English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ H ] / Hayat böyle

Hayat böyle traducir español

3,658 traducción paralela
İşte hayat böyle birşey.
Así es la vida.
İşte hayat böyle kurtulur.
Así es como salvas una vida.
Hayat böyle Randall.
Sabes, esto es vida, Randall.
Sanırım demokrasilerde hayat böyle oluyor.
Pero supongo que eso es la vida en la Democracia.
Hayat böyle.
Es solo la vida.
Ve eğer ilişkimizde tüm bu sorunlar olmasaydı bile, benim yaşamak istediğim hayat böyle bir hayat değil. Selam.
E incluso si nuestra relación no tuviera todas esas otras complicaciones, este no es el tipo de vida que quiero.
Hayat böyle.
Así es la vida.
Çadır hayatı böyle.
Es carpa-vida.
Hayatım boyunca, kendi açımdan çok az emek sarf etmiş olmama rağmen kadınların bana böyle yazılması acayip sıradan olmaya başladı.
Es un hecho increíblemente frecuente en mi vida que las mujeres se me regalan al parecer, con muy poco esfuerzo de mi parte.
Hayatım boyunca böyle oldu!
Toda mi maldita vida.
Ama birbirinizi asla aynı oranda sevemezsiniz. Talihsiz tabii ama hayatın gerçeği böyle.
Es desafortunado, pero es sólo una realidad de la vida.
İstediğin hayatın böyle bir şey olmadığını biliyorum ama daha iyi olabilir burada.
Sé que no es la vida que querías, Pero... podría ser buena... aquí...
Hayatımın geri kalanı boyunca böyle gösterilerle uğraşmak istemiyorum.
No quiero tener que hacer el mismo espectáculo alocado el resto de mi vida.
Eğer David'le bebeğiniz olursa önümüzdeki 18 yıl hayatınız böyle olacak.
Si tú y David tenéis un bebé, vuestras vidas serán así durante 18 años.
Hayatım boyunca böyle insanları görmezden geldim, David.
Llevo ignorando a gente como esa toda mi vida, David.
Böyle bir şey için hayatını vermeye razısın demek?
Así que están listos para arriesgar sus vidas por eso?
Böyle düşünürseniz hayat daha kolay olur sanırım.
Yo tengo uno. Pero tienes razón. La vida probablemente será más fácil... si piensas de esa manera.
Böyle zalimce yarıda kesilmiş bir hayat.
Una vida fue cruelmente truncada.
Böyle düşünmene sevindim,... çünkü bütün yetişkin hayatın silinmek üzere.
Me alegra que pienses eso ya que toda tu vida adulta está por ser borrada.
Ama bir şekilde, dünyanın bir şakası gibi olan hayatımda böyle bir şey olabilir diye düşündüm.
Pero de alguna manera, en la broma cósmica que es mi vida sentí que ella podría serlo.
Ama böyle bir hayat süreceksen bazı kurallar vardır Edna.
Pero este modo de vida tiene normas, Edna.
Hayatın bundan sonra böyle olacak.
Esta va a ser tu vida de ahora en adelante.
Gerçek hayat ise böyle...
La vida real era algo así...
Bu yüzden Man Ok unniyi kendi annen bildin ve böyle bir hayatın oldu.
Por eso... creías que Man Ok unni era tu madre biológica. Y has vivido así hasta ahora.
Onu hiç böyle hayat dolu görmemiştim.
Nunca la he visto tan viva.
* Suçlu olduğuma eminim, Sayın Hâkim, çünkü böyle yaşarım hayatımı *
# Apuesto a que es culpable, su señoría # # Así es como vivimos en mi género #
Bu yüzden Man Ok unniyi kendi annen bildin ve böyle bir hayatın oldu.
Es por eso que pensabas que Man Ok eonni era tu madre biológica. Y has vivido de esa manera hasta ahora.
Eğer hayatında böyle bir insanın varlığını kabul etmezsem bir şansımız olmaz.
Si no puedo hacer que funcione con alguien así en tu vida, no tenemos ninguna posibilidad.
Ve zorluk çıkarır ve bizi görmezden gelirseniz hayatınız böyle olacak.
Y, si sigue adelante y nos ignora, esta va a ser su vida.
- Hayat böyle işte.
Es lo que es.
Baba, hayatıma böyle karışmaya hakkın yok.
Papá, no tienes derecho a meter mano en mi vida así.
Hayatım, böyle düşünmeni hiç istemiyorum.
Cariño, quiero que jamás pienses eso.
Hayat aslında böyle olmalıdır.
La vida era exactamente como tenía que ser.
Hayatım boyunca hiç böyle küçük düşürülmemiştim.
Nunca he sido más humillado en toda mi vida.
Normalde böyle bir şeyden gururum okşanırdı, ama gerçekten, kim, hayatının yarısını parmağı bir köpeğin kıçında geçiren biriyle çıkmak ister?
Normalmente me sentiría honrada por algo así, pero, ¿ quién quiere salir con alguien que pasa la mitad de su vida con sus dedos dentro del trasero de un perro?
Biliyorum kulağa çılgınca geliyor, fakat ben onu yerde serpe serpe dağılmış yatarken görünce... panikledim. Hayatını böyle gizlenerek ve endişelenerek yaşayamazsın.
Sé que esto parece una locura, pero cuando lo vi tendido en el piso de esa manera...
Pek hareketli olmasa da hayatım böyle işte, n'aparsın?
No es una vida excitante, pero es mi vida.
Hayatımın üçte biri böyle geçiyor.
Eso es un tercio de mi vida.
Hayatım, böyle bir şakayı başka bir adama nasıl yapabildin?
Cariño, ¿ cómo puedes bromear así con otro tipo?
Hayatıma ne yapıyor bu böyle?
¿ Qué está haciendo con mi vida?
Benim hayatımda neler oluyor böyle?
¿ Qué pasa con mi vida?
Öyle veya böyle bir kaç hafta içinde hayatından çıkmış olacağım.
De un modo u otro, voy a estar fuera de tu vida en unas pocas semanas.
Keşke, benim de hayatımı paylaşacağım, böyle bir erkek olsaydı.
Me gustaría tener un hombre como él para compartir mi vida.
Bugünden sonra hayatımız böyle geçecek.
De ahora en adelante, esta es nuestra vida.
Böyle hayatın...
Quiero decir, la vida. ¡ Ugh!
Karısının hayatı tehlikedeyken böyle yapmayacak bir adam var mıdır?
¡ ¿ Quién no se volvería loco cuando su mujer podría morir?
Ayrıca böyle güzel bir kadınla evliyken, ne diye hayatını tehlikeye atıyorsun sürekli?
Y... Con una esposa así de hermosa, ¿ por qué arriesgas tu vida en el trabajo?
Doktor her zaman böyle zorluklarla karşılaşır,... insan hayatını kurtarmakla, tarihin kendisini yazmasına izin vermek arasında bir seçim yapmak zorundadır zor bir karar ve o da yanlış seçimi yapıyor.
El Doctor siempre tiene este tipo de desafíos, donde tiene que tomar una decisión salvar una vida o dejar a la historia avanzar y es duro y al final termina tomando la decisión errónea.
Böyle yaşmayı seviyorum. Hayatım dizilerdeki gibi değil.
Pero hay cierta familiaridad, como un viejo suéter.
Yeniden doğduktan sonra bile hayatım neden böyle?
Llegué a renacer, y mi vida igual termina de esta manera.
Dahası, tüm hayatım boyunca insanoğlunun böyle yaşayamayacağını öğrendim.
Sabiendo eso, no creo que fuera feliz viviendo aquí. Y ahora he aprendido que uno no debería vivir así.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]