Onları traducir inglés
319,300 traducción paralela
Sue ve Brad birini neşelendirmeye baş koyduğunda onları kimse durduramaz. Neşelendirmeye çalıştıkları kişi bile.
When Sue and Brad set out to cheer someone up, nobody can stop them, not even the person they're trying to cheer up.
Onları kaçıracaksın.
You're gonna miss it.
Onları bulup çıkarmak ister misin?
Okay, do you want to fish those out of there?
Ama onların yazı bizim kışımız olabilir, emin değilim.
But their summer might be our winter, so I'm not totally sure.
Fransızlar kötü kokar ve herkes onları sever.
French people smell bad... everybody loves that about them.
O zaman "bina" ve "yaratmak" kelimelerini alırsak ve onları "yabanileştirirsek" bir sonuca ulaşabiliriz.
So if we take the words "I teach" and "creature" and make them "wild", we might come up with a solution.
Eğer çözemezlerse onları oksijensiz bırakarak öldürürdü ve sonra cesetlerini yerdi.
If they failed the test, she would kill them by means of asphyxiation and then... eat the remains.
Onların bir Aventador var.
They have an Aventador.
Koltukları yapılmış adam şöyle der : Jackie Stewart'ın eski pantolonlarından, Onlar oldukları.
Says the man whose seats are made from Jackie Stewart's old trousers, which they are.
Benzinli jeneratörümü çalıştırmak zorundaydım. Onları daha da gevşek bırakan duruş, Ve nişanlı ECO PRO + sürüş modu.
I had to turn on my petrol generator, which stopped them going even flatter, and engaged ECO PRO + driving mode.
Onları fırçalayabilirsen, Maksimum puan alacaksın.
If you can brush them, you're gonna get maximum points.
Yani onları devirmeyin.
I mean don't knock them over.
- Duvara asacakmış onları.
He's gonna put'em up on the wall. - Why?
Bu onların sonu oldu.
That's their last story.
Onları kim öldürdü?
Who killed them?
Bir sürü çocukları olmuş ve onları güzelce büyütmüşler.
Having lots of kids and raising them well.
Ama çanta sahipleri, çanta sahte olsun gerçek olsun hepsine iyi davranırlar. Sonuçta iki türlü de çanta onların.
But even among the bag owners, whether the bag is the realone or a fake one, treat it nicely and like it because simply it belongs to them.
- Kendim yerleştirdim onları?
I put it in there myself.
Haydi onları buraya alalım!
Let's hear it for them!
Onları bitirdiğimizi, risk almayacağımızı söylerim.
I say we eat'em, not risk it.
Elinde tutma onları. Bir an önce yap.
Don't sit on'em.
Bu bizim sorunumuz, onların değil.
This is our problem, not theirs.
Sana diyorum. Onların listesinde yokum.
Man, I'm telling you, I'm not on their list.
Bak, göbekli adamlara ilk işleri için çok mülk sattım. Küçük şeylerin onları mahcup etmelerine izin ver.
Look, I've sold a lot of properties to first-time business owners who've bellied up, let the little things overwhelm them.
Leon'un onları kiliseden çalmasının imkanı yok.
There's no way Leon would steal from the church.
Diğerlerinin onların parasıyla vurduğunu öğrendiklerinde iyi olacaklarını sanmam.
I'm not sure the other guys would be too cool knowing you used their money for a hit.
Pope'un 13 yaşındayken tüm telefonların dinlendiğini sanıp onları dışarı attığını hatırlıyor musun?
Do you remember when Pope was 13 and he decided that the cops had tapped all our phones lines, ripped every phone out of the wall?
Onları bozar ve sinyal çekmez.
It'll kill those, take out the other cells.
Evet ama onları bulmak kolay değil.
Yeah, Shoghi's aren't easy to get.
Kimse kahramancılık yapmayacak... büyük çocuk onların canlarına acımasızca okuyunca.
- No one's gonna play hero, not once they see the biggest guy there get the living shit kicked out of him.
Onlar kaçtı ama arabama girip ceketimi çalmışlardı.
They ran away, but they'd broken into my car and stole my coat.
- Onlar bunu da bilmiyor.
They don't know that, either.
Onlar elimizde olan tek arkadaşlar.
They're all we've got.
Onlar erkekler için mi yoksa...
Do you know if they make them for guys, or...?
Şu anda onlar muhtemelen klasik müzik konseri otoparkında süslü bir sepetten peynir yerken kimsenin kafasını dondurmaya çalışmıyorlar.
They're probably at a classical concert in a park right now eating fancy cheese out of a basket, not trying to freeze each other's body parts.
Bunu düşündüm ve onlar aslında biraz sıkıcı.
I've been thinking about it, and they're actually kind of boring.
- Onlar cenaze programları mı?
- Are those funeral programs?
Onlar buraya tekrar getirtsen iyi olur.
I guess you better get them back here.
Onlar benim değil.
That is not my stuff.
Onlar temiz mi kirli mi?
Wait, is that stuff clean or dirty?
Ve koltuklarınız, onlar yapılır Hoover torbasının içeriklerinden.
And your seats, they're made from the contents of a Hoover bag.
- Onlar ne yapar?
- What do they do?
- Onlar.
- They are.
Onlar, kasıtlı olarak,
They will drive, deliberately, into something like that puddle over there...
- Senin mi onlar?
- Is that yours?
- Ne kasediymiş onlar?
What tapes are those?
Onlar yapmazsa ben de yapmam.
I won't if they won't.
Onlar paranın gittiğini anlamadan önce bana geri ödeyeceksin.
You're paying me back before they know it's gone.
Onlar para istedi.
They wanted the money.
Onlar gittiğini bilmeden bana paramı vereceksin.
You're paying me back before they know it's gone.
Evet, bu yüzden onlara... onlar suda iki saat geçirdikten sonra saldıracağız.
- Yeah, that's why we hit it when they've been out on the water for at least two hours or so.
onların 83
onları seviyorum 37
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onları gördüm 114
onları buraya getir 21
onları göremiyorum 34
onları öldüreceğim 28
onları görüyorum 24
onları tanıyorum 29
onları seviyorum 37
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onları gördüm 114
onları buraya getir 21
onları göremiyorum 34
onları öldüreceğim 28
onları görüyorum 24
onları tanıyorum 29