Bir parça traducir español
9,129 traducción paralela
Kabul etmeliyim, içimden bir parça buna kanmadığına etkilendi.
Tengo que admitirlo, una parte de mí estaba impresionada de que no cayera.
Ama gerçek katilimiz bir bedenin bütün ayrıntılarına hakim ve genellikle kurbanlardan kendine bir parça alıyor.
Pero nuestro asesino real... conoce todos los detalles de un cuerpo... y normalmente se lleva partes de la víctima con él.
Cinayet silahının kırık sapından bir parça.
Es un trozo de la empuñadura del arma homicida.
İşte bu güzel görünümlü iri bir parça ruh sarmaşığı.
¡ A eso le llamo yo un buen pedazo de enredadera espiritual!
Bir parça turta ile halledilemeyecek kadar zor değildi.
Nada que un trozo de tarta no pueda arreglar.
Kenarda bir parça iş.
Un poco de trabajo en paralelo.
Bu bir parça iş ve parası iyi.
Es solo un trabajillo, ya sabes, y es dinero fácil.
Kaybın ortasında bir parça var, ama...
En la midad hay un fragmento que falta, pero...
Hayır, bir süre önce Nathan'dan bir parça aşırmıştım.
No, se lo quité a Nathan.
O yüzden küçük bir parça alıp analize göndereceğiz.
Así que vamos a tomar una muestra y enviarla a analizar.
Bilim insanları bunun meteordan kopan bir parça olduğuna inanıyor ama bunu geleneksel yöntemlerle inceleyerek kanıtlayamıyorlar.
Los científicos creen que fue fabricado a partir de un meteorito, pero es impenetrable para los escáneres convencionales.
İyi haber ise onlarda olmayan bir parça artık elimizde.
Las buenas noticias... ahora tenemos una pieza que no tienen.
Kültürel rölativizm bir parça cinsiyet farklılığı iddiası mıdır yoksa bu davaya son verecek olan bir itiraf ile eşdeğer midir?
¿ Es relativismo cultural la prohibición de una solicitud de discriminación sexual, o es el equivalente a una admisión lo que debe acabar con estos... procedimientos?
Halo halkasına özgü küçük ve başka hiçbir yerde olmayan bir parça.
Este pedazo de Anillo Halo es nativo y no hay en ningún otro lado.
Yaşayanlar sizden bir parça taşıyor.
Los que viven, llevan una parte de tí con ellos.
Üretradan bir parça ister misin?
¿ Quieres un pedazo de uretra?
Eğer şimdi size bir parça kağıt verirsem bize ufak bir program yazabilir misiniz?
Si te doy un pedazo de papel en este momento... ¿ podrías escribir un pequeño programa para nosotros?
- Babmın ölümünden sonra cerrahların aldığı bir parça bu.
- Es solo una reliquia que los cirujanos guardaron después de morir mi padre.
Şimdi geğirebilirsem şu kekten zorla bir parça daha yiyebilirim.
Si pudiera eructar aquí, me cabría otra rebanada de pastel de cebra.
Bir parça stok yapmıştım ve " Evet!
Tenía una parte de las acciones de Marvel, así que decía " ¡ Sí!
Dün gece, bir parça ikilemde kalarak yepyeni bir şüpheliye rastladık.
Anoche nos topamos con un dilema y un nuevo sospechoso.
Sanırım küçük bir paka ton salata şeklini verebilirim. Ya da, bir parça sosisli keserim ve balık yağıyla üstünü kaplarım.
Creo que puedo moldear el atún en un pequeño disco... o puedo cortar una salchicha en trocitos... y recubrirlo en aceite de pescado.
Yeni bir parça, yakın zamanda yapılmış bir alışveriş demek.
Un componente nuevo significa una compra reciente.
Bana bir parça ceylan daha ver.
¡ Dame otro trozo de gacela!
Kız kardeşimi kaybetmem... Kaybetmenin acısının verdiği deneyim... Kendimden bir parça...
Perder a mi hermana... experimentar el dolor de esa pérdida... es una parte de lo que soy.
O yüzden küçük bir parça alıp analize göndereceğiz.
Tomaremos una pequeña biopsia y la enviaremos para análisis.
Bacağındaki yaradan alınan bir parça mikroskobumdaydı da.
Una biopsia de su pierna llegó a mi microscopio.
Yapacağım şey, taşa benzeyen bu şeyden bir parça koparmak olacak.
Lo que se me permite hacer es romper un trozo Parece roca.
Bu da yaşamın, doğru şartlar oluşursa kaçınılmaz olduğunun bir parça kanıtı olarak öne sürülüyor.
Así que es tomado como una pieza de evidencia que sugiere que la vida, dadas las condiciones correctas, es inevitable.
Gezegenimize birazcık uzaktan bakınca dünyamızın aslında evrende ne kadar küçük ve ender bir parça olduğunu hissettik.
Fue solamente al mirar nuestro planeta desde lejos que sentimos que tan pequeña y delicada parte del universo nuestro frágil mundo realmente es.
Bir parça mı?
¿ Un cuadrito?
Süper zeki liderimiz için fazladan bir parça.
Y aquí está un cuadro extra para nuestro súper inteligente líder.
Kaybolsa da, her zaman sevdiğim Lawrence'tan bir parça vardı.
A pesar de que estaba desapareciendo, siempre había un poco de ese Lawrence al que amé.
Şimdi ise yangın, DNA'sından bir parça.
Ahora el fuego es parte de su ADN.
Mara'nın beni düzeltebilmesi için bana bir parça aether getirmen gerek.
Necesito que me traigas algo de éter para que Mara me cure.
- Bir parça olsun değişmemiş.
Él no ha cambiado nada, ya sabes.
- Bir parça olsun değişmemiş.
No ha cambiado ni un poquito, sabes.
Evet, bir parça ip ile eğlenebileceğine dair bir teorim vardı.
Sí, tuve una teoría de que podía divertirla con un trozo de cuerda.
Sana da bir parça ısıtayım Hammond.
Te calentaré un trozo, Hammond.
Merkezdeki kara delik bir parça vana gibi davranıyor. Galaksideki yıldız oluşumlarını kontrol ediyor.
el agujero negro en el centro hechos un poco como una valvula, control como estrellas se forman en la galaxia misma.
Ne zaman bir sözleşme imzalasan yahut işe giderken el sallasan taktığın bu kol düğmelerinin ışıldayacağını düşünmek beni öyle mutlu ediyor ki bir parça ağlıyorum.
Cuando te imagino con estas mancuernillas brillando en ti... cuando firmes contratos... o moviendo la mano al ir al trabajo... me hace tan feliz que lloro un poco.
Üzerinde bir parça düzeltme yaparsan bir başyapıt olabilir.
Si lo revisas un poco, será una pieza maestra.
Sana bir parça tavsiye verebilir miyim?
[¿ Puedo darle un pequeño consejo? ]
Bir parça kâğıt da gerekecek.
Y supongo que también necesito papel.
'The Capris', 1954-55 yıllarında... -... "God Only Knows" adlı bir parça...
Los Capris tenían una melodía llamada "God Only Knows" en el 55, 54.
Bu yüzden bir kızı inceleyebilecek anatomi bilen birine ihtiyacımız var. Bakalım kayıp parça var mı?
Así que necesitamos a alguien que sepa de anatomía... para que mire a la chica, y vea si le falta algo.
Kara Dul sen büyük silahlarımızı bir araya topla onları buraya getir ve onlara Kafatası'nın bize tek parça hâlinde lâzım olduğunu hatırlat.
Viuda, reúne las armas más grandes, traelos para aca fuera y recuerdales necesitamos Skull en una pieza semi-coherente.
Bir sürü parça var.
Hay muchas partes.
Sadece bir tuşa basarak stadyumun yarısını indirmek varken neden parça parça yapasın ki?
¿ Para qué hacerlo de a poco cuando puedes derribar a tiros el dirigible y eliminar medio estadio?
- Yerine çakmam gereken son bir parça var.
Tengo última pieza para ser puesto en marcha.
Hadi, bir kaç parça dinleyelim.
- Oigamos... Oigamos algunas pistas.