Olan traducir inglés
255,160 traducción paralela
Ama önemli olan senin mutlu olman.
But, hey, the important thing is that you're happy.
Mikrofiş okuyucusu olan herkes bunu görebilir.
I mean, anyone with a microfiche machine can see this.
Plakası "HavalıAdam" olan bir Fiero'su vardı.
He drove a Fiero with vanity license plates that said "COOLGUY."
Tamirci olan bir arkadaşım vardı ve bir gece Bay HavalıAdam bir konsere gitmişti. Ben ve bir grup arkadaş Fiero'sunu parçalayıp kütüphanede toplamıştık.
So, I had this buddy that was a mechanic, and one night when Mr. Coolguy was at some band concert, me and a bunch of guys took apart his Fiero and rebuilt it in the library.
Evet ama Tarzan ormana geri dönmek istemişti. - Orada maymunlar havalı olan taraftı.
Yeah, but Tarzan wanted to go back to the jungle, so the apes are the cool ones.
Bu partiye ihtiyacı olan gazı verecektir.
He'd really give this party the kick it needs.
Onlar elimizde olan tek arkadaşlar.
They're all we've got.
Kızılderili olanın adı neydi?
What's the name of that Indian one?
Yani yerli Amerikalı olanın.
I mean, Native American one.
Bak dün geceki partide olan senden hoşlanan kız geldi.
Hey, there's that girl from the party last night who likes you.
Gidip kendime bir kitap ayracı alacağım kız olanından.
I'm gonna go get me a bookmark... the girl kind.
Tabii ki var ama geçenlerde bodrumumuzu su bastı ve... Hay aksi Mike, Blake'in kapağında panda olan bebek albümü su baskınında kaybettiğimiz kutuda mıydı?
Of course, but... our basement recently flooded, and... shoot, Mike, was Blake's baby book with the panda on the cover in the box that we lost in the flood?
Her zaman doğru olanı yaparım.
I'm a Donahue! Always got to do the right thing.
Ya seri katil olan kötü Chester'sa?
What... What if it's the bad Chester, you know, the serial-killer one?
37'nci yoldaki iyi sosislileri olan benzin istasyonun yanındaki küçük bir avm.
Mm-hmm. It's in a mini-mall on Route 37 next door to the gas station with the good hot dogs.
Ona vereceğin çok harika olan şey ne?
Okay, well, what are you gonna get him that's so great?
Burada ihtiyacın olan her şey var. Göğüs pres, dambıl, çömelecek yer.
Okay, got everything you need right here... bench, curls, squats.
Bu güzel olanından.
Uh, that is a nice memory.
Bahçe cücesi kadar duygusal kapasitesi olan bir adamla evlendiğimi biliyorum bu yüzden hayal kırıklığına alıştım.
Okay, I know I'm married to a man with the emotional capacity of a garden gnome, so I'm used to the disappointment.
Önemli olan, evet bir şeyler denemek için zamanınız var ama Orson Lisesi'nde harika anılarım oldu. Doğu Koridoru'nda yürümeyi asla unutmayacağım...
Um, the point is, yeah, there were some trying times, but I have so many great memories of Orson High, like I will never forget walking down West Hall...
Sürtmek, aylaklık, maskaralık tüm Avrupa şeyleri mezun olan insanların yapacağı şeyler değil.
Flouncing, traipsing, gallivanting... all that European stuff, it's not what people do when they graduate.
Olan şey bu.
That's what it is.
Olan biten ortada.
It's clear what's happening here.
Suç mahallini terk ettin, suçunu kabul ettin olayların zaman çizelgesini verdin... Neredeyse ihtiyaçları olan her şeyi ellerine teslim ettin.
You left the scene of the crime, you admitted guilt, you gave a timeline of events... you pretty much handed them everything they need.
Aracın sahibini tanıyorsanız lütfen polisi veya 1,7 ve 12 numaralı notlarda numarası olan Sue Heck'i arayın.
_ _
İyi olan işler bitmeden önce bir tane bulmalıyım.
Got to get me a job before all the good ones are gone.
Sana üzerinde kanatları olup kafası olmayan bir kadın heykeli olan tişört getireceğim.
I want to bring you a T-shirt with that statue of the lady who's got wings but no head.
Chat dergisinin ortasında Vanessa Feltz olan bulmacalardan bahsetmiyorum.
And I don't mean the quick ones you get with a picture of Vanessa Feltz in the middle in Chat magazine,
Siyah beyaz olup her yeri kırmızı olan şey nedir?
What's black and white and red all over?
Ya da yanığı olan bir penguen.
Or a penguin with sunburn.
- Sabahları pembe ve sert olan şey nedir?
- And what's pink and hard in the mornings? The...
Hayır. Kulağa aynı gelen ama farklı anlamları olan iki kelimedir. İnsan yüzü ve sayı olan yüz gibi.
It's two words which sound the same, but which are spelt differently, like "their" and "there".
Burada ise İngiliz nehiri olan Trent anlamına geliyor.
In this instance, an English river called the Trent.
7-aşağıya olan ne?
What's seven-down?
Pekâlâ, James May'e şimdi bir kısa mesaj yollayacağım. Çoğu arabada yasadışı olacak olan, Ama bu birinde değil.
Right, I'm gonna send James May a text message now, which would be illegal in most cars, but not in this one.
Çünkü otobanı kapatıyordum Dartmoor'a olan daha doğrudan rotayı almak için,
Because I'd turned off the motorway to take the more direct route to Dartmoor,
Ortaya çıkacak olan şey de bu.
That's what comes out.
Ve Dubai'den Abu Dhabi'ye gidecek, Yaklaşık 100 mil uzakta olan,
And it'll go from Dubai to Abu Dhabi, which is about 100 miles away,
- Ve en hızlı olanın hepsi...
- And the fastest of all of them...
Sahibi olan Steve "Baggsy" Biagioni adında bir baba, Yarışmam için hazırlanmak için,
Its owner, a chap called Steve "Baggsy" Biagioni, said that, to prepare for my competition,
İkisi arasında kötü olan hangisi?
Out of those two, which is the real ill-fate?
- Bizim yaptığımız romantik olan.
What we are trying to do is romantic love.
Trafik kazası geçiren ve vücut ısısı 29 derece olan bayan hasta sadece bir şoklamadan sonra gerçekten de dirildi mi?
That female patient. Her BT was 29 degrees. Is it true that she regained her conciousness with just one round of defibrillator?
Denizkızına aşık olan bir adam.
A man... who loved a mermaid.
Sonsuza dek kopmuş olan bir bağ yeniden hayat bulmuş.
And the relation that seemed to be broken off for good starts back.
Ama vahşi olanı değil bu.
But the cod doesn't seem to be wild cod.
- Zımba tabancası mı? Evet, medikal olanından.
Yeah, it's a medical one.
- İyi olanından getir, dandik olmasın.
Yeah. Bring us the good stuff, not the crappy stuff.
Hoşuna gitmediğini biliyorum, zorunda da değilsin ama şu an doğru olanı yapmak zorundayız. Üzgünüm.
I know you don't like it, and you don't have to, but it's what we gotta do right now.
Böylece Simon'la oturup "18'den aşağıya olan Paraşüt mü?" diyebilirdim.
"18-down, do you think that's Parachute?"
Polis suçluyu bulmak için çok uğraşmayacak, değil mi? - Olan şey bu değil!
- That isn't what happened!