Parties traducir inglés
6,134 traducción paralela
Bekarlığa veda partileri babamın onaylamadığı şeylerin başında gelir.
- Hardly. Stag parties are high on Father's disapproval list.
Tarafların sözleşmeden cayabilmesine olanak sağlayan olağanüstü bir durum.
Extraordinary circumstance that frees both parties from a contract.
Buraya, partilere, VIP odalarına davet ediliyorum.
I get invited here... and to the parties and the VIP rooms...
Şu bakışın var ya, partine gelmeden önce insanların yemek yeme sebebi.
Yeah, that look right there is why people eat before they come to your parties.
Karım eskiden bunun gibi tema partileri verirdi.
You know, my wife used to throw theme parties like this all the time.
Bu maço tavırların saçmalık... "üniversitelilerin sınırsız partisi" ( * ) ndeki sarhoş kızlarda etkili olabilir, o kadar, bana sökmez, yani yüzümün önünden defol!
This macho intimidation bullshit may work on drunk girls at frat parties, but it doesn't work on me, so get the hell out of my face!
- Doğrudur. İlk bekârlığa veda partim harikaydı ama- -
- My first two bachelor parties... those were crazy, but...
Daha güzel giyiniyorsun.
You're more fun at parties than me.
Ben ailemi yerinden yurdundan edip bitmek bilmez personel toplantılarına katılıp krallara parti düzenlemeye gelmedim.
I didn't uproot my life and my family to come here and sit in endless staff meetings and plan parties for potentates.
Muhalefet partileri Kuzey Sınır Çizgisinin korunmasında mutabık olarak milli güvenlik adına barışı korumanın önemini vurguladı.
The opposition parties stressed on a united voice to protect NLL and emphasized on the importance of peace-keeping for national security.
Beacon Hills'teki en iyi partileri kim verir? Ne?
Lydia, who throws the best parties in Beacon Hills?
Ben partilerden nefret ederim.
I hate parties.
Keşke partilerde hâlâ slow şarkılar çalsalardı.
I wish they still played slow songs at parties.
Okulda nedensiz yere koşmalar, partide ortadan kaybolmalar falan.
Running to school for no reason. Disappearing at parties.
- Partilerde kapış kapış gidiyor.
I do very well at parties.
Bu doğum günü partileri, beni strese sokuyor.
These birthday parties, they stress me out.
Sidao'nun Cambulac'ı kuşatması ihtimaline karşın gözcü birliklerine haftada bir çayırı taramaları için emir verdim.
I have ordered scouting parties to sweep the grasslands a week's ride away in case Sidao is... audacious enough to siege Cambulac.
Şimdi iki ekip de Ba Sing Se'ye doğru yol almaktadırlar.
NOW BOTH PARTIES ARE HEADED TOWARD BA SING SE.
İki taraf için de en iyisi bu.
This will be best for all parties.
Prensesler ve çay partileri...
Princesses and tea parties...
Mücevherli taçlar, çay partileri çok kötü bir şey değil.
Well, you know, it's not so bad, the... Tiaras, the tea parties.
Bir sürü şey aldım, çocuklarınızın 50. yaş partilerine bile yeter.
I got so much stuff, you could have all of your kids'parties for the next, like, 50 years.
Uzun zamandır popüler olmamıştı, ama... artık sürekli sosyete sayfalarında, büyük partilerde gözüküyor...
He hasn't had a hit in years, but he's... constantly in the society pages, throwing big parties...
Partilerde ki ünlülerden herhangi birine şantaj yapabilirdin.
You could blackmail any of the celebrities at the parties.
Bir de partilerde birbirlerini öpmeleri.
That and have kissing parties with each other.
Çocukların doğum günüyle uğraşmayız.
Yeah, no toddler birthday parties.
Birçok şeyde iyiyimdir ama parti vermekte harikayım.
I am good at many things, but I am great at throwing parties.
İnsanlar her zaman ; "Amy, en iyi partileri sen veriyorsun." der.
People always say, "Amy, you throw the best parties,"
Bunu tek başına yapmış olmanın imkanı yok. Koyduğumuz barikatlar, onca arama ekibi...
You could never have done this alone..... with the roadblocks we'd put up, with the search parties.
İşçi hareketine karşı savaşan partiler başarıya ulaşamadı.
The parties that fought the workers movement did not succeed.
Fakat dostlarım, ben bütün diğer partilerin de kökünü kazıdım.
But my friends, I also eradicated all the other parties.
Hitler'e yeşil ışığı merkezdeki siyasal partiler yaktı ki onları da sonradan yok edecekti.
Hitler is given the green light by the parties of the political center which he will then defeat.
Bize Angelopoulos filmlerini anımsatırcasına ortalık sütlimanken Nazi işbirlikçileri merkez siyasi partilerde saklandılar.
Reminding us of Aggelopoulos'movies when things are quiet the Nazi collaborators hide in the parties of the political centre.
Herkesin dikkati Altın Şafak'a yöneldiğinde merkez siyasal partiler yasalar çıkarıyordu ortaya canavarın yüzü çıkıyordu.
While everyone's attention was drawn to the Golden Dawn party the parties of the political center were adopting its agenda they were adopting the face of the beast.
Polis onu korumak için oradadır ancak karşısında, çeşitli siyasi partilerden ve sendikalardan faşizme karşı 100 bin eylemci dikilir.
The police was there to protect him but he found before him 100,000 antifascist protestors from various political parties, unions and syndicates.
Çünkü partiler eğlenceli.
Because parties are fun?
Partilerde canım sıkılır.
I get kind of awkward at parties.
Partiler beni geniş anlamda tedirgin eder.
Parties make me anxious in a real broad sense.
Muhtemelen fazla düşünüyorum çünkü lisede hiçbir partiye davet edilmedim, alıştırma yapma şansım olmadı.
I'm probably just overthinking it because I never got the practice because I didn't get invited to any parties in high school.
Finn sanki partilere akustik gitarını Götüren biri gibi duruyor.
Finn sounds like a guy who brings an acoustic guitar to parties.
Çünkü kokteyl partilerindeki eğlenceli kişi benim, ve sen de havuza kusup herkesin gecesini mahveden kızsın.
Because I'm funny at cocktail parties, and you're the girl throwing up in the pool who ruins it for everyone.
Onların en yakın arkadaşlarıyız ve hep birlikte takılmak istiyolar,... beraber fondü partilerine falan gitmek istiyorlar.
We're their best friends and they want us to all, like, hang out or something, or go to, like, fondue parties together.
Her gece siperlerde parti varmış. Adam başı üç kadın ve içemeyeceğin kadar bira.
I heard they have trench parties every night, more beer than you can drink and three women for every man.
İçindeki hüznü saklayamazsın. Bu boşluğu hissediyorum. Partilere, diğer kişilere rağmen hissediyorum.
You cannot bury your sadness that is in here... oh, I feel the void, I feel it... with parties and strangers.
Bu yıl hiçbir partiye gitmedim.
I-I didn't go to any Halloween parties this year.
ofis partilerine davetsiz misafir oluyorduk.
we'd gate-crash office parties.
Noel iş partilerinin şöyle bir dinamiği vardır.
See, there's this dynamic to Christmas work parties.
Pek partilere gitmem.
I don't really get parties. You know?
Sanırım sen de partileri pek sevmiyorsun.
Yeah, I guess you don't really like parties either.
Üç Noel partisi demek.
Oh, wow. So three Christmas parties...
Kitapları sevdiğini biliyorum ama belki de bazen ara vermeli ve insanlarla konuşmalısın. Öğlen yemeklerinde, partilerde ya da seni okumaya gönderdiğimiz okuldayken.
I know you love your books, but maybe you should put them down once in a while and talk to people... you know, like at lunch or parties or at that class we send you to to teach you how to...
parti 170
partiler 26
parti bitti 89
parti mi 44
partiye devam 22
parti başlasın 16
parti zamanı 46
parti sona erdi 33
partiye katıl 17
partiler 26
parti bitti 89
parti mi 44
partiye devam 22
parti başlasın 16
parti zamanı 46
parti sona erdi 33
partiye katıl 17