Zehirden traducir inglés
212 traducción paralela
- Vahim ve öldürücü bir zehirden.
From whom? - From a virulent and fatal poison.
Laf zehirden açılmışken, almam gereken bazı ilaçlar var.
Speaking of poison, I've got some pills I got to take.
Sodayı zehirden daha fazla fark edersin.
You'd notice the soda more than you would the poison.
Alexander Borgia zehirden çarpılıp simsiyah öldü.
Alexander Borgia died, twisted and black from poison.
Söyleyin bana LaTour. Daha önce zehirden ölen başkasını gördünüz mü?
Tell me, Latour, have you ever seen anyone die by poison?
Şu zehirden bir kaşık verin bana, yeter.
Just give me a spoonful of the powder.
Kavgada kızışıp susadığınız zaman, Hamlet bir şey içmek ister nasıl olsa, öyle özel bir içki hazırlarım ki ona, bir yudum içmeyegörsün, istediğimiz olur senin zehirden kurtulacak olursa.
When in the action you are hot and dry and that he calls for drink, I'll have prepared him a chalice for the nonce, whereon but sipping, if he perchance escape your venomed point, our purpose may hold there.
Kalleşlik yaptı ona yapacağını : artık ne hançerden korkusu var, ne zehirden.
Treason has done his worst : nor steel, nor poison, malice domestic, foreign levy,
- Demetrius, şu zehirden bize de koy.
- Demetrius, pour us some of this poison.
Galliano ve Fabio zehirden öldüler.
Galliano, Fabio, dead from poisoning.
Eğer size bu zehirden bir havuz bulduğumu söyleseydim ne derdiniz, Doktor?
What would you say, Doctor, if I told you I found pools of that venom?
Kılıçtan, zehirden veya ihanetten de korkmuyorum.
I don't fear the sword, poison or betrayal.
Fareler zehirden ölüyordu. Ama yüzleri, insan yüzüydü.
All the rats were dying, but they had human faces.
Bayan Bates ilişkide olduğu adamın evli olduğunu öğrenince onu zehirledi ve sonra aynı zehirden kendi de içti.
Mrs Bates poisoned this guy she was involved with when she found out he was married. Then took a helping of the same stuff herself.
- Gübre kokusu zehirden iyidir!
Do you think that smell of poison is better?
Hangi zehirden alırsınız?
Name your poison, dear lady.
Sefil Marat küvetteki bedenin baştan aşağı sırılsıklam zehirden.
Poor Marat in your bathtub, your body soaked saturated with poison.
Hangi zehirden kattın buna!
Watch out, you might poison yourself!
Ama bu zehirden geriye kalanlar felâket, intikam arzusunun cezası ve bu salgından kurtulmaktı.
But it's a poison that has the results of the plague, it's an avenging scourge, a redeeming epidemic.
Zehirden olmuş zamansız ölümü.
Poison, I see, hath been his timeless end.
Zehirden kurtulmanın tek yolu ameliyat.
The only way you're gonna be able to get rid of the poison is surgery.
Sanki bir zehirden bahseder gibisiniz!
He makes it sound like a poison.
Korkum yok İftiradan ve zehirden.
I don't run from slander or venom.
Mürettebat bu nedenle zehirden haberdar olamadı ve dışarı çıktı.
That's why the crew didn't know about the poison and went out.
Zehirden daha kötü bişeyle!
With something worse than poison!
Senle ölmek bu zehirden ölmekten iyi.
It's better to die with you than with rat poison.
Benim için zehirden farksız o.
She's poison to me.
- Kesinlikle zehirden farksız.
- She's absolutely poison to me.
Zehirden bahsetmeyeceğine söz vermiştin.
You promised not to mention the poison.
Ah, hayır, bu zehirden yeteri kadar içtin.
Oh no, you've had enough of that poison.
Herhalde zehirden oldu.
Probably from that poison.
Ciğerlerimi zehirden temizlesin... diye temiz hava... soluyorum.
I breathe in the fresh air... to clean out my lungs... - from that poison.
Eğer bu zehirden şüphe ediyorsan, neden kendi üzerinde denemiyorsun?
If you doubt this poison, why not test it on yourself?
Zehirden solunabilir havaya.
from poisonous to breathable.
- Bize zehirden bahsetti- -
- He told us about the poison...
Senden zehirden nefret eder gibi nefret ediyorlar, tabii ben de.
They hate you like poison, and so do I.
Çayı şogun yaptı. Zehirden nasıl şüphelenirsin?
The Shogun made it.
Şu anda saat gecenin 10 : 00'u, ve ani etkili öldürücü bir doz zehirden adam düşüp ölür.
Now it's 10 : 00 at night, and he drops dead from a lethal dose of quick-acting poison.
- Tam zehirden sözedildiği anda?
- Upon the talk of the poisoning?
Zehirden olmalı.
Must be venom... poison.
Zehirden olmalı.
It must be the curare.
Sadece zehirden başka şeylerin de olabileceğini göstermek istiyorum. Jo, doktorlarla konuş.
I just want to show it could've been something other than poison.
Sokan Peru böceklerinin bu kadar büyük olmasının sebebi vücutlarının yüzde 80'inin tamamen zehirden oluşması.
The reason that the Peruvian stinging beetle is so large is that 80 percent of his body weight is pure D venom.
Vücudundaki yüklemeyi önemli ölçüde azaltan,... zehirden arındırılmış bir alan.
Your toxic-free zone... where your load has been significantly reduced.
Kafama koydukları zehirden haberin var mı?
Did you know about the poison they put in my head?
Sonuçta zehirden kurtuldum.
I mean, I threw the poison out.
Zehirden arta kalanları.
The remains of the poison.
Yani bu Celia Austin'i öldüren zehirden daha mı önemli?
And that's more important than the poison that killed Celia Austin?
Yıllarca süren araştırmalardan sonra, Tarım Bakanlığı toprağı zehirden arındırarak tekrar verimli hale getirecek arazi ıslah araçları geliştirdi.
After years of research the Agricultural Ministry has finally developed reclamators which can detoxify the soil and make it fertile again.
Muhtemelen buna neden olan bir zehirden, ama zehir olsa incelemede görülürdü.
Possibly a coagulating agent, but it would have shown up on the toxicological.
Hoca bisküvideki zehirden öldü.
Teacher was killed by poison in the biscuit