Gizli bilgi traducir inglés
953 traducción paralela
Bu sadece gerçek işiniz olan bu ülkenin düşmanlarına gizli bilgi aktarmanızı gizleme aracı.
Merely a device to cover up your real business of transporting secret information to the enemies of this country.
Benden gizli bilgi istiyorsunuz.
You ask for my confidences.
Gizli bilgi, gelecek hafta bu kentte kim olay yaratacak, biliyor musun?
Confidentially, do you know who will be the sensation of this town by next week?
Bunu bilecek durumdayım. Gizli bilgi.
I'm in the position to know secret information.
Gizli bilgi ise, sözlü olarak General Dratsenko'ya bildirilmiştir.
The secret information is to be communicated verbally to General Dratsenko.
Yılanın sende kalsın, hem çok gizli bilgi hem de param cebimde kalır.
Keep your snake and I'll keep my top secret information and my dough as well!
Gizli bilgi.
Secret information.
Binbaşı anlaşılan... Boxer lideri hakkında gizli bilgi sahibisiniz.
Evidently, Major, you possess secret information about the Boxer leadership.
- Bunun gizli bilgi olduğunu ve bunu unutmasını.
- I told him it was classified and to forget it.
Hiç şüphesiz gizli bilgi.
Secret information, no doubt?
Çarpım tablosu bu sene gizli bilgi statüsüne alınmadı, öyle değil mi?
The multiplication table isn't classified this year, is it?
Gizli bilgi mi?
Classified information?
"Gizli bilgi."
"classified information"?
Korkarım bu gizli bilgi.
I'm afraid that's classified information.
Biz polisle işbirliği yapmak istiyoruz, fakat... Eğer gizli bilgi istiyorsanız, korkarım ki siz... Oh, pekala, bakın, uh, bir rahatsızalığa neden olmak istemiyorum.
We like to cooperate with the police, but... if you want confidential information, I'm afraid that you...
Aramızda herhangi bir gizli bilgi kalmamalı.
Between us, there can be no secrets.
Yandaşlarından biraz daha gizli bilgi mi alıyordun?
Getting more secret instructions from the lunatic fringe?
Şu senin arkadaşın NASA'da çalışıyor, sana gizli bilgi veriyor, sonra kayboluyor.
So this friend of yours, who works at NASA, gives you a tip, then disappears.
- Gizli bilgi.
- Military secret!
Gizli bilgi.
It's all classified.
Sayın başbakanım, biri bilgisayardan gizli bilgi... sızdırmayı başardı.
Excellency, somebody stole our computer secrets.
- Bu gizli bilgi.
- That is classified information.
Gizli bilgi olduğunu bilmeniz gereken bir konuda soru sormanıza şaşırdım.
- Take three. - I'm very surprised that you would ask me questions on a subject which you must know is restricted.
Diği gibi bir ödül, ben biraz gizli bilgi sen vereceğim.
As a prize, I'll give you some secret information.
Uydunun içindeki küçük bir kapsülde pek çok gizli bilgi var ve bunların Rusların eline geçmesini istemiyoruz.
Now, the satellite has a small capsule in it with a lot of classified data we didn't want the Russians to get their hands on.
Gizli bilgi.
That's classified.
Gizli bilgi ama poliçe tarihi 1974.
It's classified, but its policy date is 1974.
Gizli bilgi.
It's classified.
Bunlar gizli bilgi, konuşamam.
That is a security matter and cannot be discussed.
- Gizli bilgi.
- Classified.
Bu gizli bir bilgi.
This is confidential information.
Artık sen ve Storm'un gizli ilişkiniz hakkında herkese bilgi vermeniz çok akıllıca olacaktı.
Now you and Storm would be much too smart to let anyone else know about your secret intrigue.
Bu gizli bir bilgi.
That's confidential information.
Bu gizli bir bilgi mi, yoksa korkmadan tekrarlayabilir miyim?
Is that a classified opinion or am I at liberty to repeat it?
- Kim aldı? Bu gizli bir bilgi Reis.
Thats classified material, Skipper.
General Scott'ınızın atlara olan merakı, gizli bir bilgi değil, Albay.
Your General Scott's interest in horses isn't classified, Colonel.
Pekâla, gizli bir bilgi vereyim.
Well. I got some inside information for him.
Kuafördeki bir dostum bana Miami'den gizli bir bilgi verdi.
Say, a fella over at the barbershop... gave me a tip on a filly from Miami.
Ülkemizin zor zamanlarında sık sık Başsavcı olarak gizli polis ile birlikte çalışarak bilgi edinmek ve kanıt toplamak için elimden geleni yaptım.
In difficult times like these for our country, it is often necessary that the Public Prosecutor, working with the Security Police, obtain information and evidence in any way he can.
Beni saat üçte tekrar ara, hem unutma, bu çok gizli bir bilgi.
Ring me back at 3 : 00, and remember, it's confidential.
Bilgi babadan oğula gizli tutmak kaydıyla miras bırakıldı.
The information has been handed down from father to son under the seal of secrecy.
Bilgi sızdıracağına, senin gizli dosyalara bakmana izin verdi.
Instead of talking out of school, he has you snooping through government files.
Bu gizli bilgi değil.
It's not classified information.
Gizli bir bilgi bu.
That's confidential.
Bunu sana gizli ve özel bir bilgi olarak verdi, tıpkı bana olduğu gibi.
She told you in confidence, the same as she told me.
Bu bilgi gizli.
That's cassified.
Sahip olduğum bilgi, gizli bir bilgidir. Sadece banka müdürleri tarafından bilinir.
The information I have is confidential known only to the directors of the bank.
Yadsınamaz aklına karşın, Yüzbaşı von Bayerling birliklerin hareketleri ve bazı küçük makinalı silahların ateşleme hızı ile ilgili bilgi toplama konusunda gizli servisin kendisini sınırlandırması gerektiğine inanıyor.
Despite his undeniable intellect, Captain von Bayerling here believes that the intelligence service should limit itself to collect information on troop movements, or the rate of fire of some little machine gun.
Gizli bir muhbirle buluşacaksınız. Garret hakkında bilgi verecek.
You'll meet a C.I. There who's got something on Garret for you.
Çok gizli bir bilgi bu.
It's supposed to be top-secret.
Bu gizli bir bilgi.
That's classified.
bilgi 96
bilgisayar 1153
bilgin olsun 36
bilgisayarlar 16
bilgin olsun diye söylüyorum 26
gizli 71
gizli dosyalar 24
gizlice 35
gizli mi 21
gizli servis 50
bilgisayar 1153
bilgin olsun 36
bilgisayarlar 16
bilgin olsun diye söylüyorum 26
gizli 71
gizli dosyalar 24
gizlice 35
gizli mi 21
gizli servis 50