Verdiğin traducir inglés
8,570 traducción paralela
Verdiğin cevap da iki kelimeyi geçmeyecek.
You reply in no more than two words.
Forstman parayı değer verdiğin birisine verdi ve bunu ona iletirsem, çok geç olacak.
Forstman gave it to somebody you care about, and if I tell him that, it'll be too late.
Önem verdiğin kişiyi bulmaya çalışmamın tek sebebi Forstman'ın aynısını bana da yapması.
The reason I knew to look for someone that you cared about was that Forstman did the same thing to me.
Ama kendimi tuttum çünkü bu ailede beni deli fişek bir Kolombiyalı sanıyorlar. Çok saçma çünkü "Kolombiyalı deli fişek" birinin kafasını ateşe verdiğin zaman olur.
But I bite my tongue, because in this family, they think that I am a Colombian hothead, which is crazy because a Colombian hot head is when you set somebody's head on fire.
Bana verdiğin kaşkoldan bahsediyorum, hınzır!
- The scarf you gave me, you dog! - Oh.
Her şeyini riske atacak kadar önem verdiğin şeyi bulmak zorundaydılar. Ve...
They had to figure out what was important enough to you that you'd risk everything.
Onunla tüm ilişkini biliyoruz... tanık kürsüsünden verdiğin mesajları... kiliseye gelme sebebini de.
We know all about your relationship with him, the message you sent him from the witness stand, and the real reason you showed up at the church.
Kimlikleri verdiğin adamlar öldü.
Guys you backstopped are dead.
Kaydetmemize izin verdiğin bu bilgilerin...
You were kind enough to allow us to tape this meeting.
Senin Mark için verdiğin gibi.
And you did this for Mark.
Beni müşteri olarak düşünme, kızının bu koridorlarda başı boş şekilde gezinmesine izin verdiğin öfkeli bir baba olarak düşün.
Don't think of me as a guest, think of me as the angry father whose daughter you let roam these halls today.
Her neyse bana söz verdiğin şey nerede?
Anyhoo. Where's that item you promised me?
Bir zamanlar değer verdiğin bir kadın vardı. Bu yüzden 1968 model bu kolye boynunda. Ondan hediye olduğu açık.
You had a woman you cared about once, hence that 1968-era necklace around your neck- - clearly a gift from her.
Şimdi ise her şeye baştan başlayıp ona verdiğin acıyı yok etmek istiyorsun.
Now you wish you could do things over and take away that hurt you caused her.
Fakat işin sonuna bakarsak, bize verdiğin bilgiler sayesinde bir RICO davası açma şansları olacak ve Hector ve adamlarını ömür boyu içeri tıkabilecekler.
But at the end of day, with the data you gave us, they'll be able to make a RICO case and put Hector and his boys away for life.
Bana bu fırsatı verdiğin için teşekkür etmek istiyorum.
And I want to thank you for this opportunity.
Bana verdiğin büyü torbası Crowley onu yaktı.
I mean, that juiced-up hex bag you gave me... Crowley set it on fire.
Nasıl bir mahluka bu saçma görevi verdiğin umrumda değil...
I don't care what ogre you've entrusted This ridiculous job to...
Hamile olduğumu öğrendiğinde verdiğin tepkiyi gördüm.
I saw how you reacted when you found out I was pregnant.
- Bana verdiğin şu dosya. - Evet?
That investigation you gave me.
Bana şimdiye kadar verdiğin zarardan daha fazlasını veremezsin.
You can't hurt me any more than you already have.
İyi haber eğer verdiğin istatistikler doğruysa böyle bir şeyin yaşanmasına daha 15,6 yıl var.
Well, the good news is, if your statistics hold true, it'll be another 15.6 years before anything like this does happen again.
– Adèle'ye dokunursan... – Kimse ona senin verdiğin kadar zarar veremez.
- No One Will Make _ him _ as much trouble as you.
Ve bana verdiğin tek şey de bu.
And it's the only thing you gave me to say.
Yani, senin bana verdiğin yumurtalar.
I mean, the eggs that you gave me.
Ortadan kaybolmaya söz verdiğin için yaşamana izin verdim ama buradasın.
I let you live because you promised to disappear, and yet, here you are.
Çok değer verdiğin Seung Jin Grup'u...
Seung Jin, which is controlled by you.
Çok değer verdiğin Seung Jin Grup'u...
You're the one who's controlling Seungjin Group.
Geri döneceğine dair verdiğin sözü tutmalıydın.
You should have kept your promise that you would be back.
Verdiğin örnekler de Çakmaktaşlar ve Moloztaşlar olsaydı bari.
Yeah, your precedents might as well have been Flintstone v. Rubble.
İlk yol, kolay yol,... bana sayılardan oluşan bir rakam söyleyeceksin... 100.000 belki 200.000 dolar gibi bende daha fazla şansımı zorlamayacağım verdiğin bu rakamların, hem senin hem müşterimin emekliliğinizin tadını çıkarmanızı sağlayacağım.
The first way, the easy way, involves you saying a number... $ 100,000, maybe $ 200,000, although I wouldn't push your luck, just some number that makes you comfortable and allows my client to enjoy her retirement.
Sen yapamadın... verdiğin söz?
You don't... what's the word?
Teknene ismini verdiğin kız.
This is the girl that you named your boat after.
Tamir etmeye söz verdiğin ama tamir etmediğin benim kadar açık olamaz.
Oh, not as open as my door that you promised to fix but never did.
Chuckles ona verdiğin her emri sorguluyor bu da biraz zor olacak, savaş sırasında kötü olabilir.
Chuckles... he questions every single order you give him, which is going to be a little bit difficult, a little bit tricky,
Zarar verdiğin bu insanların kim olduklarını bile bilmediğine eminim.
- These people that you hurt, I bet you don't even know who they are.
Tişört verdiğin için sağ ol.
Thanks for lending me the T-shirt.
Bul onu. Yoksa emin ol ben de senin çok değer verdiğin bir şeyi yok ederim.
Find it, or rest assured, I can just as easily destroy something of great significance to you.
Evet bende hatalar yaptım. Ama bu senin yaptığın yanlışları, oğluna verdiğin kederi değiştirmez Catherine.
I have made mistakes, but it doesn't change the wrongs you have done, the grief you have caused your son, your son, Catherine.
Burada kalmama izin verdiğin için de.
And thanks for letting me stay here.
Haber verdiğin için sağ ol.
Thank you for letting me know.
Karar verebilmek için, önce bize verdiğin bilgileri gözden geçirmeliyiz.
We need to assess the information you've given us first, to be sure you're suitable.
Beni ele verdiğin için polis arkadaşların gelecek değil mi?
Your cop buddies are comin'by and you're bailin'me out, right?
Benim teorim senin ona... destek mesajı verdiğin.
My theory is that this probably was - you sending her some support.
Unutmadan, ödünç verdiğin Countdown videosunu getirdim.
Oh, before I forget, I've got that Countdown video you lent me.
Bana söz verdiğin gibi dürüst biri olduğunu gösterdin.
You assured me that you are an honest person.
" Ziyafet verdiğin zaman yoksulları... kötürümleri, sakatları, körleri çağır. Böylece mutlu olursun.
"When you give a feast, invite the poor, the crippled, the lame, the blind, and you will be blessed."
- Walter O'Brien'a rüşvet olarak verdiğin aracın kimlik numarası lazım bana.
I need that VIN number of the bribe on wheels you gave Walter O'Brien.
- Komplikasyonlar demek. - Haber verdiğin için sağ ol be şef.
They're not mutually exclusive.
Tek önem verdiğin şey babanın banka hesabıydı.
The only think you cared about was his bank account.
Onlarla kalmama izin verdiğin için teşekkürler.
Thanks for not making me leave them.