Men traducir inglés
95,944 traducción paralela
Bu tip şeyler için erkekleri elde etmek çok kolay.
When it's time for such things, men are easy enough to come by.
Sarhoşsun, kampüsün en meşhur insanını erkekler tuvaletinde bıçaklamak için bekliyorsun.
You're drunk in a men's bathroom waiting to knife the most public person on campus.
Bu genç kadınlar senin gibi masumları otobüs altına sürükleyecek kadar kontrolden çıkmışlar.
These young women are totally out of control with their accusations, dragging innocent young men such as yourself under the bus.
İki adamın birbirini ölümüne dövmesini izlemek seni memnun ediyor olmalı.
Watching two men pummel each other to death just screams your wheelhouse.
Siyah giyen adamlar.
These men in black.
Kendi adamları tarafından vurulduğunu sanıyordum.
I thought he was shot by his own men.
Ölü adamlar gibi giyinen iki yetişkin erkek mi?
Uh, two grown men who dress up like dead guys?
Onun gibi adamlar sapık oluyor biliyor musun?
Old men like him are perverts too.
Yatak odasında erkek ve kadınların neler yaptığını biliyorum.
I know what goes on in bedrooms between men and women.
Bir gurup sağlıklı genç adam neden özel bir doktora ihtiyaç duysunlar?
Why would a bunch of fit young men need a personal doctor?
Ama bu sizin Dudley Jessop gibi insanlara karşı olan korkunç kininizi açıklıyor.
But it certainly explains your vicious hatred of men like Dudley Jessop.
Eli uzun dört beyaz adam.
Four sticky-fingered white men.
Hanson'ın adamları yasal nakliyatla beraber para sevkiyatını da yapıyorlardı.
Hanson's men picked up the shipment of cash along with whatever legitimate load.
Aman Tanrım, bu beni öldürür, Whitney... Çünkü sahip olduğum en önemli işte başarısız olduğumu görebiliyorum. Seni bu adamlardan korumak gibi.
God, that kills me, Whitney...'cause I can see I failed in the most important job I had, which was to protect you from men like...
Benim gibi adamlardan.
Men like me.
- Erkekler konuşmayı sever.
- Men all like to talk.
Güneye geldiklerinde Starkların sonu iyi bitmiyor.
Stark men don't fare well when they travel south.
Huzuruna çıktığınız Targaryen Hanesi'nden Daenerys Fırtınadadoğan Demir Taht'ın gerçek varisi Andallar ve İlk İnsanlar'ın gerçek kraliçesi Yedi Krallık'ın Koruyucusu Ejderhaların Annesi Büyük Çim Denizi'nin Khaleesi'si Ateşgeçirmez, Zincirkıran.
You stand in the presence of Daenerys Stormborn of House Targaryen, rightful heir to the Iron Throne, rightful Queen of the Andals and the First Men, Protector of the Seven Kingdoms, the Mother of Dragons, the Khaleesi of the Great Grass Sea, the Unburnt, the Breaker of Chains.
Bir sürü adam beni öldürmeyi denedi hepsinin ismi aklıma gelmiyor.
So many men have tried to kill me, I don't remember all their names.
O zaman yok olan donanmamla öldürülen müttefiklerimi ne yapacağımı sen çöz ben de yürüyen ölülerine ne yapacağımızı halledeyim.
Why don't you figure out what to do about my missing fleet and murdered allies, and I'll figure out what to do about your walking dead men.
Ne kadar kaynak, adam lazımsa hizmetine sunacağım.
Any resources or men you need, I will provide for you.
En az 10,000 adam.
10,000 men at least.
Çok fazla adam ölecek.
Many men will die.
"Bana 10 iyi adam ver elime öyle bir geçiririm ki."
"Give me 10 good men and I'll impregnate the bitch."
Yeni hasat? Menzil'deki tüm tarlalarda adamlarımız topluyor.
- We have teams of men collecting it from all the farms in the Reach.
Herhalde senin gördüğün şeylere birçok insan inanmaz bile.
I imagine you've seen things most men wouldn't believe.
Belki insanlar bile doğmadan.
Maybe even before there were men.
Burada birliktelermiş. Çocuklar ile İlk İnsanlar.
They were here together, the children and the First Men.
Kuzey'de onunla savaşacak kaç adamımız var?
How many men do we have in the North to fight him?
Yüksekbahçe'de iyi savaştılar.
These men fought well at Highgarden.
Adamlardan bazılarını tanıyordum.
I knew some of those men.
- İnsanlar ölürken altına sıçar.
Men shit themselves when they die.
İnsanları zincirlemek için gelmedim ben buraya.
I'm not here to put men in chains.
Kaç adam kaybettik?
How many men did we lose?
Kendi adamlarımız kadar olmaz ama iyi para alırlarsa, ki alacaklar, o zaman dövüşürler.
Not the same as our men, but they'll fight if they're well paid, which they will be.
Adamlarımızı öldürmek onların gözünde savaş değildi, eğlenceydi.
Killing our men wasn't war for them, it was sport.
Kıştepesi'ni Boltonlar'dan alırken ordun kaç adam öldürdü?
How many men did your army kill taking Winterfell back from the Boltons?
Sakat bir çocuk, ölü adamların Duvar'ın ötesinde ilerlediğini görmüş hem de üç gözlü bir kuzgunun sihirli yardımıyla.
A crippled boy claims to have seen dead men on the march beyond the Wall, thanks to the magical help of a raven with three eyes?
Tüm lordlara Duvar'ı korumak için adamlarını kuzeye göndermelerini söylerseniz, gönderirler.
If you advise all the lords to send their men north to hold the Wall, they'll do it.
- Yeterli adamın olmadığını söyledin.
You said you don't have enough men.
- Elimizdekiyle savaşırız.
We'll fight with the men we have.
Bu ölü adamlardan birini getiremezsek hiçbir manası kalmaz ki.
Well, it will all be for nothing if we don't have one of these dead men.
Buraya da adamlarınıza kellemi aldırabileceğinizi bilerek ejderhalarınıza yaktırabileceğinizi bilerek geldim.
And I came here knowing that you could have your men behead me or your dragons burn me alive.
Glover'ın 500 adamı var, Royce'un da 2000.
Glover has 500 men, Royce has 2,000.
Ama ben uzak durmaya çalışıyorum sizin gibi iyi adamlardan kaçmam gerekiyor.
I try to stay away from them to avoid good men such as yourselves.
Bazı adamlar öğrenmiyor.
Some men you just can't teach.
Çünkü ölü adamlardan oluşan bir ordu Yedi Krallık'a doğru geliyor.
Because an army of dead men is marching on the Seven Kingdoms.
Ölü adamlar, ejderhalar, Ejderha Kraliçeleri...
Dead men, dragons, and Dragon Queens...
Benden iyi adamların başarılarını okumaktan sıkıldım.
I'm tired of reading about the achievements of better men.
Kaç adam getirdin?
How many men did you bring?
Sizdeki adamların yardım edeceğini umuyorduk.
We were hoping some of your men could help.