Bel traducir español
2,766 traducción paralela
- Adres Bel Air'de.
Es una dirección de Bel Air.
- Asıl sen onu genişleyen bel çevrene söyle.
- O tu cintura. Qué gusto verte, Harvey.
Karşı taraf ise alçalmaktan çekinmeyeceğini belli etti. Bel altı vurmaktan geri durmayacak.
Pero el abogado del otro lado ha dejado claro que está dispuesto a hacer lo que sea, no importa qué tan bajo sea.
Sana bu kıza bu kadar bel bağlama sonra başına bela açar demiştim, bak şimdi ne hâldeyiz.
Te dije que no te endulzaras con esta chica. Que iba a morderte, y ahora mira donde estamos.
Ama ben her zaman, birini gerçekten seversen bu kocan olur, en iyi arkadaşın olur o zaman teknolojiye bel bağlaman gerekmediğini düşünmüştüm.
Pero siempre pensé que si realmente amas a alguien, tu marido, tu mejor amigo... No debería depender de la tecnología.
Sana bel bağlamak istemiyorum.
No quiero tener que ponerme en plan diva.
Bel çantası mı o?
¿ Es eso una riñonera?
Başına bir şey geldi sandım. - Bel çantası mı o?
Pensé que te había pasado algo.
O bel çantasını taktığın an Hobbs seni anlamıştır.
Probablemente Hobbs le marcó en el momento en que se puso esa riñonera.
Senin dinozor olduğunu düşünüyorlar ama Palin'in bel altına vurmadığın için seni seviyorlar.
Creen que eres un liberal, pero les gusta que no atacas a Sarah Palin.
Bir kağıt parçasına bel bağlayamazsın.
No puedes confiar en un pedazo de papel.
Bana bel baglamis insanlar var.
Gente que depende de mí.
Yüksek bel pantolon!
¡ Pantalones altos!
Çoğu istihbarat örgütü dünyanın her yerinde güvenli evler açacak kaynağa sahip değildir. Bu yüzden dış operasyonlarda orada yaşayan gurbetçi sivillerin evlerini ya da işyerlerini kullanabileceklerine bel bağlarlar.
La mayoría de las agencias de inteligencia carecen de los recursos para instalar casas de seguridad por todo el mundo, por lo que dependen de civiles expatriados para que les presten sus casas o negocios para misiones en el exterior.
Bel yastıklı bir tane ayarlayabilirim sana.
Puedo conseguirte un cojín lumbar.
Unutmayın, ısı ışınlarınızın ateşlendikten sonra 3 dakika şarj olması gerekiyor bu yüzden roket ve makineli silahlarınıza bel bağlayın.
Recuerde, sus rayos de calor se necesita un tres recarga minutos después de la cocción, por lo que confiar en sus cohetes y ametralladoras.
Bel yüksekliğinde, bedeninden 30 santim kadar önde.
Lo mantendrás a la altura de la cintura... y a aproximadamente un pie de distancia de tu cuerpo.
Yalnızca bel üstünü çekiyorsunuz değil mi?
Eh, tíos, acabáis de disparar de cintura para arriba, ¿ verdad?
İyi bel desteği. Şekerleme salyaları için emici kumaş.
Tela absorbente para la baba de la siesta.
Yani yağlarımı aldırdıktan sonraki ameliyatım bel kemeriydi.
Después de la lipo, la siguiente cirugía que tuve fue la del cinturón gástrico.
Ya, bununla ayağın dışarı bile basacak, belki bel ağrılarını bile hafifletir. yoksa bu senin için her zaman bir problem olur.
Sí, eso equilibrará tu andar, quizás alivia el dolor que tienes en la espalda que siempre te está molestando.
Bana bel bağladıkları için yapmak istemediğim şeyler yaptım. İyi amaçlar uğruna kötü şeyler yaptım.
E hice cosas que no quería hacer porque ellos contaban conmigo...
Bu bel desteği için bana 29.99 $ borçlusun.
Me debes 29,99 dólares por esta riñonera.
Karnın var ve bel bölgen oldukça kısa.
Eres una chica de grandes huesos.
Bel altı isilikleri, evet.
Erupción en el tren de aterrizaje, sí.
Lütfen bel çantamdaki her şeyi alın.
Por favor, llévese todo. Esta es mi cangurera.
Bel soğukluğu? Ivy öyle mi söyledi?
¿ Gonorrea?
Kıyafet kalıntıları polyestere benziyor ayrıca bel kısmında lastik bulunuyor.
Los restos de ropa parecen poliéster y elástico en la cintura.
Elimdeki bu iksir, diş ağrısından bel ağrısına ; romatizmadan sinir hastalığına kadar 31 farklı rahatsızlığı iyileştirdiği bilimsel olarak kanıtlanmış bir üründür.
Este de aquí es el artículo genuino. Un elixir comprobado científicamente que cura más de 31 enfermedades conocidas. Desde dolor de muelas hasta lumbago, de reumatismo a neuralgia.
Eminim ki bel olcun disinda senin hakkinda diyecekleri cok sey vardir.
Estoy seguro de que estos tipos tiene mucho más de que hablar además de tu cintura.
Naomi, bana gösterdiğin her şey mükemmel. Çok özeller ama yer konusunda emin değilim. - Bel Air Villa'nın nesi var?
Naomi, todo lo que me has enseñado ha sido tan perfecto, tan personal, pero no estoy muy segura sobre el lugar.
Ordumuzun bel kemiği olan Ak Kaplanlar bile bozguna uğradı.
Incluso los Caballeros de Élite de los Tigres Blancos fallaron ahí.
Guts, Şahinler'in bel kemiği!
¡ Guts es vital para la Banda del Halcón!
Bel Air Oteli'nde bir süit kiralamayı düşünüyordum ama sonradan fark ettim ki çok paraya patlar o iş, ki bende de hiç para yok. Ben de bir haftalığına Lyndsey'le kalacağım.
- Estaba pensando en alquilar una suite en el hotel Bel Air pero después me di cuenta de que costaría dinero y no lo tengo así que voy a quedarme con Lyndsey.
Bende tam bel çalışıyordum ki çevrim içi olduğunu gördüm dönüp bir bakayım dedim. Fikrini sihirli bir şekilde değiştirdin mi diye?
Así que... estaba en mitad de este entrenamiento de pesas bastante intenso, cuando he visto que estabas conectada, así que se me ocurrió volver a pasarme por aquí y ver si habías cambiado mágicamente de opinión.
Hayır, ama... Diğerlerine bel bağlamak istemiyorum.
No, pero... yo no quiero tener que depender de los demás.
Ve bel çantasını geri getirdiğiniz için.
Y por traer de vuelta las riñoneras.
Bel Air, Kaliforniya iki yıl sonra Ne düşündüm?
¿ Que estaba pensando?
Sadece söylentilere bel bağlayarak harekete geçemeyiz.
No podemos hacer algo sólo con rumores.
Tam tersine. Buna bel bağlamıştım.
Por el contrario, contaba con ello.
Bel altı vuruyorlar.
No siguen las normas.
Bel ki de görüp görebileceğimiz en küçük şey.
Bien puede ser la cosa más pequeña que nunca será capaz de ver.
Sana yılda tek bir gece tümüyle bel bağlamam gerekiyor.
La única noche en el año en la que necesito tu apoyo.
Bel ve ereksiyon mu?
¿ Genitales y erecciones? ¡ ¿ Sam? !
Sana söyleyeceğim bir sürü bel altı şey var ama inan bana bu onlardan biri değil.
Hay un montón de puntos débiles que podría contarte, pero confía en mí, este no es uno de ellos.
Çünkü bu bel altıydı! Ver şunu aptal.
¡ Porque eso fue un golpe bajo! Dame eso, tonto.
Ben bu özelliklere bel bağlarım.
Esas son las cualidades de las que dependo.
Çok bel altından vurdun.
Eso es... un verdadero golpe sobre el cinturón.
Pazarlığı sürdürmek için Eyal için beslediğim duygulara bel bağladın.
Ha estado contando con mis sentimiento por Eyal para conducir esta negociación.
Yani büyük, güzel...
¿ Qué problema tienes con Bel Air Villa? Quiero decir, es grande, es preciosa, tiene arte inestimable por todas partes...
Isabel artık erkek.
Is-a-bel... es un chico.
belki de 1259
belki bir gün 64
belki de öyle 45
belki daha sonra 97
belli değil 32
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
belki mi 36
belki sonra 108
belki bir gün 64
belki de öyle 45
belki daha sonra 97
belli değil 32
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
belki mi 36
belki sonra 108