English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ O ] / Oda

Oda traducir inglés

23,213 traducción paralela
Oda kiralamak istiyormuş.
She's interested in a room.
Eğlenceden bahsetmişken, eski oda harika görünüyor.
Speaking of fun, the old room looks great.
- Evet, oda servisi.
- Yeah. Some room service.
Yeri güzel saptanmış, kimsenin yaşamadığı iki oda arasında pelüş halılı, yüksek tavanlı bir koridor.
A well-appointed no man's land with a plush carpet and high ceiling between two bedrooms.
Bir oda dolusu basın mensubunu sabah 8'den beri idare etmeye çalışıyorum. Neden ona söylediğimi sana anlatacağım.
And I've got a room full of press that I've been keeping at bay since 8 : 00 this morning, so I will tell you why I told her...
Burda bir oda var, gir ve konuş.
You know, here's a room, chat in it.
Bunlar özel oda sohbet yazışmaları.
These are private chat transcripts.
Yıkanıp arkadaşlarımızla buluşmamız lazım, bize başka bir oda ayarlasanız?
We need to get cleaned up and meet some friends, so maybe you could put us in another room?
oda arkadaşım Will Olsen'ı tanıyor musun?
Do you remember my roommate Will Olsen?
Caleb benim oda arkadaşım.
Caleb's my roommate.
Belki Alex oda arkadışımız olabilir.
Maybe Alex can be our roommate.
8 numaralı oda.
Room eight.
Otel rezervasyonu, iki oda.
Uh, hotel reservations, two rooms.
Teraslı kiralık oda ilanını siz mi vermiştiniz?
Did you put an ad renting a room with a terrace?
Üst kattaki eşyalarını buraya getir. Bu kattaki odalardan birinde kalabilirsin, şuradaki oda.
I'd like you to bring down your things from upstairs and you can sleep in a room down here, that one over there.
Çok güzel bir oda.
It's a beautiful room.
Benim tek özelliğim var oda sahneye çıkmak.
I only have one real specialty... performance.
- Oda servisi.
Room service.
Yukarıda bekleyen bir süit oda var.
There is a suite waiting upstairs.
Ayrıca isterseniz oda kiralayabilirsiniz. İnsanlar bunu sürekli yapıyor.
Plus, if you wanted to, you could open up your own BB.
Oda dolusu dongle içinde bir tane silikon çıkıntı.
One Silicon Sally in a roomful of dongle donkeys.
Kokulu köpük toplarından kullanır. Bütün oda doğum günü pastası gibi kokar.
Those smelly fizz balls make the whole room feel like birthday cake.
Oda arkadaşım sürekli izlerdi.
My roommate watched it all the time.
Boş oda üst katta.
The spare room's upstairs.
Ayrıca üst katta bir oda daha var.
There's extra rooms up there as well. - Zac's room's up there.
Bahsettiğiniz oda, evin içinde mi?
The room, though, it's... it's here in the house?
Oda 218.
Room 218.
Biliyorum şuan yanında Jonas var ama... yakında oda yorulup eve gitmek isteyecek.
I know you're with Jonas now. Pretty soon he's gonna get tired and he's gonna wanna go home.
Arkadaki oda da benim ofisim.
That back room is my office.
- Evet. - Masum yem torbaları ile dolu bir oda.
A room full of unsuspecting feed bags.
Banabhai, sen Vikram'ın odasına geldiğinde oda nasıldı.
Banabhai, what was the condition of Vikram's room, when you came in?
Evet, onlar kocaman köşklerinde oturup bizim gibi sıradan insanlara boş oda vergisi getirirler...
Aye, and the posh dicks in their mansions who came up with the fucking bedroom tax for disabled...
Az önce birisini öldürmeyi teklif ettin, o yüzden oda arkadaşı listemde kesinlikle üst sıralarda değilsin.
Well, you just offered to kill a guy, so you're not exactly number one on my roommate list.
Neden Kamçılı Oda'ya dönmüyorsun, Dr.Jones?
Why don't you go back to the Temple of Doom, Dr. Jones?
Oda 5B.
Room 5B.
Çatı katındaki salona adımımı atmadan önce girişte bir oda olarak ayırılmış bir alana geçeceğim.
Before I'm allowed to even set foot in the penthouse dining room, I'll be diverted into an adjoining suite.
Pekâlâ oda için yapılan ödeme denizaşırı bir hesaptan geliyor ama rezervasyon için kullandığı telefon numarasını buldum.
All right, the money for the room was wired from a phony overseas account, but I do have a cell number used to book the reservation.
Orası ikinci oda.
It's the second bedroom.
O oda gerçekten bize lazım. Bir kamyon dolusu eşya getirttik.
We really need that room, we've brought a pickup full our things.
Bu oda hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Maggie : I didn't know anything about this chamber.
Burası hırsızın kameraları kapadığı tek oda.
This is the only room that the thief had blacked out the cameras in.
- Tüm oda patlayıcılarla donatılmış.
The entire room is rigged to blow.
Hangi oda?
What room?
Hediye göndermek istiyordum da herhangi bir kat ya da oda numarası var mı acaba?
I wanted to send a gift, and I was just wondering is there a floor or a cubicle number?
İsimsiz hasta oda 16'da olmalı.
John Doe should be in Room 16.
Oda tutacağın anlamına mı geliyor?
Does that mean you'll be taking rooms?
- Bu saçma küçük oda bir firavunun mezarı değil.
- This silly little room is not the tomb of a pharaoh.
Bu... bu... sadece bir ön oda.
This... this... this is just the antechamber.
Harry oda şu anki durumundayken bir fotoğrafını çekecek.
Harry will take a plate of the chamber exactly as it currently stands.
Oda boş.
The room is empty.
- Oda iğrenç kokuyor.
It smells gross in here.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]