Yerın traducir inglés
20,361 traducción paralela
Janet Heffernan'ın son bir ümitsiz hareketle adamın özel kısımlarını tırmalamadığını şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtladı mı?
Did he prove beyond all reasonable doubt that Janet Heffernan's last desperate act was not clawing at his private parts?
Yani yanlış anlamayın ama Miller Kavşağı, İhtiyarlara Yer Yok iyi düşünülmüş, kaliteli filmler bunlar.
You know, don't get me wrong... "Miller's Crossing," "No Country For Old Men"... structured, quality filmmaking.
Farklı farklı restorantların aynı yerde bulunduğu bir yer gibi bir şey.
It's like a place that's got all kinds of different restaurants in one.
Aşağının nasıl bir yer olduğunu bilemezsin, inan bana.
You have no idea what it's like down there, believe me.
Amerikan hayatlarını kurtarmak için sırları açıklığa kavuşturduğumuz bir yer.
A place where we can unlock secrets to save American lives.
Geldiğinde ona söyle, Beyonce'ye Super Bowl performansından sonra masaj yapan fizyoterapistten bana yer ayırsın.
Oh, well, when she gets back, tell her I want her to book me a massage with the same physio who did wonders for Beyonce after her Super Bowl performance.
Yer çekimi olmayacak. Kendini itmek için basınç üretemeyeceksin, nefes alamayacaksın geri dönemeyeceksin.
You wouldn't be able to generate thrust, you wouldn't be able to breathe, you wouldn't be able to get back.
Saklayacak bir yere ihtiyaç duyduğumda şüphe uyandırmadan gidebileceğim en yakın tek yer odandı.
When I needed a place to hide it, your chambers were the closest I could visit without arousing suspicion.
Ona biraz yer açın.
Give him some room.
Tesadüfen Josh'ın yaşadığı yer ama burada olma sebebim o değil
♪ It happens to be where Josh lives ♪ ♪ But that's not why I'm here ♪
Tesadüfen Josh'ın yaşadığı yer Ama burada olma sebebim o değil
♪ It happens to be where Josh lives ♪ ♪ But that's not why I'm here ♪
Güzel yere kapak atmışsın. Benim uyuyabileceğim bir yer var mı?
The flophouse is cheapest, across the way.
Yarın kendine yeni bir yer bulursan memnun olurum.
Tomorrow I'd be obliged if you found yourself new lodgings.
Anlıyorum ama Bayan Quaintain ama taşın olduğu tek yer orası.
I have the same reservations, but it is the only place where the stone is.
O kadar yer varken, Havucu kocamın yanına gömmek mi, Annie?
Of all places, Annie. To dump Red alongside my Jack?
Gerçekten de korkunç bir yer. Soğuk, itici. Ama doğru olan bu genç ailenin ve çocuklarının orada yaşaması.
It really is a most dreadful place, cold, uninviting, but it's the right thing, for the young family and the children to live there.
Norfolk Dükü'nden sana yer açmasını isterim.
I'd ask the Duke of Norfolk to make room for you.
Sıkıcı bir yer ama en azından yakın.
It's dreary, but at least it's close.
Ben kahvaltıda yer fıstığının hiçbir zaman yumurtaya değmediğini de düşündüm. Ama sonra o bayan öldü.
I also thought peanuts never touched the eggs at the diner, but then that lady died.
Orası senin'takılamadığın'yer mi?
Is that where you don't get laired?
Yani, orası benim çantalarımın ve saçımın yarısının yaşadığı yer
I mean, that's where my purses and half my hair live.
bilmiyorum farkında mısınız fakar boş yer yok sinyaliniz yanıyor
I don't know if you're aware of this, but your "No Vacancy" sign is flashing.
İnanılmaz olan bizim sanat sokağının ülkede en az suç işlenen ve en sessiz yer olmasıydı.
What was amazing was... our culture district was the most quiet with the least crimes in the country.
Başkalarının görebileceği bir yer, güvenli bir yer...
A place where other people can see... A safe place...
Ramse, böyle bir yer olsa bile dünyanın öbür ucunda bile olabilir hem salgından sonra elimizde ne harita var, ne de bir kayıt.
Ramse... even if this place exists, it could be anywhere in the world, and we don't have maps or records from after the plague.
- Virüs için bir aşı ama teori aşamasında gerekli ekipmanların olduğu bir yer bulmalıyım.
It's a vaccine... for the virus. It's still theoretical, but I needed to find a place with the right equipment.
Buradan çok uzaklarda Tanık'ın kendini güvende hissettiği bir yer var.
There's a place far from here where the Witness feels safe. - You've heard the name from the whispers in your head. - Titan.
- Adını madını bilmem ama her yerinde ışıklar olan, gürültülü bir yer var.
- I don't know what it's called, but there's a place with lights and sounds.
Yer altındaki ölüm müsabakalarının şampiyonudur kendisi.
He's got a reputation as the champion of the underground death match shows.
Her yer altın.
Everything's covered in gold.
Gördüğünüz gibi beni yer altına göndermek planın bir parçasıydı.
See, it was part of the plan to get you to send me underground.
Böylece buradaki borularla yer altındaki boru hattını birbirine bağlayabilirdim.
So I could connect the underground pipeline to the pipes up here.
Arkadaşının karakteri filmde yer almıyor.
Your friend's character is not in the movie.
- O masa göz hizamla garsonun yürüme yolunun en fazla kesiştiği yer bize servis yapanın dikkatini daha kolay çekmemizi sağlıyor.
That table ensures maximum intersection of the waiter's path with my eye-line, making it easier to capture our server's attention.
Tamam, tanklar yer altında, görev kontrole yakın bir yerde.
Okay, the tanks are kept underground, close to mission control.
Ama insanın özel bir durumda gidip özel bir soru sorması için doğru yer olur diye düşündüm.
I just thought it's the kind of special occasion place one came if one had a special question to ask.
Sonra, okyanuslar yükselmeye başladı. Dünya'nın arkadaşlarına git gide daha az toprak kaldı. İnsanlar arttı, topraklar azaldı, ve sonunda, herkese yeterli yer kalmadı.
Then, the oceans started to rise, leaving less room on the land for Earth's friends, and with less land and more and more people, there was just not enough room for everybody.
Beni güzel bir ağacın altına göm. 2 metreküplük bir yer olsun.
Just bury me under a beautiful tree In my two yards of space...
Ağacın altında 2 metreküplük yer istiyorum.
I want 2 yards of land under that tree.
Bölge savcısının o beyinleri gizleyeceği çok iyi bir yer bulmak için bir sebebi vardı.
Those brains are the DA's incentive to find a very good hiding spot.
Bu da Natalie'nin aklında yer ettiyse Che'yi çarpık algılamasını açıklar.
_
- Burası da oturacağın yer.
And this is where you would sit.
Sunbae Özel kuvvetlerde yer alan biri helikopterle bir yerden alınıp bazı zamanlar silahla vurulabilir mi?
You know... If one is in the Special Forces, do you get picked up by a helicopter... and sometimes get shot by a gun?
Ekip olarak hem yurtiçi hem de yurtdışı birçok operasyonda yer aldınız.
You took part in many operations both domestic and abroad.
... "öldüğün yer senin mezarın olur..."
"the place of your death becomes your grave..."
Lütfen gurur duy. Askerlik yolunda cephede yer aldığın günler terfi almaktan daha şereflidir.
Please be proud. there are days when going to the guardhouse... is more honourable than being promoted.
Dinleme cihazının olmadığı tek yer burası.
This is the only probable place without listening bugs.
Yer değiştirmemi onaylayın.
Confirm the transfer account.
Yuvasının olduğu yer.
Where her nest was?
Yeraltı Dünyası, yıkımın kol gezdiği bir yer.
The Underworld is a place of... well, destruction.
Ama beynindeki Big Fish anılarında bizim Utopium kaçakçılarının gömülü olabileceği yer bilgisi olduğunu biliyoruz.
But we know somewhere in those Big Fish memories in your head, you likely have the information about where our Utopium smugglers are buried.