Bir polis traducir español
14,624 traducción paralela
Ben bir polis memuruyum.
Soy una Oficial de Policía.
Ona tekme ve kaçtı. Bir polis raporu dosya mı?
¿ Presentó un informe de la policía?
Berbat etmedin, ama bir polis yüzbaşısı gibi konuşmaktan çok biraz daha yanında konuşabilirdin.
No fallaste, pero sería grandioso si pudiéramos grabar uno donde seas un poco menos capitán de policía y un poco más un vecino.
Bir polis memuru Xavier'i evine götürecek.
Haré que un oficial lleve a Xavier a su casa.
Kanuna göre öyle yani. Ve ben bir polis memuru olduğumdan dolayı kanunları biliyorum, tamam mı?
Vale, y esa es la ley, y sé la ley porque soy oficial de policía, ¿ vale?
O kadar kötü bir polis değilsin.
No estás mal para ser policía.
O bir polis.
Es policía.
Burası gerçek bir polis karakolu gibi kokmalı.
¡ Aquí debería oler como a una estación de policía real!
Bir polis amirinin alabileceği en kötü telefonu bu sabah aldım.
La peor llamada que un Capitán de la Policía puede hacer es la que tuve que hacer esta mañana.
Tek şüphelimiz karakoldayken bir polis daha vuruldu.
Otra Policía asesinada a tiros mientras que nuestro único sospechoso estaba bajo custodia policial.
Bir polis, bir polisi mi öldürmüş?
¿ Todos estos Policías fueron asesinados por otro Policía?
Ama o bir polis ve adı Doug.
Pero es un polícia... que se llama Doug.
Dostum daha önce gerçek bir polis arabası görmüş müydün?
Hola, colega. ¿ Has visto alguna vez un coche de policía de verdad?
Bu sefer Keen bir polis vurdu. Bir dahaki sefere zarar gören o olabilir.
La próxima vez será ella la que salga herida.
Hıı Kimm? Bak, ben bir polis değilim, ve burada kimin için çalıştığın... umurumda bile değil.
Mira, no soy poli, y no me importa tinglado que tienes montado aquí, pero tengo que encontrar a Jack Fuller inmediatamente.
Gerçekten çok uçuyorsun... eğer yerel bir polis dedektifinin... sorguna yardım edeceğini sanıyorsan.
Se está quedando sin nada. si está confiando en un detective de la policía local para ayudar en su investigación.
Tanışmadan önce Ön Kâhin'e sahip olmanın bir polis için en iyi şey olduğunu düşünürdüm.
Antes de conocerte, pensé que tener a un Precog era la mejor herramienta que una policía podía tener.
Havalı bir polis memuru olmayı?
¿ Una oficina de lujo?
Bir polis cinayet zanlısı olarak manşetlere çıktığında o polis askıya alınır.
Cuando un policía aparece en primera plana como sospechoso de asesinato, ese policía es suspendido.
Resmi bir polis aracı.
Es un vehículo de la policía.
O iyi bir polis.
Es buen poli.
Ben iyi bir polis değilim ki.
No soy bueno como policía.
Bir polis olarak senin bunu önceden görmen gerekirdi! Ama...
¡ usted debería haberlo descubierto!
Evden çık, bir polis bul ve birisin seni kaçırmaya çalıştığını söyle.
- ¿ Qué? Tienes que irte del apartamento, encontrar a un policía, y decirle que alguien está intentando secuestrarte.
Şükür gelebildim! Üç bloktur azgın bir polis atı peşimi bırakmadı.
Tío, menos mal que he llegado porque había un caballo policía con la sirena siguiéndome durante por lo menos tres manzanas.
Bir polis arabasında gezinti.
Una vuelta en un coche patrulla.
San Francisco bizim yaptıklarımıza istinaden bir polis gücü kuruyor.
La policía de San Francisco está formando... una unidad especial basada en nosotros.
Aloha. San Francisco bizimkine benzer bir polis gücü kuruyor.
El Departamento de Policía de San Francisco... está montando un equipo de trabajo basado en lo que hacemos nosotros.
Ben bir polis olacağım! - Ah!
¡ Voy a ser policía!
New York Polis Departmanı merminin parkın güney kısmındaki bir apartmanın en üst katından geldiğini düşünüyor.
La policía de Nueva York cree que el disparo provino del techo de un edificio de apartamentos en el lado sur del parque.
FBI'dan bir kurul ve New York Polis Departmanı, Ramos aleyhinde sahtekarlık davası açmış.
Una alianza entre el FBI y el departamento de policía de Nueva York logró armar un caso en contra de Ramos por crimen organizado.
Hava Kuvvetleri jetlerinin NYPD'den dört polis memurunu taşıyan bir uçağı yakalamasıyla dramatik görüntüler...
Una escena dramática hoy, cuando aviones de la fuerza aérea interceptaron un avión que llevaba cuatro oficiales corruptos de la policía de Nueva York...
Polis, müvekkilinin cinayet mahallinde Arthur Maciel adında bir adamın parmak izlerini buldu.
La policía encontró huellas digitales de un sujeto llamado Arthur Maciel en la escena del homicidio de nuestro cliente.
Polis bir şüpheliyi gözaltına aldığını söyledi.
La policía me ha informado de que tienen un sospechoso bajo custodia.
Genel olarak, Amerika'nın polis güçlerine tam anlamıyla karşıyım, Fakat bir orduya ihtiyacım var, ve onlar buradalar.
Como norma general, estoy en contra de la militarización de las fuerzas policiales de América, pero necesitaba un ejército, así que, aquí están.
Yardımınla polis soğuk kanlı bir katili yakalaya bilir.
Y con tu ayuda, la policía puede atrapar a un asesino de sangre fría.
Bina arandı ve polis de etrafı taradı ama ondan bir iz yok.
- Sí, hemos registrado el edificio y la policía está preguntando por la zona, pero ni rastro de él.
Hayır, polis tüm tesisi aramış ama bir şey bulamamış.
No, la policía peinó todo el área de descanso y no encontró nada.
Bilmeniz gereken bir şey var, polis Tatiana'nın cesedini bulmuş.
Hay algo que debéis saber... la policía encontró el cadáver de Tatiana.
Polis raporuna göre kamyonette çocuk kilidi olmadığından bir sebepten dışarı çıkıp çöle gitti.
Bueno, en el informe policial dicen que debido a que no tenía cerraduras para niños vagó por el desierto no se sabe muy bien por qué.
Polis Hanım madem buradasınız, davadan bir haber var mı?
Oiga, agente, ya que está aquí, ¿ Tiene algo nuevo sobre el caso?
- Polis düşkünü bir kadındı.
Era una conejita de placas.
Bir adli tabip asistanına göre çok polis işi yapmış.
Siendo asistente del médico forense, ha hecho un gran trabajo policial.
South Park halkı, polis karakolunun önünde büyük bir eylem yapıyor.
El pueblo de South Park mantiene esta noche una numerosa protesta fuera de su Departamento de Policia.
Başka bir ırktan olunca polis azınlıkları öldürme yetkisi olduğunu sanıyor.
* Y no de otro color, así que la Policía piensa * * Que tiene la autoridad para matar a una minoridad * * Que se joda esa mierda, porque a mí *
Bir teftiş yapılacak ve... Sende, bugünlerde polis olmanın gerektirdiği nitelikler yok işte.
Va a haber una investigación y... usted no tiene lo que se necesita para ser policía en los tiempos que corren.
Polis bir şüpheliyi gözaltında tutuyor.
La policía tiene al atacante en custodia.
Standart SWAT formasyonunda şuraya bir atlı polis yerleştirilir... -... yani kör nokta işimizi görmez.
Bueno, la formación estándar de SWAT coloca un oficial montado allí de manera que el punto ciego no nos ayuda.
Polis Departmanından bir arkadaşımı aradım ve Ryman'ı evine kadar takip ettirdim.
Bueno, llamé a uno de mis amigos de la policía y siguieron a Ryman a su casa.
Tüm bu polis durumları ve biliyorsun Serena'yla gecenin bir yarısı olan kavga.
Toda la actividad de la policía y, ya sabes, la lucha con Serena en el medio de la noche.
Palm Springs Polisi'ne göre sana tıpatıp benzeyen Albert Keating adında bir ortağı varmış ama polis sorgusundan önce ortadan kaybolmuşlar.
- Según la policía... de Palm Springs tenía un socio llamado... Albert Keating, que coincide perfectamente con su descripción. Pero desaparecieron antes de que la policía pudiera interrogarlos.
polis 1489
polisi 18
polisler 260
polise 31
polisi ara 145
polis yok 23
polis memuru 42
polis merkezi 31
polisim 30
polis misiniz 33
polisi 18
polisler 260
polise 31
polisi ara 145
polis yok 23
polis memuru 42
polis merkezi 31
polisim 30
polis misiniz 33
polis mi 254
polis misin 49
polis geldi 36
polise mi 20
polisi arıyorum 63
polisi arayın 49
polis geliyor 23
polisi aradım 22
polisi arayacağım 89
polisler geliyor 32
polis misin 49
polis geldi 36
polise mi 20
polisi arıyorum 63
polisi arayın 49
polis geliyor 23
polisi aradım 22
polisi arayacağım 89
polisler geliyor 32