Döndu traducir español
579 traducción paralela
ÜNLÜ HAYVANBİLİMCİ TUHAF HİKÂYESİNİN KANITINI BULAMADAN GÜNEY AMERİKA'DAN DÖNDÜ.
FAMOSO ZOOLOGO REGRESA DE SUDAMERICA SIN PRUEBAS DE UNA EXTRAÑA HISTORIA
- Ve kontroller dondu
Y que los controles - se congelaran.
Bacaklarım dizime kadar dondu.
Tengo las piernas congeladas hasta las rodillas.
ELLEN ANDREWS EVE DÖNDÜ!
¡ Ellen Andrews vuelve a casa!
Buz cözücü dondu.
El descongelante está congelado.
BEL KIRAN KATİL GERİ DÖNDÜ Kırık Tabaklar Cinayete Sır Katıyor Scotland Yard Şaşkın
EL ROMPE ESPALDAS ATACA DE NUEVO PLATOS ROTOS AÑADEN MISTERIO AL CRIMEN SCOTLAND YARD BURLADO
VALİNİN OĞLU YARALI KAZADA KIZ ÖLÜMDEN DÖNDÜ!
EL HIJO DEL GOBERNADOR HERIDO UNA JOVEN A PUNTO DE MORIR
Bütün şehir dondu kaldı.
Todo está paralizado.
Aynı yerde durmaktan ayaklarım dondu.
Mis pies se enfrían si me quedo quieta.
- Bacaklarım... dondu.
- Mi piernas están... heladas.
Öyle soğuk havalarda limanda çalıştım ki ellerim iplerle beraber dondu.
He cargado fardos en los muelles con las manos heladas en las sogas.
Zorla kendini, neredeyse artık ordasın. Dondu ellerim.
Inténtalo, ya casi estás.
Ayaklarım dondu.
"¡ Mis pies están helados!"
- Sadece dondu.
- Sólo está congelado.
Birinin ayakları dondu.
Tengo los pies helados.
Elbiseleri dondu.
La ropa está helada.
Ellerin dondu.
Tienes las manos heladas.
Nehir dondu.
El río está helado.
Yoruldum, acıktım ve kuyruğum dondu. Burnum dondu.
Estoy cansado y tengo hambre, además mi colita esta congelada...
Kulaklarım dondu.
Y mi naricita esta congelada y mis orejitas están congeladas.
Ayak parmaklarım dondu.
Y también mis deditos.
Kolu dondu, buz gibi.
Su brazo está congelado, como el hielo.
Üç adam serende dondu.
Tres hombres se congelaron en los soportes.
STELLA PARİS'E GERİ DÖNDÜ
STELLA VUELVE A PARÍS
Soğuktan kemiklerim dondu. Boğazım da kurudu.
El frío me ha helado los huesos y cerrado la garganta.
O da birden dondu ve bir daha hareket etmedi.
Luego Mosaku no se movía, estaba rígido, congelado.
Ellerim dondu.
Tengo las manos heladas.
- Yapamam. Her şey dondu.
Me temo que no puedo hacerlo, señor.
ilkokuldaki ikinci yilinda, evden kacip Hokkaidoya dondu, ama Hakodatede yakalandi.
En el segundo año de primaria, se escapó de casa para regresar a Hokkaido, pero fue capturado en Hakodate.
Parmaklarım dondu.
Tengo los dedos congelados.
Büyük olasılıkla, bir buz dağıyla çarpışınca adamın vücudu bu maddeyle kaplandı. Sonra da, aniden dondu.
En el momento del choque con un iceberg, es probable que el cuerpo del hibernado fuera sumergido en ese producto e inmediatamente entrara en un estado de congelación rápida.
Ayaklarım dondu.
Para nosotros, el Este era el billete ganador.
Aptallık etme. Ellerim ve yüzüm dondu.
Se me están congelando las manos y los pies.
Yankee elçisinin kaçirilmasindan 3 gun sonra Brezilya idam cezasina geri dondu.
Tres días después del secuestro del embajador yanqui... la pena de muerte se restaura en Brasil.
Kemiklerim dondu. Çok soğuk.
Frió hasta los huesos.
Buraya gelirken kulaklarım dondu
Señores, ¡ qué frío esta haciendo! Al venir, se me helaban las orejas.
Dün gece kıçım dondu!
Tío, anoche me congelé el culo.
Kıçım dondu!
¡ Tengo el trasero helado!
ÇOCUK MASALI SALI BELGESELİNE DÖNDÜ... yeni refah dalgasından önceki günlerin hatırası. Ülke dirlik ve düzene kavuştu mağazalar güzel şeyler, hoş trenler, oyuncaklar ve... Hayır... gıcır gıcır arabalarla doldu.
La prosperidad ha dejado el país ordenado... y los aparadores surtidos, llenos de trenes y juguetes.
ŞİMDİ SİYASİ YAYINA DÖNDÜ... suçu tavşana atmak çok kolay. Kendimizi ne kadar sık suçlamalıyız? Önce oraya bakmalıyız.
AHORA ES UN ESPACIO ELECTORAL
İnsan olarak da kayba uğramıştık. Birçok kişinin elleri, ayakları, kulakları dondu. En ufak bir yara merhemimiz... ya da daha basit ilaçlar bile yoktu.
Nosotros, por supuesto, hemos perdido un montón de gente, debido a la ulceración causados por el frío y no tenía ungüentos u otros medios, sin embargo, simple y primitivo eran, para luchar contra ellas.
Burada taşaklarım dondu.
¡ Estoy congelándome!
Görüyorsunuz ya, ben genç bir matadorla birlikte arenaya çıkıyordum, o dondu kaldı ve boğa onu parçaladı.
Toreaba con un joven torero y éste se paralizó. El toro le cogió.
Montoya dondu kaldı.
Montoya tiene miedo.
Sihirli ağacı arıyordu ve dondu!
Buscaba al árbol mágico y se congeló.
Eklem yerlerim dondu.
Tengo las articulaciones atascadas.
Eve gelip de gitmiş olduğunu gördüğümde kalbim dondu hayatım.
Me quedé helado cuando fui a casa y te habías ido, cariño.
Ayaklarım zaten dondu.
Mis pies ya están medio helados.
- Dondu.
- Se ha congelado.
Bacaklarım dondu.
- ¡ Tengo los pies helados! - ¡ Qué frío que hace!
Belçika'yı geri almak uğruna, bütün kış kıçımız dondu.
Pasamos todo el invierno congelándonos el trasero sólo para recuperar Bélgica.
döndüm 95
dondum 19
döndür 35
dondur 23
döndü 69
dondurma 106
döndüğünde 18
döndüğümde 48
döndük 21
döndün mü 51
dondum 19
döndür 35
dondur 23
döndü 69
dondurma 106
döndüğünde 18
döndüğümde 48
döndük 21
döndün mü 51