Şu traducir inglés
436,331 traducción paralela
Sorun şu ki kadınlardan, onlardan hoşlandığınız sebepten ötürü hoşlanmanız yasak.
Here's the thing : "You're not allowed to like women for the reason you like them."
Şu New York'ta dolaşıp sürekli laf yiyen kadının videosunu izlediniz mi?
Did you see the video of the woman who walked around New York, got harassed the whole time?
Şu göte bak. " diyormuş gibi.
"Butt cheeks on swole."
Ama şu da korkunç :
What's also scary :
Yap şu hatunu. " der.
"Fuckin'build that shit, bro."
" Gir şu valize!
"Get in that luggage!"
"Enter", ardından "bar", sonra bir "=" işareti, sonra da şu kelimeler "binary arbitrary reason".
"Enter", then "bar", then an "equals" sign, then the words "binary arbitrary reason".
Şu an dairemde.
It's in my apartment.
Şu an sırası değil.
Now's not a good time.
Şu an hapishane sistemindeki en büyük beyaz egemen çete bunlar.
Right now, they're the biggest white supremacist gang in the Prison System.
Bu, şu an gönderdiği verileri iletmek içindir.
It's meant to transmit data, which it's doing now.
Şu an gözaltındalar.
They're in custody now.
Şu çocuk kim?
Hey, who's that kid?
Ve şu jantların tanesi 800 dolar.
And those rims is 800 bucks apiece.
Şu... dondurma çocuk?
This... ice cream cake boy?
- Yarın şu maymunu yiyeceğiz.
- Hey! - Nos vamos a comer ese mono mañana.
Şu an çıldırmış gibi çıkıyor sesi.
He sounds really mad right now.
İkimizi de rahatsız eden şu "şerefsiz" saçmalık da.
Neither does that "sick" bullshit you been disrespecting us both with.
Şu kaburgaları halletmem lazım.
I need to get on these ribs.
Bilirsin, şu an tatili nasıl geçirmemden bir şey eksik olmaması için.
You know, not to take anything away from... how I'm currently spending the holiday.
- Evet, şu kapıyı aç.
- Yeah, get that door for me.
İşte yapacağın şey şu...
So here's what you're gonna do...
Şu çocuklar sen yürümeye başladığından beri seninleler.
You know, them cats been at your heels since you could walk.
Ateşleyeceğim M80'lerim de var ama şu an Cissy fişeklere izin vermiyor.
Hey, I got some M80s that I'm-a fire off, too, but Cissy say ain't no fireworks for me right now.
- Şu taşaklarımı bir denemelisiniz!
- You need to check these nuts!
Müvekkilinizin dediği şey şu "Apothecary" i hiç duymadım.
Your client means is I've never heard of this Apothecary.
Gerçek şu ki, onu severdim.
Truth is, I liked her.
Yani para buharlaşmış durumda şu an.
The money has basically just disappeared into the ether by now.
Asılsız iyimserliğe karşı sizi uyarmak istiyorum, fakat şu an için dengede.
I want to caution you against unwarranted optimism, but he's stable for the moment.
Benim yerimde olmanla ilgili söylediğin şu şey aklıma geldi de...
Hey, remember what you were saying earlier before about if you were me...
Evet çünkü insanlar "Şu Gam'e bakın lan." der.
Yeah,'cause then people will be like, "Oh, check out them Gam."
Şu an neden buradasın ki?
Why are you even here right now?
Şu an için, Ajan Ressler, bu bir gizem.
Well, for the moment, Agent Ressler, that remains a mystery.
Adli tabibin raporuna göre doğal sebepler diyor. Ama garip olan şu ki, tefeci dükkanı öldüğü gün soyulmuş.
The local coroner wrote it off as natural causes, but the weird thing is, his pawnshop was robbed the day he died.
Ve şu an, umursayan herkese göre Smoll'u ben öldürdüm gibi görünüyor, ve senin intikam konusundaki başarısızlığın da zayıflık olarak görünüyor.
And at the moment, it appears to virtually everyone who gives a damn that I killed Smoll. And your failure to retaliate is proof of your weakness.
Sorum şu ki neden telefonda zaman kaybediyorsun?
- Which begs the question, why bother with a phone call?
Bu da ona şu ismi...
- earning her the name...
Kusura bakmayın, arkadaşlarla şu av * oyununu oynuyorduk ve silahlı iki adamı öpmem lazım.
I'm so sorry, but we're doing this scavenger hunt for my sorority, - and I need to kiss two guys with a gun.
Şu an iki araçta yolun dışında.
Uh, okay, now both vehicles are off the roadway.
Ama mesele şu ki, öyle birine sahip olmadığım için kendim adına biraz üzüldüm.
But the point is, it made me feel a little sorry for myself, that I didn't have someone like that.
Gerçek şu ki, hala bilmiyorum.
Truth is, I still don't know.
Ama bildiğim şey şu ki, bu ailenin hayatımdaki en önemli şey olduğu.
But what I do know is that this family's the most important thing in my life.
Şu an gerçekten kalkacak takatim olduğunu zannetmiyorum.
For the life of me, I don't think I could get up right now.
Şu anda buna nasıl gülebiliyorsun?
How can you be laughing right now?
Peki şu anda işler yolunda mı?
But things are in a better place now?
Şu anda yolda mı?
Is he on his way now?
Bırak şu para muhabbetini. " demiştim.
Stop with that money talk. "
10 dakika sonra, bir ana su borusu patladı, Covent bahçesini sel bastı.
Ten minutes later, a water main fails, flooding Covent Garden.
Ayrıca su, megafon ve atıştırmalıklara ihtiyacımız olacak ve glütensiz bir şey getirirsen seni uykunda boğarım.
Also, we're gonna need water, bullhorns, snacks, and if you get anything gluten-free, I will smother you in your sleep.
Sanki şu...
You're, like, one of those...
Omurgandan su alma işlemi beklediğim sonuçları vermedi.
The spinal tap didn't yield the results that I was expecting.