Elın traducir español
935,895 traducción paralela
"Çocukların öğle yemeğini yeme," der.
"No te comas el almuerzo de los niños".
Midem bulandı, saate baktım ve karımın on dakikaya evde olacağını fark edince panik yaptım.
Estaba asqueado. Miré el reloj. Vi que mi mujer llegaría en diez minutos y entré en pánico.
Onu kesinlikle yakalayacaklarını söylemediler ama işinin ehli birtakım kişilerin yakalayacağı imajını verdiler. Kafama çok takmadım yani.
No me aseguraron que lo atraparían, pero tenían el porte de personas seguras que sin duda lo atraparían, así que no me preocupé mucho.
Bu dünyada bir kadının soğukluğu kadar soğuk başka hiçbir şey olamaz çünkü bana kızmıştı ama mevzuyu da konuşmuyordu.
No hay nada más frío que una mujer haciéndote el vacío. Estaba enojada, pero no quería hablar del tema.
Kate anında öfkeleniyor. Ama Sarah takıldığımın farkında, o yüzden latife ediyor :
Kate se enfurece de inmediato, pero Sarah sabe que estoy bromeando y me sigue el juego :
Ben de diyorum ki, "Bence hiç boşuna atma çünkü o evde belden bağlamayı senin taktığını herkes biliyor."
"Mejor ahórrate la moneda, perra. Todos sabemos que tú te pones el arnés".
Ama aslında kasetten ötürü kızdığını, şimdi de sandviçi ısırdım diye beni cezalandırdığını biliyordum.
Pero sabía que en realidad estaba enojada por el video, así que me iba a castigar por morder un puto sándwich.
" sandviçi ısırdığını biliyorum.
Ya sé que mordiste el sándwich.
Asıl ilk kasete değil de, ikincisine kızdığını söyledi.
Que estaba más enojada por el segundo video extorsivo que por el primero.
Keen, Reddington'un peşinde olan aynı suç örgütünün, Cabal'ın hedefindeydi.
Keen era el blanco de la Cábala, la misma organización criminal que perseguía a Reddington.
- Bu, 18 saat önce Mozart'ın son halka açık gösterilerinden birini gerçekleştirdiği Viyana'daki Café Grundstein'da çekildi.
- Esa fue tomada hace 18 horas en el café Grundstein en Viena, donde Mozart tuvo una de sus últimas presentaciones.
Bir kazayı, bir trajediyi, 4 yaşındaki bir kızın babasını öldürdüğü bir yangının anısını...
El recuerdo de un accidente, una tragedia, un incendio en donde una niña de cuatro años mató a su padre.
JFK'ya dört saat önce indi ve pasaport kontrolüne Winthrop Grand Hotel'de kalacağını söyledi.
Aterrizó en el aeropuerto JFK hace cuatro horas y dijo en control de pasaportes que se hospedaba en el Whinthrop Grand Hotel.
Kaplan'ın ondan ne istediğini öğrenin.
Averigüen qué quiere Kaplan con él.
Üstü kalsın.
Conserve el cambio.
Reven Wright, Adalet Bakanlığı'nın ikinci en üst düzey yetkilisi.
Reven Wright, la segunda funcionaria de mayor jerarquía en el Departamento de Justicia.
Hafızamın içine bakmak için zorlayan son uzman hakkındaki hoş olmayan hatıran, bu o.
El recuerdo desagradable que tenías de la última especialista que fue obligada a examinar mi memoria, esa es ella.
Aram, Selma Orchard'ın numarasını bul.
Aram, busca el número de Selma Orchard.
O Werner'ın oğluydu.
Era el hijo de Werner.
Bir imparatorluk kurma niyetindeydim... Dünyanın en güçlü suçlusu olma niyetindeyim... Dünyanın zaten şu an söylediği gibi.
Intentando construir un imperio, intentando convertirme en el criminal poderoso que el mundo ya había dicho que era.
Düşmanının arkadaşın olmasını istiyorsan, onun için bir sorun yarat ve sonra da onu çöz.
Si quieres que tu enemigo se convierta en tu amigo, creas un problema para él y después lo resuelves.
Ve Bay Kaplan Hans'ın cesedinin yok edilişini gördü.
Y el Sr. Kaplan se encargó de deshacerse del cuerpo de Hans.
Benim "müdahalem" sorunlarının en küçüğüdür.
Mi "interferencia" es el menor de tus problemas.
Kullandığı ekipman, Dr. Orchard'ın EEG makinesi, üreticinin sunucusuna ping işlemi yapıyor.
El equipo que usa, el aparato para EEG de la Dra. Orchard, envía un ping al servidor del fabricante.
İç savaşa katılmak istemiyorsan arkadan ormana çıkmalısın.
A menos que quieran unirse a una guerra civil, tienen que salir por el bosque.
Kaplan'ın hedefi Ressler'di.
El objetivo de Kaplan era Ressler.
Krilov'un, Ressler'ı, Hitchin'ın onu Reven Wright'ın cinayetine bağlayabilecek bir tanık kaçırdığına programlamış olduğunu düşünüyoruz.
- y lo llenaron de drogas. - Creemos que Krilov programó de alguna forma a Ressler para que creyera que Hitchin secuestró a una testigo que podía relacionarla con el asesinato de Reven Wright.
Hayır, seni Reven Wright'ın cinayetine bağlayan tek kişi o olduğundan onu göz ardı etmen mümkün değil.
No, es imposible que la dejara fuera de su vista, no cuando es la única persona que puede relacionarla con el asesinato de Reven Wright.
Baskın esnasında bilincini kaybettin.
Durante el ataque te dejaron inconsciente.
Üzgünüm ama silahınıza el koymam gerekiyor.
Lo siento, pero voy a necesitar su arma.
Ve o günbatımını izlemek için göl evine giriyor olacak.
Y él entrará en su casa del lago para observar el atardecer.
Sen Ajan Gale olmalısın.
Debe ser el agente Gale.
Klanınızın desenini kabul edin Ve onurlarıyla şampiyon olarak savaşın.
Acepta el sello de tu clan y lucha con honor como su campeón.
O savaşçı, düşen adamın bütün simgelerini topladığında Ve onları bana gönderiyor, Onlar galip ilan edilecektir.
Cuando ese guerrero recoja todos los sellos de los caídos y me los entregue, será declarado el vencedor.
Bu son şampiyon yalnızca bize söyleyecektir Hangi klan hayatta kalacak Bekka Pramheda'nın crypt bölümünde,
Solo este último campeón nos dirá qué clan merece sobrevivir en la cripta de Bekka Pramheda, y qué clanes están destinados a perecer en el Praimfaya.
Eğer kazanırsam, bu halkın sonunu ifade eder.
Si gano, eso significaría el fin de tu gente.
Halkımızın bir kan sporunda oynadığı kaderi tehlikeye atmak mı?
¿ arriesgando el destino de nuestra gente en un deporte sangriento?
Tüm insanların kaderi.
El destino de toda la gente.
Bu kanla ilgili, kader uygun görürse Bugün kanımın döktüğü Ve bütün umutlarım halkım için kayboldu,
Es sobre sangre, y si el destino considera que mi sangre se derrame hoy aquí y que se pierda toda esperanza para mi pueblo, entonces no me importa una mierda quién termine dentro de ese búnker o si alguien lo consigue.
Başlangıç boynuzları patladığında, görüş mesafesinin dışına çıkın. Ve diğerlerinin rekabetten uzaklaşmasına izin verin.
Cuando suene el cuerno para empezar, permanece fuera de la vista y deja que los demás eliminen a la competencia.
Bir savaşçının birçok öğretmeni var, Aralarında savaş şefi.
Un guerrero tiene muchos maestros, el jefe de guerra entre ellos.
Bunu söylediğinde haklıydın. İnsanların temelde iyi olduğunu düşünürdüm, Onları bu dünyadan çıkarırsan
Tenías razón cuando dijiste que solía pensar que la gente era generalmente buena, si los sacas de este mundo y les enseñas el camino de la paz, la oscuridad se desvanecería, tal y como la oscuridad se desvaneció en mí.
Herkes yeni evlerine göz atın, Bir saat sonra buluşalım.
Todo el mundo a comprobar su nuevo hogar, reunión aquí en una hora.
Çünkü ödemeyi zaten yaptım Ve eğer ki onu arayıp iptal etmezsem Sen de ölü sayılırsın.
Porque ya he ordenado el golpe, y a menos que contacte con él y lo cancele, estás prácticamente muerto.
Rus hackerın avatarı, değil mi?
Es el avatar del hacker ruso, ¿ verdad?
Bir süredir biliyoruz ki bu adamın dövmeyle bir ilgisi var ancak adam tam bir hayalet.
Sabemos que estaba conectado a este tatuaje desde hace un tiempo, pero el tipo es un fantasma.
Tamam, fakat bu belgelerin zarfın içinde olması gerekmiyor muydu?
Sí, pero ¿ no debería estar la documentación en el sobre?
Sanıyordum ki Nas tüm kayıtlar silindiği için hiçbir şey bulamadığını söylemişti.
Creía que Nas dijo que no pudo encontrar nada en el Protocolo Truman, que todo el archivo había sido borrado por completo.
Shepherd'ın mentorunun söylediğine göre Truman Protokolü tüm planlarının anahtarı.
El mentor de Shepherd dijo que el Protocolo Truman es la clave de todo su plan.
Dünya'nın heryerinde buluşma noktaları vardı.
Tenían sitios de entrega muertos en todo el mundo.
Bu sefer kazananın dünyadaki en tehlikeli dökümanları alması dışında sorun yok.
Excepto que el ganador de esta se hace con los documentos más peligrosos del mundo.
elin 54
eline sağlık 21
elini ver 195
elinde 28
elini uzat 73
elinizde ne var 17
elinde değil 18
elini çek 20
elinden geleni yap 94
elini çabuk tut 66
eline sağlık 21
elini ver 195
elinde 28
elini uzat 73
elinizde ne var 17
elinde değil 18
elini çek 20
elinden geleni yap 94
elini çabuk tut 66