Ayrılmak traducir español
4,878 traducción paralela
Ve eğer senin başına kötü bir şey gelseydi gerçekten atomlarına ayrılmak isterdi. Bir daha asla bir araya gelemeyecek küçücük parçalara.
Y si algo malo te ocurriese, ella realmente explotaría en partículas... pequeños minúsculos pedacitos que nunca podrían volver a juntarse.
Evet, sorunun ne olduğunu göremediğin ama gene de ayrılmak zorunda kaldığın durumlar.
Sí, cuando no puedes ver cuál es el problema pero tienes que terminar de todas maneras.
M.I.T.'den ayrılmak gibi, gerçi sonuçları harika oldu.
Como abandonar el MIT, y eso salió de maravillas.
Bak, eğer ayrılmak istiyorsan bunu tamamen anlarım.
Mira, si quieres marcharte, lo entiendo completamente.
Belki de New York'a taşınmak ayrılmak zorunda olduğunuz...
Bueno, quizá mudarse a Nueva York no implica
Ayrıca sizden ayrılmak zorunda kalırdım.
Además, tendría que dejaros a vosotros.
Bir birleşip bir ayrılmak iyi ebeveynlik olmaz.
No creo que una relación intermitente sea un gran modelo paterno.
Kendime biraz zaman ayırmak için Beyaz Saray'dan ayrılmak zorunda kaldım... bu kalp kırıcı ihaneti atlatmak için.
Y me fui de la Casa Blanca a tomarme un tiempo a solas mientras solucionábamos esta traición desgarradora.
Justin benden ayrılmak için okulu bırakmadı.
Justine no dejó los estudios para alejarse de mí.
Onlar da Lockhart / Gardner'a başlamak için eski şirketlerinden ayrılmak zorunda kaldı.
Ellos tuvieron que dejar sus antiguos bufetes para formar Lockhart / Gardner.
Sadece, her şeyden bunaldım ve... Bilmiyorum ayrılmak yapılması gereken şey gibi göründü.
Solo... empecé a sentirme agobiada por todo y... no sé, irme pareció lo correcto.
İkinci hedef Amanda ise Toronto'dan ayrılmak üzere.
El segundo objetivo, Amanda, está a punto de exfiltrarse de Toronto.
Madam, bizden ayrılmak zorundasın.
Señora, sabe que vas a tener que dejarme. ¿ Eso es lo que quieres?
O halde yarın ayrılmak için hazırlıklara başlayın.
Entonces, debería prepararme para dejar este lugar mañana.
Bizden ayrılmak gibi bir aptallık edeyim deme sakın.
No hagas nada estúpido, Kalinda, como dejarnos.
Erken sandaletleri, birinden ayrılmak için adice ve sığca bir sebep ama tamamen anlaşılabilir.
El calzado de un hombre es una razón mezquina y superficial para terminar con alguien, pero... totalmente entendible.
Eskiden Canon'da Barbara Crump için çalışıyordum fakat işten ayrılmak durumunda kaldım.
Solía trabajar para Barbara Crump allá en Canon, pero tuve que renunciar.
Babam bir stokçu ve kimseyle konuşmak ya da evden ayrılmak istemiyor.
Mi papá es un acaparador quien nunca quiere salir de la casa o hablar con nadie.
Çalanlar, ayrılmak için dozimetresini çıkaranlar ve senin gibi doz seviyelerini saklayan pislikler arasında, bir rapor verip, bir çalışanı daha kaybetmek zorundayım.
Entre los roubam, estragam que el dosímetro, y asnos como tú, más raro, escondem que la dosis... Tengo que hacer un informe y perder otro empleado.
Efendim, lütfen... Kardeşimden ayrılmak istemiyorum.
Señor, por favor... no quiero ser separada de mi hermana.
Ama ona çok kötü şeyler yaptım... Benden ayrılmak istediği için onu suçlayamam.
Pero con todas las cosas malas que le he hecho, no puedo culparla por querer alejarse de mi.
Disneyland, dans, bowling falan ondan ayrılmak dışında bir şeyler işte.
Disneylandia, bailar, bolear, cualquier cosa excepto terminar con él.
İnsanlar neden ayrılmak zorundadır ki?
¿ Por qué la gente tiene que terminar?
Oyunculuk hayalinin peşinden gitmek için Dunder Mifflin'den ayrılmak mı istiyorsun yani?
Entonces... ¿ quieres dejar Dunder Mifflin para intentar ser actor?
Ayrılmak istemiyorum yani.
- Obviamente, no me quiero ir.
Onlardan nasıl olursa olsun uzaklaşmalıydım çünkü kendi isteğinle onlardan ayrılmak diye bir şey yoktur.
Necesitaba alejarme de ellos de cualquier manera que pudiera, porque no hay manera de alejarse de ellos.
Evet, işten ayrılmak için mükemmel bir yol.
Bueno... sí, pero es una forma cojonuda de marcharse.
"Yol" dan ayrılmak istediğini söyledi.
Hace una semana. Dijo que no quería seguir aquí.
Destek Birliklerini idare etmek için buradan ayrılmak zorundayım.
Debo marcharme para supervisar al escuadrón de refuerzos.
Şehirden ayrılmak için istediği parayı öylece vermeye gidemezdim. Silahı koruma amaçlı aldım.
No pude reunir todo el dinero que él quería para dejar la ciudad, así que tomé la pistola por protección.
Yaşadığın onca şeyi hayal bile edemiyorum. Evinden ayrılmak, buraya yalnız gelmek.
Con todo lo que estás pasando, no me imagino tener que dejar la casa, venir aquí.
Ayrılmak isteyen adamları taşıdım.
Yo enviaba a hombres que querían irse.
Evde kalmak ya da ayrılmak kararını vermek kolay olmadı.
No es algo fácil simplemente tomar la decisión de quedarse o irse.
Ayrılmak mı istiyorsun?
¿ Quieres irte?
Ayrılmak istiyorsan, söyle gitsin.
¡ Si quieres que rompamos, dilo!
Ayrılmak istiyorsan söyle.
Si quieres romper, dilo.
Ayrılmak istiyoruz sadece.
Solo queremos marcharnos.
George'tan başka ayrılmak isteyen kimse çıkmadı. Buna gerçekten şaşırdım.
George fue el único que decidió abandonar, lo cual fue una sorpresa para mí.
- Ayrılmak zorunda olduklarını yazmışlar.
Dice que deben irse.
Ayrılmak istiyorsan, söylemen yeterli.
Si quieres romper sólo tienes que decirlo.
Ben ayrılmak üzereyken her şey gayet yolunda gözüküyordu.
Todas las cosas normales que hago al cerrar.
Bizi kaybetmesi için en iyi yol ayrılmak olur.
La mejor chance de perderlo es dividiéndonos.
Nash'e eğer petrol yataklarına doğru giderken ayrılmak zorunda kalırsak tepenin altında beklemesini söyledim.
Mira... fue mala suerte. No es una excusa.
Bence kadın Nash'ten ayrılmak üzereymiş.
Sufrimos una gran pérdida.
Bölge savcısının ofisinden bunun için ayrılmak çok gurur verici olmalı.
Debes estar orgulloso de haber dejado la oficina del fiscal por eso.
eğer Jedikiah herhangi birini öldürebildiğimi öğrenirse, bana savaş açar, onların beni hala almak istediğini mi düşünüyorsun ya da tamamen ayrılmak istersin?
Si todos se enteran de que puedo matar, que Jedikiah me ha transformado, ¿ crees que aún me respetarían? ¿ O todo este lugar se vendría abajo?
Başka bir kızla takılmak için Tammy ile ayrıldım.
Terminé con Tammy para salir con otra chica.
Birlikte ayrılmak hakkında.
Salirte con nosotros.
Ayrıca bir arama ekibi kuruyorum. Katılmak isteyen gücü kuvveti yerinde gönüllüler varsa bekliyorum.
También estoy organizando una partida de búsqueda, y les pido si cualquier hombre sano está dispuesto a unirse.
Efendim, kardeşimden ayrılmak istemiyorum.
Señor, no quiero ser separada de mi hermana.
Evden ayrılmak gibi değil mi?
Es como irse de casa, ¿ no?
ayrılmak mı 34
ayrıldık 55
ayrıldım 20
ayrıl 63
ayrılın 293
ayrılalım 66
ayrıldı 31
ayrılıyorum 61
ayrılma 30
ayrıldılar 19
ayrıldık 55
ayrıldım 20
ayrıl 63
ayrılın 293
ayrılalım 66
ayrıldı 31
ayrılıyorum 61
ayrılma 30
ayrıldılar 19