaptın.
- Old age. - You did what you could.
Elinden geleni yaptın.
You've done all you can do.
Bu ülkede elinden geleni yaptın. Sonu hep ateş ve mezar oldu.
You done what you could in this country, and it all end on fire, in the grave.
Elinden geleni yaptın.
But you did all you could.
Sen elinden geleni yaptın.
You've done everything you can.
Sen elinden geleni yaptın.
You've done enough.
- Elinden geleni yaptın.
- You did what you could.
O arabaya bir şey olmaması için elinden geleni yaptın, ama... dün gece onu arkaya park etmiştin ve bu sabah yerinde yoktu.
I'll swear you were doing a great job taking care of his car, but... you parked it out back last night, and this morning, it was gone.
Elinden geleni yaptın değil mi?
You did the best you could, right?
Sana şunu söyleyeyim Crane, elinden geleni yaptın.
I'll say this for you, Crane, you tried.
Elinden geleni yaptın.
You've done the best you could.
- Elinden geleni yaptın.
- You've done everything possible.
Evet, elinden geleni yaptın.
- Yes, you did your best.
- Sen elinden geleni yaptın.
- You were good.
Sen elinden geleni yaptın, Prime.
- Let Ratchet check you out.
Onu ikna etmek için elinden geleni yaptın mı?
Did you do your best to convince him?
Elinden geleni yaptın, biliyorum.
I know you did what you could.
Aramızı açmak için elinden geleni yaptın.
You did everything in your power to break us up.
Elinden geleni yaptın.
Come on, you did your best.
- Tatlım, elinden geleni yaptığını biliyorum.
- Honey, I know you did all you could.
Sen elinden geleni yaptın.
You did your best.
Elinden geleni yaptı ama müdür yardımcısı gerçekten bizim olayın içindeydi.
She tried her best, but... the vice principal is really on our case.
Görev ahlakı yüksekti... güvenli olmadığını bildiği bir uçağı... yere indirmek için elinden geleni yaptı.
That his sense of duty was so strong... that he took up a ship that he knew was unsafe... and that he fought in every way possible to keep grounded.
İşi için elinden geleni yaptığını düşünüyorum.
I suppose he does his job as well as he can.
Bir yurttaşın suç işlenmesini önlemek için elinden geleni yapmasının... yasaya aykırı olduğunu ben hiç duymadım. Onun yaptığı tam da buydu.
I never heard tell it was against the law for any citizen... to do his utmost to prevent a crime from being committed... which is exactly what he did.
Günümüzdeki Fransızların büyük bir bölümü Pierre Laval'in kendilerini müdafaa edebilmek için elinden geleni yaptığının farkına vardığına tüm samimiyetimle inanıyorum.
You've seen for yourself, as you visited the village today, and interviewed people who saw Pierre Laval at work, that not one single person is willing to accuse Laval of any outrageous crime.
- Elinden geleni yaptın.
You've certainly done everything you could.
- Elinden geleni yaptığını söyledin zaten.
- You said you do your best.
- İzninizle. Bize önerdikleri Noter Simon sizin için elinden geleni yaptığını söylüyor.
Mr. Simon, the broker who was recommended to us is an active fellow, and says he has left no stone unturned to help you.