Verdiğini traducir inglés
6,015 traducción paralela
Axl'ın bile aşırı tepki verdiğini düşünebilirsiniz... Ama bu Devin Levin savaşı iki yıldır şiddetleniyor.
I know this seems like an extreme reaction, even for Axl, but this Devin Levin battle had been raging for two years.
Bak Christopher, bir sabah uyanıp bir anda ailenin doktorunu öldürmeye karar verdiğini sanmıyorum.
Look, Christopher, I don't think you just woke up one morning and decided to kill the family doctor.
Prenses çay partisi verdiğini bile gördüm.
I have seen you throw a mean princess tea party.
Eğer Başkan'ın oğlunu öldürme emrini... kimin verdiğini söylersen.
If you tell me the truth. Who ordered you to kill the president's son?
Elizabeth North için çalıştığını biliyoruz. Ona hangi bilgileri verdiğini de biliyoruz.
We know you're working for Elizabeth North, and we know what information you've given her.
Kazmir'in avukatına bir şekilde rüşvet verdiğini anladım.
I realized that you had found a way, somehow, to bribe Kazmir's attorney.
Ama ben acı verdiğini biliyorum Duke.
But I know it hurts, Duke.
Ondaki yüzüğü Lucy'nin onun babasına verdiğini öğrenmiştik.
We just figured that Lucy gave it to his father.
Birazdan bu kanıtta inkar edilemez bir şekilde Henry Boothe'un Lance Delorca'nın ölüm emrini verdiğini dinleyeceğiz.
The recording you are about to hear will provide incontrovertible proof that Henry Allen Boothe ordered the murder of Lance Delorca.
Pekala, test sonuçların kısmen yanıt verdiğini gösteriyor.
All right, what these scans indicate is a partial response.
Kimin verdiğini öğrenmek ister misin?
Do you want to know by who?
Bu, Bay Birdwell'in dokuz ay önce cinsel ilişki karşılığı başka bir kadın lobici için yasa teklifinde bulunacağına söz verdiğini gösteren imzalı ve yeminli bir ifade gibi görünüyor.
This appears to be a signed affidavit showing that Mr. Birdwell promised another woman lobbyist not just nine months ago that he would introduce a bill for her in exchange for sexual favors.
Jimmy'nin bize neler verdiğini biliyorsun.
You know what Jimmy has given us.
Onu nedenl salıverdiğini söylemek ister misin?
You want to tell me how the fuck you just let him walk out the door?
John McClain'in size yeni albümümü verdiğini duydum.
I heard John McClain gave you my album.
Hangilerini verdiğini biliyor musun ki?
Do you even know which keycards you're giving out? - You're just giving them out? - Thank you.
Pearl Harbor'ı ve oğlumun "ülkesi için canını nasıl verdiğini" tekrar tekrar duymaktan bıkıp usandım ve yoruldum artık.
I'm getting sick and tired of hearing again and again and again about Pearl Harbor and about how my son "gave his life for his country."
Sana kimin verdiğini söylemezsen hiçbir şey anlatamam.
I can't tell you anything about it unless you tell me who gave it to you.
Son rozeti bana verdiğini söylemiştin.
You said that you gave me your last pin.
Adama zarfı verdiğini gördüm.
I saw him give you the envelope.
Annesinin evi satmasına izin veren 19 yaşında bir kıza .. aşırı tepki verdiğini düşünmüyor musun?
You don't think you're having a bizarre overreaction to a 19-year-old girl allowing her mother to list her own house?
Size bir tavuk verdiğini düşünüyorum.
I'm thinking she offered you a chicken.
Bu sizi şaşırttıysa hanımefendi mülkü satmaya karar verdiğini öğrenince nutkunuz tutulacaktır.
Well, ma'am, if that surprises you, you'll be dumbstruck to learn he's agreed to the sale of the property.
Giydiği üniformanın ona moral verdiğini düşünen aslan yelesi tıraşlı bir ukala.
A know it all with a freshly shaved mullet, who slaps on a uniform and thinks it gives him the moral high ground.
Onları neyin motive ettiğini, teşvik ettiğini ve ilham verdiğini bilirim.
What motivates them, what inspires them.
Her ne kadar Tanrı'nın Bayan McAdam'a bir avantaj verdiğini itiraf edecek olsam da orada yaşaması için kime güvenebileceğim konusunda düşünmek zorunda kaldım.
Although I will admit that God did give Miss McAdam an advantage, when I had to think about who I could trust to live down there.
İki türlü de bir sürü masum insan öldürdün kimin emir verdiğini hiç sormadan.
Either way, you killed too many innocent people without ever asking who is giving the orders.
Senin rızayla verdiğini ben de aldım.
I took what you gave willingly.
Bir sürü insana zarar verdiğini bilerek insan hayatına nasıl devam edebilir ki?
How can you go on living your life knowing you harmed so many people?
Herkes saçmaladığımızı, babamın aşırı tepki verdiğini düşünüyordu.
Everyone thought we were being foolish that my father was overreacting.
Çok yakında bizzat kurucuların verdiğini düşündüğüm bir emirnâmeyi size sunacağım.
Very soon I will be presenting what I believe to be no less than a mandate from the founders themselves.
Parti verdiğini bilmiyordum.
I didn't know you were having a party.
Yani bunların hiçbiri önemli bile değil. Bana zaten yolumda olmayan bir şeyi verdiğini mi düşünüyorsun?
Wait a minute, you think you're giving me something that's not already coming my way?
Bu tür işlerde kararı yönetmenin verdiğini sanıyordum.
I thought the director was supposed to make those kinds of decisions.
Bir zamanlar biri bana, mekanların bazen sana bir hikâye verdiğini söylemişti.
Someone once said to me that sometimes a place gives you a story.
Temsilcim kitabımı ona senin verdiğini söyledi.
- My agent said that you gave him my book.
Kadınların erkeklerle eşit emek verdiğini, dolayısıyla oy hakkında da eşit olmaları gerektiğini gösterme şansımız var.
We have an opportunity to demonstrate that as women are equal to men in their labours, so they should be equal to men in their right to vote.
Burada kimin kime oy verdiğini bilemezsin.
You don't know who's voting for who in here.
Hala oyunda olduğunu ve iyi savaş verdiğini göster bana.
Show me you're still in the game, fighting the good fight.
Peter McCall'un senin işini yapmasına izin verdiğini biliyorum.
I know you let Peter McCall do your job for you.
Emri kimin verdiğini bul.
Find out who gave the order.
- Bana çok daha gizli şeyler verdiğini ama başımın belaya girmesinden korktuğum için attığımı söylerim.
I'll say you gave me more classified stuff I threw away... because I was afraid of getting in trouble.
Şimdi bana gizli bir kulüp bulduğunu üye olmak için de sadece bir öpücük verdiğini mi söylüyorsun?
You're telling me, the price is a kiss to be part of that secret club?
Robert'ın verandasında beni gördüğü için mi Callie'nin velayetini almaya karar verdiğini sanıyorsun?
You think that Robert decided that he wanted custody of Callie, simply because he saw me standing on his patio?
Ben de Callie'ye değer verdiğini biliyorum.
And I know you care about Callie.
Hatta Jeaven amcanın piyano performansına puan verdiğini söyledi.
She even says that Jeevan uncle gives her marks for her piano performance.
Fransı Özel Kuvvetlerde hizmet verdiğini biliyorum... Ama daha sonra ne yaptığını bilmiyorum.
I knew he had served with the French special forces but I don't know what he's done since then now.
İzleyiciler de selam verdiğini sanar.
You unhook from side, clip it on the other. The audience will think you are saluting.
Benim için en fantastik an oku fırlatacağımın sinyalime cevap verdiğini gördüğüm andı.
The most fantastic moment for me was when I saw you answered my shooting signal.
Tek umursadigim ona deger verdigini gosterebilirsin.
You could've given him a shoeing for all I care.
Corey'in her bir matine oncesi listesini bize verdigini zannettik...
Corey gave each of us a list of pre-matinee duties that we're supposed to...