Çok mükemmel traducir inglés
1,191 traducción paralela
Evet çok mükemmel bir çözümdü.
Yeah, yeah, and it worked out perfect. Yeah.
Çok mükemmel bir ilerleme kaydettiğimi söyledi.
He says I'm making excellent progress.
ve diyebileceğim çok mükemmel çalıştıkları.
And they're working perfectly, if I do say so myself.
Çok mükemmel olacak
Shall be so profound
Okumam düzeliyor ama henüz çok mükemmel değil.
My reading is improving, but it isn't perfect yet.
Bu gece çok mükemmel
- Tonight has been so perfect.
Çok mükemmel bir şekilde çalışıyor diyebilirim.
As far as I can tell, it's working perfectly.
Doğruyu söylemek gerekirse, çok mükemmel bir kişi.
To tell the truth, he's a wonderful person.
Çok mükemmel!
Just dandy!
Hâlâ çok mükemmel.
Still so exquisite
Ve gerçekten çok mükemmel bir iş çıkartıyorum.
And I'm doing a really excellent job too.
Çok mükemmel derecede, nazikler.
They're kind of perfect.
Bu görev için, yaptığın hazırlıklar ile çok mükemmel bir iş başardın, Neelix.
You have done an excellent job preparing for this mission, Neelix.
- Biz de. - Ama biz çok mükemmel olmaya uğraşıyoruz.
- But we're trying to be too exquisite.
Her şey mükemmel olmazsa çok huysuzlanıyorlar.
They get very cranky if everything's not perfect.
Anlaşma mükemmel olmaktan çok uzak.
This agreement is far from perfect.
Kendisi çok güzel, efendim, o kadar güzel ve mükemmel ki münasip bir eş bulması için çok beklemesi gerekmez.
Well, she's so beautiful, sir, so very beautiful, and... well, perfect... that she cannot be long without finding some worthy partner.
Yani, on yıl önce lise mükemmel bir yerdi.Çok eğleniyordum.
I mean, ten years ago high school was the greatest. I had so much fun.
Çok hey ecanlıydı ve bence mükemmel bir histi.
Mario and María, a couple of videofilio, to whom we proposed... to do it together with.
Çok iyi bir savcıyım ama mükemmel bir yargıç olacağım.
I'm a good goddamn prosecutor, but I will make a greatjudge.
Çok iyi bir savcıyım ama mükemmel bir yargıç olacağım.
I'm a goodgoddamn prosecutor, but I willmake a greatjudge.
Bence Paulie çok iyiydi, mükemmel davrandı.
I think Paulie behaved, performed, beautifully.
Bence ikiniz mükemmel bir çift olacaksınız, ve, şey, gerçekten bir daha yalnız kalmayacağın için çok mutluyum.
I think you two are gonna make a really terrific couple, and, uh, I ´ m really glad that you won ´ t be alone anymore.
Bunu söyleyeceğim için özür dilerim ama senin mükemmel Bay Bingley'ine rağmen hayatımda hiçbir yerden ayrıldığıma bu kadar çok sevinmemiştim.
I'm sorry to say it, but notwithstanding your excellent Mr. Bingley, I've never been so happy to leave a place in my life!
Hakikaten öyle zira müziğin papazlık mesleğine mükemmel yakışan çok masumca bir eğlence olduğunu düşünüyorum.
Indeed I should, for I consider music as a very innocent diversion, and perfectly compatible with the profession of a clergyman!
2 benim için mükemmel çünkü 4 gerçekten çok fazla ve sen evde kalıyorsun.
Two is perfect for me... because four is... really a lot and... you'll stay at home...
Mükemmel, çok iyi ve doğru
Wonderful, perfect and true
Komiser mükemmel bir iş başardı. Elimizde çok kesin deliller var.
The sergean s done an excellent job, our evidence is conclusive.
Mükemmel olacak. - Uçak bensiz çok hafif.
- The plane's gonna be a lot lighter.
Mükemmel! Pek çok tarif için soğan doğramak gerekir!
This is perfect.
- O halde çok mükemmel... olduğu için reddettim.
I refused him because he was too perfect, then.
Mükemmel dallı bir köknar, gövdesi oldukça çok ince olan.
A Douglas fir with prefect branches and a very thin trunk.
Her neyse, oğlunuz geçenlerde bir malınızı yarı fiyatına sattığınızı söylüyor. Mükemmel bir yeni evli çift çok beğendi ama alacak paraları yoktu. Doğru.
Um, anyway, your son tells me that you recently sold some property at a fraction of its value.
Mükemmel. O çok güzel...
She's so beautiful.
" çok cesur ve mükemmel bir insanın hayatına bağlı.
"depends on the life of one most brave and excellent man."
Mükemmel diskçaların var ama çok kötü giyinmişsin.
You have an excellent player but dressed badly.
Bu çok tuhaf ve mükemmel.
It's so strange and perfect.
Mükemmel bir denge. Çok güzel.
It's perfectly balanced, and it's very beautiful.
O yemek için çok uğraştım. Her şeyin mükemmel olmasını sağladım.
I slaved over that meal, making sure everything was perfect.
Çok güzel düşlerin ve mükemmel bir cesaretin var.
You have beautiful dreams, great courage.
Bakın siz çok iyi çocuklarsınız... ve mükemmel bir kız arkadaşı hak ediyorsunuz.
I mean, you're really special guys, and you deserve a really great girlfriend.
Bu mükemmel, çünkü bu haberi çok seveceksin
That's great,'causeyou are gonna love this little tidbit.
Mark, hastane yönetim kurulu böyle mükemmel bir avukatın olduğunu duyunca çok rahatlayacak.
Mark, the hospital's board of directors is gonna be very relieved to hear that you have such excellent representation.
Babanın mükemmel olmadığını ilk kez görmek çok üzücüdür.
So it must be pretty disappointing to hear for the first time - that your dad is not perfect, huh?
Umarım Lao arazisine çok yakında avlanmamız seni rahatsız etmez... ama buradaki arazi mükemmel.
I hope you don't mind us hunting so close to Lao territory. But the terrain here is perfect.
Ve gerçekten bu şeyleri önemsiyorsam benim için çok mükemmel.
I'm just doing some last looks on this Brooks film before I send it off to USC.
Hayır, gerçekten. Çok şanslı bir kızım böyle mükemmel bir koca bulduğum için.
I'm the luckiest girl... to have found such a wonderful husband.
Ama bir gün... bir gün biri bu mükemmel bir kadına dönüşecek olan kıza bakacak... Vede görecekleri tek şey onların seni ne kadar çok sevdiği olacak.
But one day, somebody will look at this extraordinary woman that you're becoming and... all they'll see is how much they love you.
Çok mu mükemmel olmaya çalışıyorum?
Am I trying to be too perfect?
Biliyorum. Ama kemanı mükemmel. Şekli de çok güzel.
His violin has a wonderful sound, and a lovely form.
Fişek çok ısınırdı sonra daha da, daha da ve iyice ısınıp neredeyse yanmaya başladığında bir anlığına mükemmel bir görüntü olurdu.
The sparkler would burn hot, then hotter, then even hotter, and then there'd be this one moment of pure burn when that little fucker would cook perfect- - just perfect.
mükemmel 2580
mükemmelsin 34
mükemmeldi 105
mükemmel oldu 24
mükemmel değil mi 24
mükemmel zamanlama 23
mükemmel biri 27
mükemmel mi 16
mükemmel görünüyorsun 17
mükemmel olacak 17
mükemmelsin 34
mükemmeldi 105
mükemmel oldu 24
mükemmel değil mi 24
mükemmel zamanlama 23
mükemmel biri 27
mükemmel mi 16
mükemmel görünüyorsun 17
mükemmel olacak 17
mükemmel olmuş 19
mükemmel olur 20
mükemmeldin 20
mükemmel bir fikir 45
çok memnun oldum 229
çok mutluyum 368
çok mutlu oldum 39
çok mutlu 51
çok merak ettim 29
çok merak ediyorum 37
mükemmel olur 20
mükemmeldin 20
mükemmel bir fikir 45
çok memnun oldum 229
çok mutluyum 368
çok mutlu oldum 39
çok mutlu 51
çok merak ettim 29
çok merak ediyorum 37
çok mu komik 18
çok makbule geçti 20
çok memnun olurum 68
çok memnunum 33
çok meşgulüm 91
çok mutsuzum 26
çok minnettarım 75
çok makbule geçer 21
çok mutluyduk 17
çok meşgul 34
çok makbule geçti 20
çok memnun olurum 68
çok memnunum 33
çok meşgulüm 91
çok mutsuzum 26
çok minnettarım 75
çok makbule geçer 21
çok mutluyduk 17
çok meşgul 34