English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ S ] / Sen yaşıyorsun

Sen yaşıyorsun traducir inglés

1,067 traducción paralela
Artık burada sen yaşıyorsun.
You live here now.
Sen yaşıyorsun.
You ´ re alive.
- Sen yaşıyorsun!
- You're alive!
Tanrım! Sen yaşıyorsun!
You're alive.
Sen de burada yaşıyorsun.
You live here as well, though.
Tüm azizler adına, sen hala yaşıyorsun!
- Alyokha.
Sen herhalde farklı yerlerde yaşıyorsun.
You probably move in different circles.
Sen nerede yaşıyorsun bilmiyorum.
You don't know where you're living.
Annem de şöyle dedi bir insan yaşıyorsa dünya daha iyi bir yer olmalı dünya çok güzel bir yer çünkü sen yaşıyorsun dede
That's what mama says too. I had a fine dinner with Mama yesterday. And you know what else she said?
Sen hala yaşıyorsun.
You're still alive.
Anlıyorsun, kötü yaşıyoruz, ve sen daha kötü yapıyorsun.
You see we're having it bad, and you're making it still worse.
Genelde, sen kendi hayatını yaşıyorsun.
You live your life... generally.
Sen sadece kardeşinin gözlerinde yaşıyorsun.
You only live in your brother's eyes.
Sen yalnızca kendi hayatını yaşıyorsun.
I know you don't. You're just following your own life.
Tabii, tabii, sen güzel bir otel odasında yaşıyorsun.
MURDOCK : Sure. You live in a nice hotel room.
Sen hala yaşıyorsun, demek.
So you're still alive.
Sen olası bir gelecekte yaşıyorsun, bu yüzden aşık olamazsın.
You live in an improbable future, so you don't live.
Sen niçin hâlâ yaşıyorsun?
Why are you still alive?
Sen kendini kaç yaşında sanıyorsun?
How old do you think you are?
- Nerede yaşıyorsun sen?
Must I just take anything from him?
Sen neden yaşıyorsun ki? Hırsız!
Yegg, why are you alive?
Tanrı aşkına! Burada mı yaşıyorsun, sen?
Good heavens, do you live here, in this?
Bence görünüşe göre sen performans kaygısı yaşıyorsun.
it sounds like you're suffering from performance anxiety.
"Sen ne yapıyorsun?" "Ben burada yaşıyorum." diye bağırdım.
I say : "The hell are you doing! I live here!"
Sen burada yaşıyorsun, rüyamda.
You live in there, when I dream.
Sen de orada yaşıyorsun.
You live there too.
Dan, sen hâlâ yaşıyorsun!
Dan, you're still alive!
Sen hangi çağda yaşıyorsun?
What year are you living in?
Önce şunu söyle, sen kime yapışıp yaşıyorsun?
But tell me, who do you live off?
- Sen neyin kafasını yaşıyorsun?
What the hell's eating you?
Sen benim ateşimde yaşıyorsun.
Ayla, you live at my fire.
Çünkü sen yirmi yaşındasın ve kırmızı bir elmayı ısırır gibi hayatı da hınzırca ısırıyorsun.
Because you are twenty And bite into life like a red fruit, laughingly
Çünkü sen bende yaşıyorsun.
Because you live in me
Hatırlıyorsun, başka bir gündü... Yedi yaşında iken... Sen yardım ediyordun, Anneciğine bahçede çiçek dikerken değil mi?
You remember, just the other day... when you were seven... and you were helping your mommy plant flowers in the garden?
Sen nerede yaşıyorsun?
Where have you been?
Şimdi de bir tane sen yaşıyorsun.
You're living one now.
Demek sen burada yaşıyorsun. Çok kötü. Gidip ona bir bakacağım.
And you've been living here.... lt's sad... I'll go and look her up.
Sen, sen, sonunda arkadaşlığımızın bozulmasının mutluluğunu yaşıyorsun.
You - You - You have the satisfaction of... breaking up our friendship at least.
Tek göz yaşı dökenin sen olduğunu mu sanıyorsun?
You think you're the only one who shed a tear?
- Peki sen kimle yaşıyorsun?
- So who do you live with?
Yaşıyorsun. Sen iste uçarım bile.
If you want, I can fly.
Ve sen hiç suçluluk hissetmeden hayatını yaşıyorsun!
And you come and go with no guilt!
Ayrıca, sen benim kaç yaşında olduğumu sanıyorsun?
How old do you think I am anyway?
Sen bu ahırda yaşıyorsun ona şu iki korkunç çocuğu doğurdun ve o da sana sevgisini bile ifade edemiyor mu? Cubs'u seviyorum dediğini duydum.
You live in this hovel, you bore him those two awful children, and he can't even tell you he loves you?
Sen nerede yaşıyorsun?
Where do you live?
Sen 20 yıldır sinir krizi yaşıyorsun.
You've been having a breakdown for the last 20 years!
Tanrım, sen kesinlikle Olmayan Ülke'de yaşıyorsun.
My dear boy, you're living in a never-never land.
Tanrı aşkına, Blackadder, mağarada mı yaşıyorsun sen?
Oh for goodness sake, Blackadder, have you been living in a cave?
Sen 5 metrekarelik bir odada yaşıyor ve çekyat kanepende yatıyorsun. Ne yapacaksınız?
You live in 28 square feet and your bed folds out of a couch.
Sen ayakkabı mağazasının ihtişam ve heyecanını her gün yaşıyorsun.
Now, I'm the breadwinner. I deserve better treatment. Like, hey, I know.
Sen kendi hayatını yaşıyorsun.
You live your own life.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]