English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ D ] / Dünya

Dünya traducir español

50,197 traducción paralela
Dünya da gerginliğin bedelini bizim kadar bilir.
La Tierra sabe el precio de escalar las cosas tanto como nosotros.
Dünya ile yapılacak bir savaşı önlemenin görevimiz olduğunu söylediniz.
Dijo que nuestro trabajo era prevenir una guerra con la Tierra.
Phoebe istasyonu Dünya şirketlerinden biri tarafından işletilen müşterek bir tesisti.
Phoebe era una instalación conjunta dirigida por una corporación de la Tierra.
Şu anda filolarının üçte ikisi Dünya'ya doğru ilerliyor.
Y ahora dos tercios de su flota se dirige a la Tierra.
Etrafındaki dünya yanıp kül olduğunda her şey bir mazeretten ibaret olur ve o mazeret hiçbir halta değmez.
Todo se reduce a una excusa, y esa excusa no vale ni una mierda cuando el mundo se está quemando a tu alrededor.
Dünya'dan intikam almak için mi?
¿ Como una venganza contra la Tierra?
Dünya ve küçümsenen diğer yerler için bir kahramandı.
Era un héroe para la Tierra y era despreciado por todos los demás.
Fetihleri boyunca dünya nüfusunun çeyreğini ya öldürmüş ya da yerinden etmiştir.
Mató o desplazó a un cuarto de toda la población en la Tierra durante sus conquistas.
Anlaşılan Bay Putin dünya savaşı çıkma konusunda siyonist komşularımızın cesaretini kırmak istiyor.
Aparentemente, el Sr. Putin piensa desalentar a nuestros vecinos los sionistas de empezar la próxima guerra mundial.
Dünya'nın geleceğiyle sen ilgilen.
Tú te preocupas por el destino del mundo.
Amerika için korkunç derecede zararlı dünya için de yanlış olan şeyleri düzeltemeyeceksen iktidarda olmanın ne anlamı var ki?
¿ Y qué se saca de tener el poder si no puedes corregir cosas que se ha demostrado que perjudican a América y no le van bien al mundo?
Yeni dünya düzeni 11 Eylül'den sonra kuruldu.
Este mundo empezó después del 11 de septiembre.
Artık onun askeri gücümüzü dizginleyip en yakın müttefiklerimizi terk etmesini ve kontrolü dünya hükumetine bırakmasına seyirci kalamayız.
Bueno, no podemos quedarnos quietos viendo como destroza nuestras fuerzas armadas, abandona a nuestros aliados más cercanos y cede el control al gobierno mundial.
Bununla uğraşırken dünya üstünüze yıkılacak çünkü burnunuzun dibinde olan şeyi gözden kaçırıyorsunuz, hepiniz.
Eso es lo que van a hacer cuando el mundo se les está viniendo encima. Porque no lo están entendiendo, ninguno. Está pasando delante de vosotros.
Dünya hükûmeti, derin devlet, sıradan şeyler. Asıl meşgalesi bunlar değilmiş ama.
Gobierno mundial, gobierno a la sombra, las cosas habituales, excepto que no es su obsesión principal.
Bunun için de bu soruya cevap bulabilmek için Dünya çapında kendi cümlelerinizle yazacağınız bir yazı yarışması düzenledik.
Por eso, decidimos hacer un concurso mundial de ensayos para que respondan las preguntas con sus propias palabras.
Dünya'nın sonunu getirmek istiyorsa seni takacağını mı sanıyorsun?
¿ Crees que le importas si planea terminar con el mundo?
Nassau bir düşerse bu adamların neler yapabileceğine dair korkunç bir simge olur. Bu dalga Yeni Dünya'nın tamamını yutar.
Porque si Nassau cae, si se convierte en un símbolo sombrío del caos que esos hombres puedan llegar a causar, un grito de guerra que pueda oírse por todo el Nuevo Mundo,
Suçlarını birer birer tarif et, Sonra dünya izlerken onu idam et.
Recitar sus crímenes uno a uno y luego ejecutarla mientras el mundo observa.
Hâkime Strauss, keşke Kont Olaf'ı aşabilseydi. Keşke çocukların yaşadığı rezalet şartları görseydi, keşke bu dünya böylesine kötü ve arapsaçına dönmüş bir yer olmasaydı. Belki o zaman bu öykü çok daha farklı biterdi.
Si la jueza Strauss se hubiese impuesto al Conde Olaf, si ella hubiese visto la atroz situación de los niños, si este mundo no fuese un sitio tan retorcido y perverso, esta historia quizá hubiera tenido otro desenlace.
İyiliklerinden, başka insanların ona verdiği isimlerden ve en önemlisi de başkalarına faydası olan ve bu dünya da bıraktıklarından bahset.
A través de sus buenas acciones. A través de la caridad que dan en su nombre, y lo más importante. A través del conocimiento que dejan en este mundo que beneficia a otros.
Dünya böylesine değişmeyecek kadar güçlüdür.
El mundo es demasiado fuerte para eso.
Bütün dünya kardeş bildiğin herkese nasıl da ihanet ettiğini konuşurdu.
El mundo sabría que fuiste tú quien traicionó hasta el último de nuestros hermanos.
Farz edelim ki savaşın başladı. Yeni Dünya'yı sardı.
Supongamos que tu guerra estalla... y se extiende por el Nuevo Mundo.
Çünkü dünya ona durmadan bir hiç olduğunu ve hiçbir şeye sahip olamayacağını hatırlatmasına rağmen...
Porque a pesar de que el mundo le recordara su vida a diario, que era indigna de que el mundo le concediera algo, que no merecía lo poco que había conseguido arrebatarle... a pesar de todo eso,
Gel gör ki dünya benim ne istediğimi önemsemez.
Pero en este asunto particular, al mundo no le importará mucho lo que a mí me guste.
Onlarınki eski dünya.
Son del mundo antiguo. Es...
Yeni dünya ise küresel ekonomi ile etkileşim içinde.
El mundo nuevo es el de las finanzas globales.
Dünya kendi kendini kurtarmayacak.
El mundo no se salvará solo.
Dünya onlarsız daha iyi bir yer.
El mundo está mejor sin ellos.
Önce kendileriyle başlasalar dünya ne kadar güzel bir yer olurdu?
¿ Cuánto mejor estaría el mundo si empezaran por sí mismos?
Hep derim, eğer dünya bir sahne olsaydı, kimlik sadece bir kostüm olurdu.
Siempre digo que si el mundo es un escenario, la identidad no es más que un disfraz.
Burası artık görkemli yeni bir dünya Alan ve sen de Hollywood'un en güçlü adamı olmak üzeresin.
Por aquí. Es un mundo nuevo, Alan, y está a punto de ser el hombre más poderoso de Hollywood.
Birileri buraya gelip bir halt yemek istiyorsa onları bir dünya acı bekliyor olacak.
Si alguien quiere venir aquí y buscar problemas, le espera un mundo de dolor.
Dünya dışındaki hayata dair inkar edilemeyecek ilk kanıta bakıyoruz.
Vemos la primera prueba de que hay vida más allá de la Tierra.
Bütün dünya Suriye'den ibaret değil.
Toda la Tierra no es Siria, ¿ verdad?
Bizim sorumluluğumuz dünya.
La Tierra es lo primero.
Eğer burada bırakmakla Dünya'ya götürmek arasında kaldıysak burada bırakacağız.
Si hay que elegir entre dejarlo entrar aquí o allá abajo... lo dejaremos entrar aquí.
Yani Rupert Chatwin... eve döndüğünde İkinci Dünya Savaşının devam ettiğini fark ediyor. Jane ve Martin'e savaşa gideceğini söylüyor.
Así que, Rupert Chatwin, se da cuenta de que en casa, la Segunda Guerra Mundial aún está en curso y les dice a Jane y a Martin que irá... que irá a la guerra.
Ve İkinci Dünya Savaşını kazandığı mı?
¿ Y ganar la Segunda Guerra Mundial?
Bildiğiniz üzere, sadece bir Dünya Çocuğu Kral tacını giyebilir.
Como bien saben, solo un Vástago de la Tierra puede llevar la corona del Alto Rey.
Nankör Dünya Çocuğuna yardım etmeyi mi?
¿ Ayudar a un desagradecido Vástago de la Tierra?
Kitaplara göre... Fillory'de zaman Dünya ile.. ... aynı hızda ilerlemiyor.
Entonces, en los libros, el tiempo no avanza exactamente a la misma velocidad en la Tierra como en Fillory.
Tüm dünya.
"El mundo entero"
O zaman neden yargılar aşık olanları bu dünya?
"Entonces, ¿ por qué el mundo juzga" "las personas que se enamoran?"
Tüm dünya.
"El mundo entero.."
Tüm dünya deli olur güzel kadınlara.
"El mundo está loco por las bellezas."
Tüm dünya.
"El mundo.."
O zaman neden yargılar, aşık olanları bu dünya?
"Entonces, ¿ por qué dicen que es malo enamorarse?"
Tüm dünya.
"El mundo"
ve Finlandiya'nın dünya kupasını kazandığını.
Si lo ve, salúdelo de nuestra parte y dígale que Finlandia ganó el Mundial.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]