Geleceksin traducir español
2,784 traducción paralela
Yine de benimle geleceksin.
Todavía te vienes conmigo.
Bu defa sen de benimle içeri geleceksin.
Bueno, tú entrarás conmigo ésta vez.
Ne zaman eve geleceksin?
¿ Cuándo terminarás y volverás a casa?
Derhal geleceksin.
No, ven ahora.
Törene geleceksin değil mi?
Vienes al memorial, verdad?
Ne zaman ziyaretime geleceksin?
¿ Cuándo vienes de visita?
Ama benimle geleceksin.
De acuerdo.
Beni görmeye nezaman geleceksin?
¿ Cuándo vas a venir a visitarme?
kendi evine geleceksin.
Volverás a tu propia casa.
" Ne zaman bizi görmeye geleceksin?
" ¿ Cuándo vas a venir a vernos?
Tiffany'nin toplanmasına yardım edeceğim. Sadece o bahsettiğimiz niyetle orada bulunduğumu anlamasın diye sen de benimle geleceksin.
Me ofrecí para ayudar a empacar a Tifanny, y para que no piense que estoy allí para seducirla, te ofrecí a tí también.
- Yapma ya, sen geleceksin bana.
Por favor. Estarás de regreso.
Sonra onunla birkaç gün geçireceksin daha sonra da buraya geri geleceksin.
Estarás con ella unos días, y después volverás aquí.
Bizim şey yetiştirdiğimiz çiftliğimize ev vizitesine mi geleceksin?
Vas a hacer visitas a domicilio a nuestra granja, donde cultivamos...
Bir gün beni karşısına oturttu ve dedi ki : "Thurgood, sana zenci diye hitap eden birisi olursa hemen orada onun hakkından geleceksin."
Ahora un día me senté. el me dijo, "Thurgood, si alguna vez alguien te llama Negro, " tienes que arreglar las cosas con ellos en ese mismo momento.
Çok yakında çok değerli bir ticari eşya haline geleceksin.
Muy pronto, va a convertirse en un recurso muy valioso.
Neden? Benim için çalışmaya mı geleceksin?
¿ Quieres venir a trabajar para mí?
Olay mahalline mi geleceksin?
¿ Vas a ir a la escena del crimen?
Tanrı ile nasıl karşı karşıya geleceksin?
¿ Cómo vas a mostrarte ante Dios?
Geleceksin, değil mi?
Vendrás, ¿ no?
Sen aşağı geleceksin ve o zaman elmasları vereceğim.
Tu vendrás abajo, y yo te lo daré a ti.
Tamam, benimle geleceksin.
Bien, vendrá conmigo.
Yakında, kendi seçimlerini yapabilecek yaşa geleceksin.
Pronto serás lo suficientemente grande para decidir por ti mismo
Beni buraya ziyarete geldiğinde ki geleceksin de beni her daim öpücük fırlatırken hatırlamanı istiyorum.
Cuando vengas a visitarme, porque vas a visitarme, quiero que siempre me imagines lanzándote besos.
- Üstesinden geleceksin ben yokken.
Vas a estar bien sin mí. De acuerdo.
Geri geleceksin de. Oğullarının sana ihtiyacı var.
Y regresarás, porque tus hijos te necesitan.
Hey, sana bir soru : Regina'nın mektuplarını bırakmak için her gün uğrayacak mısın? Yoksa ne bileyim ben resim asmaya falan mı geleceksin?
Pregunta : ¿ Vas a pasar a diario a... dejarle el correo a Regina o sólo aparecerás para... no sé, colgar cuadros?
- Üstesinden geleceksin.
- Vas a hacerlo bien.
Duraksama yapmadan gidip hemen geleceksin.
Vas y vienes directamente, sin paradas.
Ciddi misin? Benimle mi geleceksin?
No, en serio, ¿ tú saldrás conmigo?
Dinle, günün birinde Owen gibileri kovabilecek bir mevkiye geleceksin.
Mira, algún día estarás en la posición de despedir a chicos como Owen.
Geleceksin, değil mi?
Va a venir pronto, ¿ no?
Eğer Louis bir daha senden böyle bir şey isterse bana geleceksin.
Si Louis te pide hacer algo como eso, me consultas primero a mí.
Bütün kararnamelere bir daha bakıp bir şey bulup geleceksin.
Vas a repasar los estatutos, y se te va a ocurrir algo.
O soruya geleceksin galiba, tamam devam et.
Si solamente vienes a preguntarme eso, hemos terminado.
Orada saklanacak mısın, yoksa benimle mi geleceksin?
¿ Quieres esconderte o vienes conmigo?
Yedi saniye sonra sen geleceksin.
Siete segundos después, irás tú.
Richmond buraya anlaşma için geldiğimizi sanıyor. Diana, sen benimle yukarı geleceksin.
Richmond cree que vamos a negociar.
Tüm gücünle üstüme mi geleceksin?
Ahora quieres a acumularlo en todo, también?
Tüm sahip olduğum sensin. kömürün üzerinde yüzüyor yarım bir umut ile her şeyin üstesinden geleceksin.
Todo lo que tengo es a tí, flotando sobre las brasas con la mitad de las esperanzas de que vas a descifrar esto.
Bunun da üstesinden geleceksin.
Tienes una idea de esto, también.
İfade vermek için merkeze geleceksin.
Espero verte en la estación para una declaración.
Eğer gerçekten arkadaşım olsan daha iyiydi ama olay böyle. Artı bir de partilere geleceksin.
Bueno, verás, sería mejor si no tuvieras... que fingir, pero, eh, esa es la idea, um, y todas las fiestas guays.
Sonra yaralı ve hırpalanmış bir şekilde geri geleceksin ve benden sana hemşirelik yapmamı bekleyeceksin.
Y entonces regrasarás sangrando y golpeado, y esperas que sea tu enfermera hasta que te recuperes.
Buraya düzenli olarak geleceksin, öyleyse.
Vendrás aquí regularmente, entonces.
- Bizimle geleceksin!
¡ Ven con nosotros!
Bizi devamlı görmemezlikten mi geleceksin?
¿ De verdad nos vas a ignorar para siempre?
Antrenmana haftada bir Kez mi geleceksin?
¿ Quieres entrenar una vez por semana?
- Geleceksin, değil mi?
¿ Vendrás, no?
Yola geleceksin.
Entrarás en razón.
- Ne zaman geleceksin?
- ¿ Cuándo será eso?
geleceğim 238
gelecek misin 89
gelecek 246
geleceğe 29
gelecek hafta 86
gelecek misiniz 18
gelecekte 47
geleceğiz 22
gelecek mi 35
gelecek yıl 29
gelecek misin 89
gelecek 246
geleceğe 29
gelecek hafta 86
gelecek misiniz 18
gelecekte 47
geleceğiz 22
gelecek mi 35
gelecek yıl 29