Tanışalım traducir inglés
413 traducción paralela
Hadi onunla tanışalım, kardeşim!
Let us meet her, brother!
Tanışalım, ne de olsa yol uzun.
May as well get acquainted, it's a long trip.
Tanışalım.
We'll all get acquainted at once.
Pablo ile tanışalım.
Uh, but come on. Let's meet Pablo.
Matsuoda'yla tanışalım.
Okay, now let's get acquainted with Matsuoda.
Gel hadi, kaptanla tanışalım.
Come on, let's meet the captain.
Gelin, şimdi de Bob'la tanışalım.
But let's get to Bob.
- Dömisek. Hadi, yeni komşumuzla tanışalım, Marusya.
Meet our neighbors Marusia.
Hadi tanışalım.
Let's introduce ourselves.
Uygun bir şekilde tanışalım.
Let's meet each other properly.
- Bir öpücük ver, tanışalım.
- Give us a kiss, and then you will.
Peki, o zaman tanışalım.
Well, let's get acquainted then.
Bu muhitte özel bir işim vardı fırsat bu fırsat, uğrayıp tanışalım istedim.
I was in the neighbourhood on personal business, so I took the opportunity to make your acquaintance.
Madem ki buradayız, tanışalım.
Now that we're up here, I suppose we should introduce ourselves.
Tanışalım artık. Arkadi Yerşov!
- My name is Arkady Yershov.
Bir ara gel de tanışalım. Keşke geleceğini önceden bilseydim.
I'll tell you what the cards say.
- Çıkar, onlarla tanışalım!
Bring them, that we may know them!
Bu güçlendirilmiş köy işgalci Romalılar tarafından kuşatılmıştı... " " Şimdi bu köyde yaşayan hikayemizin kahramanı... " " kudretli savaşçı Asterix ile tanışalım. "
A fortified village surrounded by the... entrenched Romans and it is in this village that we shall meet the hero... of our tale, the mighty warrior Asterix.
Pekala, haydi tanışalım.
AII right, Iet's get acquainted.
O zaman tanışalım.
Well, then, let's introduce ourselves.
Tanışalım mı?
Introduction maybe?
Şimdi, devam ediyoruz millet Kanada'lı genç bayan ile tanışalım.
Now, moving right along, folks... let's meet Mademoiselle Canada.
Burada Tanışalım.
We will meet here.
Şimdi biraz tanışalım bakalım.
We're just going to get a bit familiar.
Tanışalım diyorum.
Let's get acquainted.
Hey, tanışalım mı?
May I introduce myself?
Adamla ve karısıyla tanışalım diye, Helen'la beni evlerindeki kokteyle davet etti.
Helen and I were invited to his house for cocktails with him and his wife.
Gidip mücadele ile tanışalım genç adam.
* MINDMAKER!
Mahzuru olmazsa tanışalım mı?
May I know your name?
Gidip çocukla tanışalım.
Well, let's go meet the boy.
"Paran ya da Hayatın" ın bugünkü yıldız konukları ile tanışalım.
Let's meet today's star guest on Your Money Or Your Life.
Gideli ve tanışalım mı?
Shall we go and get acquainted?
- Hadi gidip benim küçük Dexter'la tanışalım.
- Let's go meet my little Dexter.
Olur, lütfen, tanışalım... sizin adınız nedir?
OK, please, meet euh... what is your name?
Gidip, Wes'le tanışalım.
Let's go meet Wes now.
Diğerleriyle tanışalım.
Introduce yourself around.
Uzaylılarla tanışalım bari.
Let's meet the aliens!
"Bu öğleden sonra tanışalım... o anı bekliyorum." Bu öğleden sonra ne var?
"This afternoon we shall meet... awaiting the moment." What's this afternoon?
Haydi gidip şu meclis üyesi ve senatörle tanışalım.
Let us meet that senator and the councillor.
Şimdi sevgili çiftlerimizle tanışalım.
Now let's meet our loving couples.
Roland ve Mona Squab ile tanışalım!
Meet Roland and Mona Squab!
Sevda kuşları Steve ve Marcie Rhoades ile tanışalım.
She's a bankette. Meet lovebirds Steve and Marcie Rhoades.
Bir kez olsun insan gibi tanışalım.
Let's just meet like human beings for once.
Orospunun biriyim ben, daha tanışalı birkaç saat olmadı, yatağına girdim.
A few hours after we met, I'm a whore.
Anlıyor musun, yani adamla tanışalı ne kadar olmuş ki, bir hafta filan mı?
You know, I mean, how long has she even known this guy, a week?
Şimdi, iki tanıklığı da ele alalım ve onları birleştirmeye çalışalım.
Now, let's take two pieces of testimony and try to put them together.
Ama öncelikle, tanışalım.
But first, introductions.
Hadi onlarla tanışalım.
Let's go meet them.
Bununla birlikte, gelecek Salı günü çocuğu Candleshoe'ya getirmek isterseniz, onunla tanışmayı gönülden isterim.
However, if you care to bring the child to Candleshoe next Tuesday, I'm perfectly willing to meet her.
Öyleyse hadi tanışalım.
Certainly, Alexei.
Tanışalı iki dakika oldu, daha şimdiden seni sevmemeye başladım.
I've known you all of two minutes, and already I don't like you.