Olmayacaksın traducir inglés
3,061 traducción paralela
Gerçekten pişman olmayacaksın, söz veriyorum.
You really won't regret this, I promise you.
Aslında aptal oyunlarıma dahil olmayacaksın çünkü artık bir adam değilsin.
Actually, you won't play along with my stupid games because you're no longer a man.
Hayır, biliyorum. Bu profesyonellikle ilgili, ama buradan çıktığımda doktorum olmayacaksınız.
No, I know it's a professionalism thing, but you won't be my doctor when I get out of here.
Pişman olmayacaksın. "
You won't be disappointed. "
Doğum günümde burada olmayacaksın herhalde.
And you're not gonna be here for my birthday.
Hayat değişiyor. Sen de sürekli etrafta olmayacaksın.
You won't always be around.
İyi falan olmayacaksın.
'You won't be OK.'
Artık rakibi olmayacaksın.
Less competition.
Buna pişman olmayacaksınız.
You won't regret this.
Kız kardeşlerin ve kendinden başka kimseye sadık olmayacaksın.
You will be loyal to no one but your sisters and yourself.
Pişman olmayacaksın, Hitch.
You won't regret it, Hitch.
Ölü olmayacaksın.
You won't be dead.
Tabii, hayatta da olmayacaksın.
'Course, you won't be alive.
Yalnız olmayacaksın.
You won't be alone.
- Ama hiç anne olmayacaksın demek değil bu.
That doesn't mean you get no baby.
Hiçbir zaman onun gibi olmadın. Ve olmayacaksın da.
You've never been like him, you never will be.
Oğlunun çok önemli bir amacı var ve inan bana bunu tek fark eden sen olmayacaksın.
Your son has a higher purpose, and believe me, you won't be the only one who notices it.
Yapacak, ve siz burada olmayacaksınız, ve onu durduramayacaksınız.
He'll do it, and you won't be here, and you won't be able to stop him.
Siz burada olmayacaksınız.
You won't be here.
Eğer evrakları imzalamazsam bir süre karakolda görevde olmayacaksın.
If I don't sign off on your psych eval, you're off the force, at least for a while.
İlk olmayacaksın.
You wouldn't be the first.
Onun yakınında bile olmayacaksın.
You don't go anywhere near her.
Ne zaman gidersen git benim için hiçbir zaman yabancı olmayacaksın.
No matter when... You'll never be a stranger to me.
Tüm hayatın boyunca striptizci olmayacaksın, değil mi?
You're not gonna be stripper your whole life, right?
Ve kesinlikle son da olmayacaksın.
And you're certainly not the last.
Asla olmayacaksın.
Never will be.
Kendinize zarar verecek aynı kararları tekrar ve tekrar alacak ve asla mutlu olmayacaksınız.
You will make the same self-destructive decisions over and over and you will never really be happy.
Yalnız olmayacaksın ki.
You won't be there alone.
Unutma, orada yalnız olmayacaksın.
Remember, you won't be alone.
Buna pişman olmayacaksınız.
Great. You won't regret it.
Buna pişman olmayacaksın.
You won't regret this, kid.
- Buna pişman olmayacaksın.
- You won't regret this, kid.
Ama iş ne olursa olsun pişman olmayacaksın.
But whatever the task, you won't be sorry.
Bir gün buralarda olmayacaksın.
One day you won't be around anymore.
Bu gece yalnız bir stajyer olmayacaksın.
Well, you're not a lonely paralegal tonight.
Ve acı çeken bir tek sen olmayacaksın, tüm sülalenin başı yanacak.
It won't just be you who suffers, it'll be your family.
Pişaman olmayacaksınız.
You won't regret it.
Ve bir gün kızgın olmayacaksın.
And one day you won't be.
Ve iş bittiğinde onunla olmak zorunda olmayacaksın.
And since that's over, you don't have to be with her any more.
Hayal kırıklığına uğradığım tek kişi olmayacaksın.
You won't be the one I take my frustrations out on.
Sen, şehirdeki bir evden vazgeçen ilk toprak sahibi olmayacaksın. Yeni bir vergi protestosu.
You would not be the first landowner to give up a house in town in protest against the new tax.
- Hayır, olmaz Fi. Bu işe hiçbir şekilde dahil olmayacaksın.
You are not getting anywhere near this.
"Asla bu ailenin bir parçası olmayacaksın, Karen."
"You will never be part of this family, Karen."
Evlenirsek asla çocuk sahibi olmayacaksın.
If we get married, you will never have children.
Gösteride olmayacaksın sanmıştım.
What made you change your mind?
Senin için yaptığım onca iyilikten sonra sadece bir kereliğine bana yardımcı olmayacaksın öyle mi?
After all the favors I've done for you, you can't help me out this one time? One time?
Artık dürüst, çalışkan insanların kanından sonuna kadar yararlanan bir hükümet asalağı olmayacaksın.
You would no longer be a government parasite, sucking the lifeblood from honest, hardworking people.
Tek başıma kampanya yürüteceğim, sen hiç olmayacaksın, sadece bir engel.
I've run a solid campaign and you've been nothing but a fucking hindrance.
Gözü korkup Bono'nun peşine düşerek dünyayı dolaşan ilk erkek sen değilsin ve kesin sonuncusu da olmayacaksın.
Well, you're not the first man to get cold feet and follow Bono round the world, and you certainly won't be the last.
Pişman olmayacaksın.
- You won't be sorry.
Onunlayken güvende olmayacaksın.
You will never be safe with her.