Öp traducir inglés
6,752 traducción paralela
Gidip öp demedim ki ben.
I didn't say to do that.
Orlandito'yu benim için öp.
Another kiss to Orlandito.
Öp beni bebeğim.
Kiss me, baby.
İşine bak ve götümü öp!
Mind your own, kiss ass!
Şimdi bana bir kurul öperatörü gerekiyor ama tabii ben bunun anlamını bilmiyorum.
So all I need now is a board op, which... yeah, I don't know what that means.
Eğer gerekirse yüzüğünü öp.
Kiss the ring if you have to.
Kes sesini ve öp beni.
Just shut up and kiss me.
Hadi öp beni.
And kiss me.
- Hadi öp beni.
- Just kiss me. Kiss me.
Mesela kafam bir dünya olsa sana yılışsam "Justin öp beni, dokun bana" desem hiçbir şey yapmazsın çünkü arkadaşımsın, değil mi?
I could probably be pretty wasted and just be all over you like, "Oh, my God, Justin, just, like, kiss me and, like, touch me, like, now." You know? And you wouldn't do anything because you're my friend, right?
Öp beni.
Kiss me.
- Gel öp hadi beni.
- Come kiss me.
Siyah kıçımı öp.
Kiss my black ass.
Öp.
Kiss.
Öp! Öp! Öp!
Kiss her!
Sus ve öp beni.
Shut up and kiss me.
Öp beni
♪ Kiss me ♪
- Öp beni...
- ♪ Oh, kiss me... ♪
Frankie McNeil, 2 gün önce LVAD takıldı.
Frankie McNeil, post-op day 2 after LVAD implantation.
Ameliyat sonrası eko değerleri normal.
Her post-op echo is completely normal.
- Öp beni.
- Kiss me.
Birinin sevgisini- -
No better op...
- Operasyondan önce 30 dakika.
30 minutes before an op.
Operasyonu ben yönetirim.
I'll run the op.
Eğer operasyonu Talbot yönetiyorsa, barış gücü gereken bir şey yok demektir.
If Talbot's leading the op, there's nothing peacekeeping about it.
Şu anda ölü olması bir yana kurbanınız genç ve fiziksel açıdan sağlıklı biriymiş. İlacın kronik kalp hastalığı tedavisi için değil ameliyat sonrası için yazıldığından şüpheleniyorum.
Well, his current state of death aside, your victim is young and appears to be in good physical condition, which leads me to suspect that the victim was prescribed this drug post-op- - not to treat a chronic heart condition.
Geçen ay safra kesesi alınmış ve pıhtılaşma sorunu yüzünden için warfarin yazılmış.
He had his gall bladder removed last month, and warfarin was prescribed to him to treat his post-op clotting issues.
Hedefimiz Wo Fat'in babasıydı, operasyon kötü gitti.
Our target was Wo Fat's father, but the op went bad.
Tepeye gözcüler lâzım, burada gafil avlanmak istemeyiz.
I've got the OP keeping an eye on us, but we don't want to get taken by surprise.
- Bu kurak arazi nehir yatağıyla bağlantılı.
- Dead ground on approaches to the OP. - Why, what's up?
Jones'un hayatı ve operasyonun iyiliği için.
For the sake of the op and Jones's life.
Operasyonun uzun süreceğini biliyordu.
He knew the op could go long.
Troutman, ameliyattan çıkmış.
Troutman's post-op.
- Evet, ameliyat sonrası antibiyotikler.
Yeah, post-op antibiotics.
Buraya fotoğraf çekimi için poz vermeye geldim.
I'm here posing with you for a photo op.
Ameliyat öncesi taramalarla oluşturuldu.
Composed of pre-op scans.
- Daha güzel az bile kalır, Bishop.
Understatement of the year there, Bish-op.
Silah derecesinde bir sinir gazı tehlikemiz var. Bu yüzden operasyon birincil önceliğe yükseldi.
We've got a weapons-grade nerve agent out there, which is why the op has been escalated to level one priority.
Tee, bana sormadan adamı öylece ameliyat hazırlığına alamazsın ve onu nakle hazırlayamazsın.
T, you cannot move a man to pre-op and start prepping him for a transplant without asking me.
İstihbarat toplama görevi mi?
The recon surveillance op? Mm-hmm.
- Çevrilmemiş altyazı - - Çevrilmemiş altyazı -
I'm gonna need some volunteers to go in on this op, mostly as cover.
Kontrol etmem gereken hastalar var.
Yes. I have a patient in pre-op.
Link'in durumuyla yakından ilgileneceğiz.
Owen is here, I am here, and we're gonna follow up with Link post-op, okay?
Bu tek seferlik bir operasyon, dört hafta içinde her şey bitecek sonra maaşına yapılacak güzel bir zamla narkotiğe dönebilirsin.
It's a one-time op, in and out in four weeks, and then you can go back to the DEA with a bump up to GS-11.
Zupan'a yaptığın şey bütün operasyonu tehlikeye attı.
What you pulled with Zupan could've derailed our entire op.
- Bu yüzden operasyon birincil önceliğe yükseldi.
Which is why the op has been escalated to level one priority.
Öp onu.
Kiss her.
Öp!
Kiss her!
Öp! Öp!
Kiss her!
Bu operasyonu takip etmeliyim.
I need to monitor that Op.
Kurumun bu gece önemli bir operasyon yürüttüğüne dair fısıltılar tüm partide dolaşıyor.
There are all these whispers around this party that the agency is running some sort of sensitive Op tonight.