Süs traducir inglés
835 traducción paralela
Her türlü süs malzemesini getirdim.
I brought all the allurements.
Ona süs ağaçlarımı falan gösterirdim.
I'd show her my pet trees and things.
Güzel bir süs olur, benim cesur Norman güzelim.
And a fine decoration it will be, my bold Norman beauty.
Ben altı aydır bu rakamları süs olsun diye toplamıyorum.
I haven't spent six months getting these figures for my album.
Süs diye taşımıyorum bunu!
This ain't no ornament.
Hoş bir süs olmalarını bir tarafa bırakırsak, bu oyuncaklarla kimseye zarar vermeden de eğlenebilirsiniz.
Yeah. Now aside from being nice ornaments... a fella can have a whole lot of harmless amusement outta these here toys.
Basit bir süs eşyası satıcısıyım.
I'm a miserable seller of trinkets.
- Süs eşyaları, sahib.
- Trinkets, sahib.
O koltukta süs eşyası gibi oturuyorum.
I'm just decorating a chair.
Weed'de bir adamın koyun güden bir süs köpeği vardı.
I knowd a guy in Weed with an Airdale that could herd sheep.
Süs eşyaları, biblolar, imzalı fotoğraflar.
Knickknacks, gimcracks, signed photographs.
Bir süs balığı kadar özelim yok.
No more privacy than a goldfish.
Omuzların etrafına biraz daha süs tercih ederim, büzgülü kol mesela.
I like a little more effect around the shoulders, sort of a puffed sleeve.
Bakin Bay Spade, yanlislikla el degistirmis... bir süs esyasini geri almak pesindeyim.
See, Mr. Spade, I'm trying to recover an ornament that, shall we say, has been mislaid.
Bu süs esyasi bir heykelcik... siyah bir kus figürü.
The ornament is a statuette a black figure of a bird.
Şömine rafına koyabileceğiniz ne güzel bir süs ya da yemek masasının ortasına yerleştirilebilecek bir parça.
What a beautiful ornament for your mantelpiece as a centerpiece on the dining room table.
Bu yüzden paraların ortadan kaldırılmasını sağladı... erittirip süs eşyaları yaptırdı.
So she had these coins destroyed... melted into ornaments for herself.
Bambudan yapılma mobilyalar ve cafcaflı Meksika süs eşyalarıyla dekore edilmiş ufak ve hoş bir yerdi.
It was a nice little joint with bamboo furniture and Mexican gimcracks.
- Otsu süs bitkisi meydana gelmiş.
- Coreopsis has set in.
Et yerine viski, battaniye yerine süs eşyaları.
Whiskey, but no beef. Trinkets instead of blankets.
Git biraz süs bul.
You go get some trimming'.
Bir süs bebeği.
A Christmas tiger.
Ölülerini buraya gömerlermiş. Bilirsin, içi mısır ve süs eşyalarıyla dolu şu testilerle birlikte.
They used to bury them here with these jars alongside... you know, full of corn and wampum.
Onu niye taktın, süs olsun diye mi?
What did you put it there for, a decoration?
Sen bir süs istiyordun, eşyalarına uyacak güzel bir şey.
You wanted an ornament. Something nice-looking to go with the rest of the furniture.
Bir süre önce öldü ve bana bir kaç dekoratif süs bıraktı.
SHE'S JUST AFTER DYING AND LEAVING ME A FEW OLD KNICKKNACKS.
Elimde birkaç süs eşyası var. Aradığın şeyler olabilir.
- I have a few little baubles here.
Hepiniz tv cihazlarınızın üstünü lütfen inceler misiniz? Üzerinde çatlak bulunan bir süs balığı akvaryumu görüyor musunuz?
Would you all please examine the tops of your television sets, and see if one of you doesn't find a goldfish bowl with a crack in it?
1914'te sadece bellerindeki süs kamçılarıyla savaşan subayların yürekliliği.
Also the kind they had in 1 91 4 when officers fought with only a swagger stick.
Muhteşem bir şey değil elbette, ama ucuna ucuz bir süs eşyası bağla Antonia da buna bayılsın.
It's nothing gorgeous, of course, but tie a little trifle to it and Antonina will be pleased.
- Bildiğimiz süs bebeği yani.
- The usual trinket?
Süs müsün sen?
Are you an ornament?
O küçük süs de öyle mi oldu?
That how you got that little ornament?
Sadece kafasını kümese sokmaya çalışan süs köpeği gibisin.
You're just like a puppy that's been cooped up too much.
- Aşkının bir kısmını başkasına yöneltme iksiri yok mu, mesela süs köpeğine?
I AM GOING OUT OF MY EVERLOVING MIND. I CAN'T STAND IT ANYMORE! NATU RALLY.
Gelişigüzel konuşurduk... heykel isimlerinden, çalıların şekillerinden... süs havuzlarından.
We talked casually... about the names of statues, the shape of bushes... the ornamental lakes.
Gelişigüzel konuşurduk heykel isimlerinden,.. çalıların şekillerinden, süs havuzlarından,.. göğün renginden.
We talked casually, about the names of statues... the shape of bushes, the ornamental lakes... the color of the sky.
Her bir mobilya, her bir süs İtalya, İspanya ve Fransa'dan bir ustanın ürünüdür.
Every article of furniture every decorative detail is the work of a master craftsman of Italy, of Spain or France.
Bir sürü süs eşyası, Takılara boğulmak istersen...
You / they hang, wraps, You / they let sink in jewelry...
Kimileri süs olsun diye takar. Ben gözlerim için takıyorum.
Some people use them for a façade, I wear them for eyes.
Boynuna taktığın şu haç... Süs olsun diye mi var yoksa gerçekten inanan bir Hristiyan mısın?
That cross you wear around your neck... is it only a decoration... or are you a true Christian believer?
Adamlarım ve ben, süs eşyaları satmaya başladık.
My men and I began to sell fancy goods.
Hanımefendinin süs eşyaları...
Milady's finery.
Jane Russell'a saplarsan bir süs balığı kazanıyorsun.
Stick one in Jane Russell and win a goldfish.
Leningrad kahramanı, Hitler'in süs k öpeği, saygın bir subay.
A hero at Leningrad, a pet of Hitler, a remarkable officer.
- Süs kafama ağır geldi.
- I feel a little top-heavy.
Süs yok, abartı yok, sadece kadının kendisi.
No frills, no adornments, just the basic woman.
Zenginler için süs eşyaları mı?
Knickknacks for the rich?
O içi boş altın halkayı, o değersiz süs eşyasını.
This hollow golden ring, this worthless trinket.
Kafanı ödül olarak koyacaklar, silahlarını süs mü sandın?
You're the prize they're setting up. Think their guns are ornaments?
Süs püs yok.
They're not fancy.
susun lütfen 25
susun artık 25
sus lütfen 17
susar mısın 44
sus be 38
sussana 28
susadın mı 64
sus bakayım 20
sus dedim 17
susamadım 28
susun artık 25
sus lütfen 17
susar mısın 44
sus be 38
sussana 28
susadın mı 64
sus bakayım 20
sus dedim 17
susamadım 28