Hoşuma gitmiyor traducir inglés
2,761 traducción paralela
Tek sorun şu ki bu hikâye hoşuma gitmiyor.
The problem with the story is that I don't like it.
Nate'i böyle boşa kandırmak çok hoşuma gitmiyor.
I don't feel comfortable stringing Nate along.
Bu hiç hoşuma gitmiyor.
I don't--I don't like it.
Bunu söylemek hiç hoşuma gitmiyor.
I hate myself for saying that.
Dışarı çıkman hoşuma gitmiyor.
I don't like you going out.
Bu hiç hoşuma gitmiyor.
I'm hating this.
Evime gelip de, seninle alakalı olmayan konularda, bana ailemle alakalı ders vermen hiç hoşuma gitmiyor.
You know, I don't think I appreciate you coming into my house and lecturing me on things that aren't your concern.
Burada olması hoşuma gitmiyor.
I don't like him here.
Ve Sally'e olanlar hakkında yalan söylemek de hoşuma gitmiyor.
And I don't like lying to sally about what really happened.
Sana yalan söylemek hoşuma gitmiyor.
I don't like lying to you.
Küfür etmen hoşuma gitmiyor.
I don't like it when you swear.
- Bu paranın bize yaptığı hiç hoşuma gitmiyor.
I don't like what this money is doing to us.
- Hoşuma gitmiyor, istemiyorum bunu.
And I don't like that. I don't want that, all right?
Burada yalnız kalman hiç hoşuma gitmiyor.
I hate the idea of you being here alone.
Ayrıca üstlerini arama fikri hoşuma gitmiyor.
And I really don't relish the idea of calling your superiors.
Bunu demek hiç hoşuma gitmiyor ama Gilday'in oyun planındaki değişiklik teklifleri işe yarayabilir.
Look, I hate to say it, but the changes Gilday is proposing for the playbook could work.
Bu hoşuma gitmiyor tek başıma şampanya içiyorum
Well, I'm polishing off a bottle of Champagne all alone. Great!
Hayallerinizi yıkmak hoşuma gitmiyor Dr. Montgomery ama ben büyüleyici biriyim.
Dr. Montgomery, but, uh, I'm a catch.
Dinle, Bartowski ve Walker çok iyi ajanlardır ama içinde bulundukları durum hoşuma gitmiyor, özellikle de Decker varken.
Listen, Bartowski and Walker are damn good spies, but I don't like that they're down a man, especially if Decker is up to something.
Hoşuma gitmiyor.
I don't like it.
Hayalet gibi durmanız hoşuma gitmiyor.
I don't like the way you loom.
Hoşuma gitmiyor.
I don't love that.
"Yavrum" deyip durman hiç ama hiç hoşuma gitmiyor.
I really, really don't appreciate you calling me "gorgeous."
Otel gayet iyi, var tabii de her şeyimi temizlikçilerin görmesi pek hoşuma gitmiyor.
it's a pretty nice hotel. But it's not my style to send everything I wear to the cleaners.
İçlerinden birini kaybetmeleri hiç hoşuma gitmiyor.
I hate it when they lose one of their own.
Kıskanç kaşarın teki değilim ben. Hiç hoşuma gitmiyor bu.
I'm not some nasty, jealous little skank.
Yatak odasında bir tv olması hoşuma gitmiyor.
Nah, I don't really like having a tv in the bedroom.
Benim de hoşuma gitmiyor.
I don't like it either.
Yani sana uygun olmayan biriyle beraber olman hoşuma gitmiyor.
I'm just saying I hate having to see you settle for someone who isn't quite right for you.
İnsanların ailemden faydalanması hoşuma gitmiyor.
I don't like people taking advantage of my family.
Ama söylediği ve yaptığı hiçbir şey hoşuma gitmiyor.
I just don't seem to like anything she says or does.
Hiç hoşuma gitmiyor ama bugün programım çok yoğun o yüzden seni vekil tayin ediyorum.
I do not like it, but I have a very full schedule today, and you will have to be my proxy.
Ne kadar denediğimi söylesem inanmazsın. Hiç hoşuma gitmiyor.
Wouldn't know how to if I tried.
Senden şüphe etmek hoşuma gitmiyor amca.
It brings me no pleasure to doubt you, Uncle.
Bu hoşuma gitmiyor.
I don't like it.
Max, "Kestane" ye karşı acımasız olduğumu ima etmen hoşuma gitmiyor.
Max, I don't like you implying that I would ever be cruel to Chestnut.
Kulelerin dışarıyı gözetlemek dışında başka bir iş yaptığını görmek hoşuma gitmiyor.
I never wanted to see those towers pointing any direction but out.
Pek hoşuma gitmiyor ama onu tanımlayan kelime bu.
I don't like it very much but that's what she would've been called.
Olaya yaklaşım tarzın hoşuma gitmiyor.
I don't like the way you're going about this.
Bak, bu senin kadar benim de hoşuma gitmiyor.
Hey, I do not like this any more than you do.
Biliyorum, ve bu pek hoşuma gitmiyor.
I know you did, and I really don't appreciate that.
Bunu söylemek hoşuma gitmiyor millet ama bu ilişiğimizi kesmekten kaçınmakla ilgili.
I hate to tell you this, guys, but it was to avoid severance.
Ama itiraf etmem lazım, hoşuma da gitmiyor değil.
I got to tell you, it's really refreshing.
Evet, o söz hoşuma gitmiyor.
Yeah, I don't like that word.
- Neler oldugunu bilmemek hosuma gitmiyor.
- I don't like not knowing what's happening.
Etrafta böyle başı boş enerjinin olması hoşuma gitmiyor.
I don't like all this stray energy floating around.
* Aç gözlerini, tatlım, çünkü gitmiyor hoşuma *
♪ Open your eyes'cause, baby, I don't like ♪
* Çünkü gitmiyor hoşuma *
♪ Hey,'cause I don't like ♪
* Hayır, hayır, gitmiyor hoşuma *
♪ I don't like, yeah ♪
* Gitmiyor hoşuma *
♪ I don't like. ♪
Bu durum senin kadar benim de hoşuma gitmiyor, Werner.
I dislike this just as much as you, Werner.
gitmiyor 31
gitmiyorum 214
gitmiyor musun 26
gitmiyoruz 47
gitmiyor muyuz 27
gitmiyorsun 77
hoşuma gitti 323
hoşuma gidiyor 121
hoşuma gitmedi 61
hoşuma gider 31
gitmiyorum 214
gitmiyor musun 26
gitmiyoruz 47
gitmiyor muyuz 27
gitmiyorsun 77
hoşuma gitti 323
hoşuma gidiyor 121
hoşuma gitmedi 61
hoşuma gider 31