Bir beyefendi traducir español
1,903 traducción paralela
daha önce tanımadığın bir beyefendi ve küçük bir kızla aylarca yaşamak?
Esa gente que no conoce. Después de los largos meses aquí solo con la niña y el ama de llaves.
- Ama bir beyefendi.
- Todo un caballero.
Bir beyefendi bana Montanadaki sıgır çiftligini teklif etmişti.
Tuve un caballero que me ofrecía su rancho de ganado en Montana.
Pekala, o bir beyefendi.
Bueno, pero él es una persona mayor.
Bir beyefendi.
Es un caballero.
Küçük yakışıklı bir beyefendi bana eşlik ediyor! Sadece bilesin diye söylüyorum, şu an sakin konuşuyorum ama içimde devasa bir öfke nöbeti büyüyor ve patlamak üzere.
Para que te lo sepas, aunque me vea calmado, dentro de mi hierve una rabieta como nunca ha visto este centro comercial.
O kim ki? Emekli, kızıl saçlı bir beyefendi ve Sundance Film Festivali'ni kurdu.
Es un pelirrojo caballero maduro y comenzó el festival de Sundance
- Bir beyefendi bunları söyleyemez...
Un caballero no habla de..
Klasik bir beyefendi işte.
Es un caballero que...
Ama annemle babam beni bir beyefendi, seni katil olarak yetiştirdiğine göre bilgisayarımda disk birleştirme yapıyordum.
Pero ya que mis padres educaron a un caballero y los tuyos a una asesina, Estaba desfragmentando mis ordenadores
Sizin gibi söz geçirmeye alışkın bir beyefendi kazanmaya alışkın...
Un caballero como usted, acostumbrado a ser el que manda... -... acostumbrado a ganar- -
Onun yetişkin bir beyefendi olduğunu bilmiyordum.
¿ Supongo que no será un caballero de muchos años?
Onunla oturdum, gayet ciddiyetle ve saygıyla konuştum, onun bir beyefendi olduğunu sanıyordum!
Me senté con él, le hablé, muy seriamente, y respetuosamente, pensando que era un caballero.
Bir beyefendi gibi hissetmek nasılmış gör.
Mira que se siente siendo como un caballero
Sizin gibi bir beyefendi ile arkadaşlık etmek,... büyük bir onur ve zevk efendim.
Y es un honor y un placer asociarse con un caballero así, señor.
Bir beyefendi olarak, bir yetimhaneye gelmemin nasıl bir nedeni olabilir?
Como caballero, ¿ qué razón iba a tener yo para visitar un orfanato?
- Bay Wisley seçkin ve nitelikli bir beyefendi.
- El Sr Wisley es un joven muy codiciado.
Sizin gibi havalı bir beyefendi, bazı ahlâki kuralları gericilik olarak yorumlayabilir ancak bu kuralları ben koymadım.
Estos escrúpulos parecerán provinciales para un caballero con aires tan elevados, pero yo no ideo estas reglas.
Sen bir beyefendi misin, bayım?
¿ Sois un caballero?
Doğrusunu söylemek gerekirse resmin doğası gereği, senin gibi bir puştu bile bir beyefendi gibi gösterebilirim. Benzer bir şekilde herhangi birini de bir ressam olarak.
Así es la pintura, puedo conseguir que incluso un capullo como vos parezca un caballero y, de igual manera, que cualquier hombre parezca un pintor.
Bir beyefendi gibisin.
Tienen clase.
Harry bir beyefendi.
Harry es un caballero.
Tanrı'ya şükür ki, Batı Teksas'ta bir beyefendi varmış.
Gracias a Dios que todavía queda un caballero en Texas.
O kadar da kibar bir beyefendi değilmiş.
Un caballero no tan bueno.
Seni bir şey rahatsız ediyor ve beyefendi de dışarıda.
Seguro que le angustia algo y el amo está fuera.
Beyefendi için uygun ve akıllıca bir seçim.
Es la compañera adecuada para el amo.
Beyefendi, ben yıllardır bu bölgede oturuyorum. Thornfield Malikanesi'de yaşayan bir Bayan Rochester'ı hiç duymadım.
Resido desde hace tiempo en la zona... y nunca he oído hablar que hubiera una Sra. Rochester en Thornfield Hall.
Bu bir polis operasyonu beyefendi.
Esto es un operativo policial, señor.
Başka bir beyefendi ona dışarıya kadar eşlik etti.
Salió acompañada por otro caballero
Bir dakika sonra ilgileneceğim beyefendi.
Estaré en un minuto con usted señor. Siga.
Size bir de uyarıda bulunayım, beyefendi. Bu olayda tehlikeye giren yasal ilkeler, sandığınızdan çok daha önemli.
Y déjeme hacerle una advertencia, señor... los principios legales en juego en este caso... son más importantes que lo que usted imagina.
Sırf, bir mafya ailesini hapse tıkmak uğruna? Beyefendi!
Todo porque quiere mandar a una familia mafiosa a prisión.
Beni kışkırtmaya çalışıyorsun beyefendi ve bir Harvard'lı adamı kızdırmak istemezsin.
Sólo quieres enfadarme, señor, y no quieres que un graduado de Harvard se enfade.
Oh, Sizinle tanışmak bir zevk beyefendi.
¡ Oh, encantado de conocerle, señor!
İki ekmek üstü çırpılmış yumurta, 8 numaralı masadaki beyefendi için de bir çilekli süt.
Tostada, huevos revueltos y un batido de fresa para el caballero de la mesa 8.
Bazen Darnell, nazik ve beyefendi kişiliğine uymayan bir işte kapana kısıldığını hisseder.
A veces Darnell se siente atrapado en su trabajo que va en contra de su naturaleza tan humana.
Bayan sanırım beyefendi bir gün için yeterince kötü şey yaşadı.
Señora, creo que este hombre ya atravesó por mucho.
Beyefendi kavramına tepeden tırnağa serbest bir yorum getirirsen öyle denebilir.
Sólo si escoges la interpretación más liberal de "caballero".
Dr. Clive Oppenheimer, Cambridge Üni.den gerçek bir beyefendi, eskilere hürmet olarak giydiği tüvit kıyafetle bizleri şaşırttı.
Como si quisiéramos dejar una muestra de nuestra presencia en el planeta, encontrarían un esturión congelado, escondido misteriosamente bajo el Polo Sur, con precisión matemática.
Hızlı arabanızla bir tur atabilir miyim, beyefendi?
¿ Me da una vuelta en su veloz coche, señor?
Saygı meraklısıymış gibi bir de "beyefendi" ve "hanımefendi" derler.
Dicen "Señor y Señora" - ¡ Es monstruoso!
Hadi, beyefendi, benzin israfından başka bir şey yapmıyorsunuz.
¡ Vamos, señor, estamos desperdiciando gasolina!
Ve iki genç beyefendi var, bunlar bir çoğunun yaptığı gibi, hep hak ettiklerinin fazlasını elde ediyorlar.
Y dos caballeros que reciben... mucho más de lo que merecen como suele suceder.
Olmasam da herhangi bir erkeği beyefendi gibi resmedebilirim.
Si no lo soy, puedo hacer que cualquiera lo parezca.
Beyefendi çayına bir şeker mi, iki şeker mi isterler?
¿ El señor quiere uno o dos terrones con su té?
Beyefendi, bana bir konuda yardımcı...
Señor, quería ver si podía ayudarme con esto...
Pekala, beyefendi üç numaraya oynadı, on bir, on iki ve on üç.
El caballero pide una combinación de tres números. Once, doce y trece.
Kibar beyefendi, bir vejetaryenin arkadaşlarına yağlı bir çizburgeri yalayıp yuttuğunu anlatmayacağını anlamıştır.
El señor lo ha entendido. Un vegetariano no le cuenta a sus amigos que se ha comido una hamburguesa.
Gerçekten. Cuma akşamı beyefendi bir arkadaşınla dışarıda olursun diye düşünmüştüm.
Siendo viernes por la noche, supuse que estaría divirtiéndose con algún amigo.
Cuma akşamı beyefendi bir arkadaşımla dışarıdayım zaten.
Estoy divirtiéndome con un amigo este viernes por la noche.
Bir dahakine sizi atarım, beyefendi! Pardon, efendim.
- Una más, y deberá retirarse, señor.
beyefendi 782
beyefendiler 51
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
bir bardak 18
beyefendiler 51
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
bir bardak 18
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir bu eksikti 116
bir baba 17
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bakıma evet 17
bir bakın 70
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir bu eksikti 116
bir baba 17
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bakıma evet 17
bir bakın 70
bir bakarım 16
bir bak bakalım 22
bir b 23
bir bakayım 536
bir bakıma öyle 27
bir bira ister misin 16
bir balık 18
bir bira daha 17
bir bomba 28
bir bana 21
bir bak bakalım 22
bir b 23
bir bakayım 536
bir bakıma öyle 27
bir bira ister misin 16
bir balık 18
bir bira daha 17
bir bomba 28
bir bana 21