English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ D ] / Demek istediğim şu

Demek istediğim şu traducir español

1,266 traducción paralela
Demek istediğim şu. Korktuğun dünyayla başa çıkmak için daha 8 yaşındayken psikiyatriyi kullanmaya başladın.
Mi punto es que a la edad de 8, a los 8, comenzaste a usar la psiquiatría para lidiar con un mundo que te asustaba a morir.
Demek istediğim şu ki Roswell kesinlikle yasal macera davetinin yuvası değil.
Sólo digo que Roswell no es exactamente un semillero de aventuras legales.
Demek istediğim şu ki, Donna'ya güvenmelisin.
El punto es, tienes que confiar en Donna.
Demek istediğim şu. Ona ihtiyacım yok.
Pero el punto es, que no lo necesito en esta mierda.
Demek istediğim şu ki, kendini farklı hissetmek kötü bir şey değildir.
Lo que quiero decir es que no es nada raro sentirse diferente.
Demek istediğim şu ki, gördüğünüz kişi hakkında hiçbir şey bilmiyoruz, o yüzden tüm olasılıkları dikkate almak zorundayız.
Y mi punto es, que no conocemos nada acerca de la persona que viste, y tendríamos que mantener todas las posibilidades abiertas.
Demek istediğim şu ki Cordy Seltrax gibi bir şey alıyorsa daha önce başka şeyleri denemiş olmalı.
Si Cordy estaba tomando algo como SeItrax... ... habrá probado otras cosas antes.
Demek istediğim şu ki, sen... gerçekten olağanüstü bir kadın oldun.
lo que quiero decir es que, te has convertido en una mujer realmente extraordinaria.
Demek istediğim şu ki, eğer Oscar'ı seçersen...
Lo que digo es que, si escoges a Oscar...
Demek istediğim şu ki, benim de bir takım korkularım ve güvensizliklerim var. Ama bunlar benim, senin değil. Önemli değil.
El asunto es que tengo temores e inseguridades pero es mi problema, no el tuyo.
Demek istediğim şu ki, evimizde zaten birkaç İncil var.
Lo que quiero decir es que tenemos muchas Biblias en la casa.
Demek istediğim şu : Uçabilseydi Süpermen olurdu.
Sólo digo que si pudiera volar, sería Supermán.
Demek istediğim şu... bugün tecritte yürüyordum ve bütün hatalarım etrafımı kuşatmıştı, ve kafam patlayacak gibi oldu.
Pues me refiero a... hoy caminaba por solitario, y estaba rodeado de todos mis errores, y mi cabeza iba a explotar.
Demek istediğim şu ki güzel karımla ya samaya devam etmeliyim ve yastığındaki göz yaşları benim için çok fazla olur.
Lo importante aquí es... que debo continuar mi vida con tu madre y tener que lloriquearle es demasiado para mí. ¡ Maldito sea!
Sanıyorum, demek istediğim şu, şimdi ben evliyim, Kafam biraz karman çorman, hayatım boyunca tek kişiyle seks yapacak olmam nedeniyle.
Creo que lo que quiero decir es que ahora estoy casado y me siento un poco agobiado por el hecho de que voy a hacer el amor con una sola persona durante el resto de mi vida.
Demek istediğim şu... Bu kuyruğun sonu gelmez. Şimdi anladın mı beni?
Estoy diciendo que talento no falta. ¿ Entiendes?
Demek istediğim şu ki, sizde bu var.
La conclusión es : Ustedes tienen la delicadeza.
Her neyse, demek istediğim şu. Seni çok seviyorum Joey Potter.
En todo caso, la cosa es ésta Joey Potter, te quiero mucho.
Demek istediğim, ancak erkekliğinden şüphe duymayan bir erkek kadın iç çamaşırı giyebilir. Senin giyebileceğini sanmıyorum.
Sólo digo que sólo un hombre seguro de su masculinidad podría usar ropa interior femenina.
Demek istediğim, şu andan itibaren, daima doğru söyleyeceğim.
Lo que digo es que desde ahora en adelante, Solo voy a decir la verdad.
Demek istediğim, burası benim evim. Sorunun ne olduğunu bilmiyorum.
Este es mi hogar, no sé cuál es su problema.
Şu an demek istediğim şey.. Ne?
Sólo lo digo, es todo.
Demek istediğim her şey risklidir.
Todo tiene su riesgo.
Demek istediğim, sadece şu rakamlara bak. % 86, % 75, % 81... % 2...
86 %, 75 %, 81 %... 2 %.
Demek istediğim İrlandadan ayrıldı ama kalbinde değil.
Bien, quiero decir, él dejó Irlanda, pero no en su corazón.
Demek istediğim çocukken bir gün kalbi yerine cüzdanıyla düşünen zeki bir yatırımcı olmayı mı hayal ettiniz?
Todo lo que digo es, cuando eran chicos ¿ soñaron con convertirse en un inversionista listo algún día qué pensaría con su billetera en vez de su corazón?
Demek istediğim, yoldaydı ve çok karanlıktı, ve onların müzik sesini takip ettiklerini duydum.
Es decir, se salió de la vía estaba oscuro y siguieron el sonido de su música.
O tam bir saf. Demek istediğim, geri kalan hayatında ne olacak?
Quiero decir, que pasará el resto de su vida?
Demek istediğim, yeni Gotham'a birşey aramak için geldim şu ana kadar da ne olduğunu bilmiyordum, ama artık biliyorum.
Quiero decir vine a New Gotham buscando algo y no sabía lo que era pero ahora lo sé.
Hayır, sadece... Hayır. Demek istediğim, aklım karışık.
bueno, no, es solo... a ver, estoy confundida. crees que hay algo que no va en su forma de tratarme?
Demek istediğim Gus'un kapısının önünde günde 24 saat sıraya giren fahişeler vardı.
Digo, Gus tenía perras haciendo fila afuera de su puerta las 24 horas del día.
Demek istediğim, bunlara inanmak için isteksiz olmadığınız günleri, çocukluk günlerinizi düşünün.
También son reales. Piensen en su niñez antes de estar demasiado hastiados.
Demek istediğim şu...
- El asunto es...
Yani demek istediğim, başarılı bir çalışma yılını dört gözle bekliyorum. Ama bunu ancak yardımınızla yapabilirim.
Sólo quiero decir que espero con ansias a un año exitoso de trabajo conjunto pero sólo puedo hacerlo con su ayuda.
Demek istediğim, Biederbek'in hemşireye ihtiyacı var.
- Todavía tiene su licencia, ¿ verdad?
Ve şu gerçekten şişman olan adamı evin içinde gördüm. Ama demek istediğim gerçekten şişman, şişman şişman gibi.
- Así que miré y vi a este tipo gordo, digo, muy gordo, gordísimo.
Demek istediğim, bu ilişki şu an ve gelecekle alakalı ve geçmişimizdeki herhangi bir şeyin yolumuza çıkmasına izin vermeyeceğim.
El caso es que esta relación... se basa en el presente y en el futuro, y no dejaré que nuestro pasado... se interponga entre nosotros.
Bak, öyle düşünmediğini biliyorum... Şu an, demek istediğim, kuşkuların olduğunu biliyorum, ama... Hiç kimsenin yaşamaması gereken birşey yaşadın.
Mira, sé que no lo crees ahora mismo... quiero decir que, tienes tus dudas... porque has pasado por algo por lo que nadie debería pasar... supongo que, lo que intento decir es... vas a estar bien.
Demek istediğim, sen ya başka biri nasıl...
Hasta lee su correo electrónico.
Bak, herneyse, demek istediğim... biliyorsun, annen buralardan gittiğinden beri... seninle ilgilenecek birine ihtiyacın var, ve o kişi ben oluyorum.
Mira, de todos modos, Mi punto es... usted sabe, ya que no tienen su madre alrededor de más... que necesita una chica en su vida a buscar después, y que me va a ser.
Demek istediğim, öyle kalpten gelerek söylüyordunuz ki.
Parecía sentirlo tan dentro, en su corazón.
Demek istediğim, şu beneklere bak.
Quiero decir, mira esas manchas.
Demek istediğim onun sınıfındayken "Yazamayan" yazar sorunum vardı.
BAJO EL SOL DE TOSCANA Cuando tomé su clase, sufría del peor caso del mundo de bloqueo de escritor.
Demek istediğim kendi suçları değil.
- ¿ Qué? Sólo digo que no es su culpa.
Hayır hayır demek istediğim şu, ben...
Tú entendiste.
Demek istediğim, sadece şu lanet olası duvarı yıkman gerek ve?
Tú tienes... una barrera alrededor, impenetrable.
Hay Allah, demek istediğim, Inquirer'ı ayağa kaldırıyordum ben de. "Bulun şu adamı!" diye Inquirer'ı mı ayağa kaldırıyordunuz?
- he estado hostigando al Enquire hostigando al Enquire, por que?
Demek istediğim, bazen biraz garip olabiliyor ama işini yapmasını bilir.
Puede que sea un poquito excéntrica, pero sabe su oficio.
Demek istediğim, o dedi, bu dedi, şu dedi!
Esto es "él dice, ella dice".
Demek istediğim, o dedi, bu dedi, şu dedi!
Es "el-dice-ella-dice".
- Demek istediğim şey şu : Ortada iki katil var.
Sólo digo que hay dos asesinos sueltos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]