Her zaman mı traducir inglés
19,001 traducción paralela
Bir babam asla olmadı ama ben her zaman bebeğimin yanında olacağım.
I never had a daddy, but my baby's gonna have me all the time.
Sizle geçirdiğim muhteşem zamanı anlattım ona...
I told her about the wonderful time I spent with you,
Milyarderlerin her dakikası kıymetlidir, orada tam zamanında bulunmamız lazım..
Every minute counts for these billionaires. No, we have to be on time.
Ben her zaman doğruyu söylerim, Dina.
I'm a man of truth, dina.
Her zaman Vincent fiyat filmlerinden hoşlandım...
I always liked the Vincent price movies...
Benim davranışım her zaman bana sorunlar çıkardı. Yetişmek için daha az donanımlı olanlarla.
My manner has always caused me problems with those less equipped to keep up.
Her zaman bir şeyler hakkında kıçımın üstünde.
Always on my ass about something.
Her ne zaman onun iv değiştirmek deneyin ve değiştirmek O daima kıçımı tutar.
Every time I try and change his iv he always grabs my ass.
Sanırım onu Noah ile evlendirmemin zamanı geldi.
Well, I suppose it's about time that I bred her... with Noah, here.
Gloria'ya sosunu şişelemesinde yardım ediyorum ve zamanımız daralıyor.
I'm helping Gloria bottle her sauce, and we're running out of time.
Hayatımı seviyordum, ama her zaman daha fazlasını istiyorum.
I loved my life, but I always wanted something more.
Zamanımız azalıyor o yüzden kadının sabıka dosyasını ve Lowry hakkında topladığımız tüm delilleri getirdik.
We're running out of time, so we brought you her jacket and everything we have on Lowry.
Senin adına sevindim çünkü bugünden sonra her zaman doğruyu yanlışı bileceksin. "
Well, he says, "I'm happy for you because every day after today, you will always know the meaning of right and wrong."
Her zaman orada kalırım.
It's always The Pierre.
Ben hala senin annenim, nerede olursak olalım, ya da nasıl görünürsek görünelim, ben her zaman annen olacağım, tamam mı?
I'm still your mother, no matter where we are or what it looks like, and will always be you mother, OK?
O zaman da seninle dans etmek istemiştim, ve geri kalan hayatım boyunca da her gün seninle dans etmek istiyorum.
I wanted to dance with you then, and I wanted to dance with you every day for the rest of my life.
Elindeki gücü aldığımız zaman olacak ama.
Getting her out of power will.
- Bu her zaman burada mıydı?
Was this always over here?
Ben her zaman yarı kral olacağım.
I will always be half-King.
Her zaman yanında olacağım.
I'll always be here.
Her zaman yaptığımız gibi her zorluğa birlikte göğüs gerdiğimiz sürece.
Not if we face every challenge the way we always have.
Her şey sona erdiği zaman gerçek adımı söyleyeceğim demiştim.
I told you I'd tell you my name when it's over...
"Her zaman senin arkadaşın oldum ver olacağım."
"I have been and always shall be your friend."
İkinci olarak her zaman mağazada yardım edebilirim.
And second, I could help out at the store whenever.
Her zaman sana bakacağım.
I'll always take care of you. [Chuckles]
Jeff Patton'la aramı yapmak ya da kıçımın üstünden kaldırmak olsa da her zaman arkamı kolladığını biliyorum.
I know you have my back, always have, whether it was fixing me up with Jeff Patton or telling me to get up off of my duff.
Beyaz giymem hastalara her zaman benim dokunulmazlığımı hatırlatır.
It has always been that wearing white reassures the sick that I can never be touched.
Her zaman olduğu gibi sizinle, buradayım.
I'm here with you, same as I have always been.
Gece uyurken yürürdün Ve her zaman kulübemin dışında kalırım.
You would sleep-walk in the night and always end up outside of my hut.
Her zaman ne yaptığımı biliyorum.
I always know exactly what I'm doing.
Sana her zaman öz kızım gibi davranmadım mı?
Have I not always tret you like you were me own child?
Yardımım dokunacaksa her zaman buradayım, biliyorsun.
Well, you know, if I can help, I got your back. You know that.
Seni her zaman seveceğim, tamam mı?
And I will always, always love you, OK?
Gün geldi her biriniz benden manevi açıdan yardım istedi ve ben de her zaman bu konuda yanınızda oldum.
Now, at some point, every one of you has come to me for spiritual guidance, and I've always been there to provide it.
Geeta'ya olan inancım her zaman tamdı.
I've always had faith in Geeta.
Başarımı her zaman kurbanlarımın sayısına bağlamıştım.
I've always measured my success by counting the number of victims I've had.
Her zaman hikayemize sadığım zaten. Rusları ikna eden sendin ve ben de orada sadece seni desteklemek için bulundum.
And I've been sticking to our story... which it was you that got the Russians to back down, and I was just there to support you.
Demokratlar bana sakso çekerken her zaman korunurum da.
I always wear protection when I'm getting my dick sucked by the Democrats.
Ne yapıyorsak yapalım, her zaman konuyu sana getiriyordu.
No matter what it was that we were doing, she would always bring it back to you. Uh-huh.
Bu kadar fazla zaman geçince seni bulmamı istediğini düşünmeye başladım, sana olan aşkımın ispatı gibi.
I actually started thinking that since so much time had passed, that... you know, that she wanted me to come find her, kind of, like, a test or proof that I loved you.
Şu kötü zamanında benden başka kimsesi yok.
I'm all she's got to get her through this very confusing time.
Biliyor musun sana bu işte yardım etmek her zaman hoşuma gitmişti.
You know what? I always really loved doing that, running lines with you.
Bize sert davranmasınına ihtiyacımız vardı, doğruyu söylemesi için, ve söylediği zaman sorun olmazdı, bunun doğru olduğunu bilirdik.
We needed her to be tough on us, to tell us the truth, so when she told us it was going to be all right, we knew that was true too.
Her zaman ki anlaşma mı?
So the usual deal?
Enfeksiyonlarım her zaman doğadaki bakterilerden.
My infections are invariably bacterial in nature.
ben her zaman yanındayım.
I'm always here for you.
- Her zaman uçabilirim.
- I'm always okay to fly.
Her zaman başımızın üstünde yerin var Anne,..... ancak o görüşlerin...
You're always welcome here, Mom, but your opinions, however...
Seninle her zaman aynı fikirde olamıyoruz ama seni sevdiğimi bil.
I'm sorry we don't always see eye to eye, because I do love you, you know?
Biliyor musun, amcamı kitabevinden aramıştım, saat geçti, her zaman geç saate kadar çalışır, ama bir başkası telefona bakmıştı.
You know, I called my uncle at his bookshop, and it was late, but he always works late. And somebody else answered the phone.
"Her zaman seninle olacağım, sevgilim."
"l'll always be with you, beloved."
her zaman 867
her zamanki gibi 593
her zaman ki gibi 30
her zamanki gibi mi 17
her zaman olur 22
her zamanki 23
her zamankinden 70
her zaman olduğu gibi 85
her zaman değil 108
her zamankinden mi 41
her zamanki gibi 593
her zaman ki gibi 30
her zamanki gibi mi 17
her zaman olur 22
her zamanki 23
her zamankinden 70
her zaman olduğu gibi 85
her zaman değil 108
her zamankinden mi 41
her zaman dediğim gibi 21
her zaman söylerim 28
her zamanki şeyler 32
her zaman işe yarar 31
zaman mı 21
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
her zaman söylerim 28
her zamanki şeyler 32
her zaman işe yarar 31
zaman mı 21
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004