Uçak traducir inglés
11,630 traducción paralela
Olayları abartıyordun, ben de yapılacak en iyi şeyin sana sakinleştirici vererek özel bir uçak pistine götürmek ve CIA uçağına koyup Galler'e getirmek olduğuna karar verdim.
Well, you were hysterical, lana, So I thought the best thing to do would be Inject you with a tranquilizer, drive you to a private airfield,
Beş dakika içinde Hawthrone meydanına bir uçak düşecek.
In five minutes, a commuter jet is going to crash into Hawthorne Square.
Adını da "Kumandalı Uçak : 1 Salaklar : 0" koymuş.
He called it "Drone 1, Idiots 0."
O uçak, yanlış salaklara çattı!
That drone just messed with the wrong idiot.
"Kumandalı Uçak : 2, Salaklar : 0."
"Drone 2, Idiots 0."
Ve dünden beri artık annem uçak biletlerimi almıyor, yani...
And, as of yesterday, my mom no longer buys my plane tickets, so... ( clicks tongue )
Uçak yorgunluğu yüzünden olduğunu sandım.
I'm sure that it's just jet lag, but...
Yarın sabah için Buenos Aires'e uçak bileti almış.
In fact, she has a flight booked to Buenos Aires tomorrow morning.
Cinsel organların ensemde uçak yastığı gibi hissettiriyordu.
I could feel your genitals on the back of my neck like an airplane pillow.
Ayrıca bir sürü uçak gerek.
And we need planes, lots of planes.
Olur da uçak pilotu olduğumu duyarsan doktor olduğuma inanmadığı için öyle demişimdir, tamam mı?
Oh, and if you happen to overhear me mentioning something about being an airline pilot, that's just because she didn't believe I was a doctor, okay?
Uçak biletimi aldım, Cam.
I booked a flight, Cam.
Uçak öğleden sonra kalkıyor.
The flight leaves this afternoon.
- Uçak, Ayı Adası'nı geçmiş.
The plane passed Bear Island.
Uçak neden uçuyor?
Why does the plane fly?
Çocuklara uygun olmayan uçak koltuklarında 17 saat.
17 hours in airplane seats not suited for children.
Önce yerleşmeliyim. Biraz daha yerleştikten sonra geleceğim. Uçak bileti alacağım sonra sizi görmeye geleceğim.
I have to get settled first and then as soon as I feel a bit more settled then I'm gonna come and, you know, I'll book a flight and then I'll come see you guys.
Aman ne marifet. Sadece birkaç yüz gemi binlerce uçak, nükleer başlık taşıyan denizaltılar.
No big deal... just a few hundred ships, thousands of aircraft, subs carrying a nuclear arsenal.
8.30'da uçak havalanmıştı.
By 8 : 30, we were in the air.
Onu uçak turuna koyalım, insanların ne tepki vereceğini görürüz.
Let's put him on the plane tour, see how the people respond to him.
Uçak turu.
The plane tour.
Benim uçak turum mu?
My plane tour?
Uçak turu insanlara iyilik yapmam için tek şans.
The plane tour is the one chance I have to curry favor with the people.
Cenevre'ye doğru giden National Şehri Hava Yolları 237 sayılı uçak şu anda irtifa kaybetmekte.
National City Airlines flight 237, bound for Geneva, is experiencing some loss of altitude.
Ben sadece... Uçak Felaketi Bilinmeyen Bir Kahraman Tarafından Önlendi.
It's just... _
Biraz yoruldum da, çünkü demin sırtımda bir uçak taşıdım da.
I'm kind of tired, I just... carried a plane on my back.
- Uçak kurtaran bir kadın mı?
- A plane-saving lady?
Dünkü uçak kurtarmasından elimize bilgiler gelmeye devam ediyor.
More reports coming in to last night's plane rescue.
Savunma Bakanlığı'nın uçak izlerine neler yüklediğini bilmek dahi istemezsin.
You don't even want to know what the Department of Defense is loading into chemtrails.
Bana ihtiyacın olursa bir uçak mesafesindeyim.
If you need me, I'll just be a plane ride away.
Bu arabayı değiştirmemişsin, uçak gibi yapmışsın.
This car does not change like an airplane.
Binbaşı'nın uçak gemisi körfezde.
The commander's aircraft carrier in the Gulf.
Her gün New York'tan kalkan 20 uçak sorunsuz bir şekilde Londra'ya iniyor.
And every day, 20 flights leave New York and land in London without a problem.
Bu, uçak yere inince olacaklardan korkmayan birinin yapacağı... -... korkusuz bir davranış.
Now that is a bold act committed by someone not concerned with what happens to him once the plane lands.
- Çünkü belki de uçak yere hiç inmeyecektir.
Because maybe the plane won't be landing.
Uçak kalkmadan dakikalar önce hesabına 9.950 dolar havale gelmiş.
It turns out $ 9,950 was wired to his bank account just minutes before takeoff.
Maalesef uçak yere indiği anda çalıntı pasaportla seyahat ettiğiniz için gözaltına alınacaksınız.
Unfortunately, when the plane lands, you are going to be detained for traveling on a stolen passport.
Ben de kendime dünya turu uçak bileti aldım.
So i bought myself a round-the-world plane ticket.
Uçak yakalamak ve gemi yangını...
No, catching planes and boats on fire, hmm...
Gitmemiz lazım. Yetişmemiz gereken bir uçak var.
We need to get going.
Yetişmemiz gereken bir uçak var.
We've got a plane to catch.
Koskoca masayı kâğıt uçak gibi havaya fırlattı.
He threw a table through the air like it was nothing.
- Bu uçak memlekete gitmemizin tek yolu.
This plane is our only way home.
Şu anda Biscay Körfezi'nde bir uçak gemisinde.
Currently, he's being transported to a U.S. aircraft carrier in the Bay of Biscay.
Uçak Kahire'den kalkmadan önce varması imkansız.
She won't be able to make it before the plane arrives from Cairo.
Arama bülteni havaalanına ulaşmadan önce bir uçak kiralamışlar.
Private charter took off before we got the BOLO out.
Uçak bir saat sonra kalkıyor.
Plane leaves in an hour.
Bana bir pasaport ve uçak bileti verdin.
You gave me a passport and a plane ticket.
Erie'den kalkacak uçak gelmedi.
Plane from Erie never made it here.
Birini kullanarak internetten uçak bileti almış, bir kaç dakika önce.
So we ran all of Pelham's aliases.
Uçak 30 dakika sonra kalkıyor.
Flight leaves in 30, let's go.