Hiçbir şey yoktu traducir español
1,168 traducción paralela
Hiçbir şey yoktu. Ancak çeper lobunda yapısal bozukluk buldum.
No hay prueba de ello, pero encontré un defecto estructural en el lóbulo parietal.
Ben mesela savaşla alakalı bildiğim hiçbir şey yoktu. Hiçbir şey.
Yo, por ejemplo, jamás estudié el arte de la guerra.
Yapabileceği hiçbir şey yoktu.
No había nada que él pudiera hacer.
Vücuduma bir işaret bıraktı. Onu silmek için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Ella puso su marca en mi cuerpo no hay nada que pueda hacer para borrarla
Ama kocasıyla benim aramda hiçbir şey yoktu.
Pero no hubo nada entre su marido y yo.
Fotoğraf çıktığında büyük bir hayretle gördüm ki görüntüde hiçbir şey yoktu.
Cuando la fotografía salió, me quedé asombrado. No había nada.
Televizyon bilmediğim bir dilde idi.. .. alacak hiçbir şey yoktu, hiçbir yerde reklam yoktu.. .. bu yüzden bir tek dolaşıyor..
La TV era en un idioma que no entendía no había nada que comprar, nada de publicidad así que sólo había estado caminando, pensando y escribiendo.
Hummaya karşı yapabileceğin hiçbir şey yoktu.
No había nada que tú pudieras hacer. La fiebre- - No.
Yapabileceğin hiçbir şey yoktu.
No hay nada que podamos hacer.
Bunun kadar ihtiyaç duyduğum hiçbir şey yoktu.
Nunca necesité tanto algo, cariño.
İlk başlarda daha hiçbir şey yoktu.
En el inicio... no habia nada.
İlk başlarda daha hiçbir şey yoktu.
En el inicio, no habia nada de nada.
Benim onun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu, ve onun buna ihtiyacı vardı.
No había nada más que pudiera hacer por él, y él lo necesitaba.
Buraya ilk kez geldiğimizde hiçbir şey yoktu. Ne su, ne elektrik...
Cuando llegamos aquí, no había nada, ni agua ni electricidad.
Başka hiçbir şey yoktu.
Nada más.
Dün geldiğinde üstünde hiçbir şey yoktu.
Llegó justo ayer sin dirección alguna.
- Kimlik yoktu, hiçbir şey yoktu.
No tiene ninguna identificación.
Ne gemiler, ne iletişim. Hiçbir şey yoktu.
Ni naves, ni comunicación, nada.
Buradayken yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Mientras estuve aquí, no pude hacer nada.
Üzerinde hiçbir şey yoktu.
Quiero decir, sin nada.
Toplum için, bundan daha tehlikeli hiçbir şey yoktu.
Nada presenta tanto peligro para una sociedad.
- Kendini suçlayamazsın. Senin yapabileceğin hiçbir şey yoktu.
No puedes culparte ; no había nada que pudieras hacer.
İçinde yaşayan hiçbir şey yoktu!
No había un solo ser vivo a la vista.
Daha önce orada hiçbir şey yoktu.
No había nada.
O zamanlar kavgalar, viski, hiçbir şey yoktu.
No tenía problemas entonces. Ni whisky.
Bu çok tuhaf geliyor biliyorum ama... Demek istediğim, sanki orada hiçbir şey yoktu. Sonra bir anda Justin ortaya çıktı.
Skipper, ya sé que parece extraño... pero había... bueno, no había nada, y de repente, apareció Justin... y había líquido, y todo el núcleo se volvió sólido.
Özellikle anneme ait hiçbir şey yoktu.
No había nada especialmente original en mi madre.
Ama aynı zamanda elimde hiçbir şey yoktu.
Por mi mismo. Y al mismo tiempo, nada.
Bizden önce her şeyi vardı ve bizden önce hiçbir şey yoktu.
Teníamos todo antes, no teníamos nada antes.
Ertesi gün İrlanda kıyılarından.. batıya doğru yol alıyorduk. Okyanusun dışında gözle görülür başka hiçbir şey yoktu.
La tarde siguiente, navegábamos hacia el oeste... desde la costa de Irlanda... y sólo nos rodeaba el océano.
Yapabileceğin hiçbir şey yoktu.
Oye, no había nada que pudieras hacer.
Bilgisayara baktım. Dosyasında penisiline alerjisi olduğuna dair hiçbir şey yoktu.
Revisé el computador y no hay nada en sus archivos que diga que es alérgico a la penisilina.
- Eric'in evinde hiçbir şey yoktu.
- Nada en lo de Eric.
Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
No hemos podido hacer nada.
Onun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Me encontraba impotente...
Bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
Y no había nada que pudiéramos hacer al respecto.
Sheila'yla aramda hiçbir şey yoktu.
No tuve una aventura con Sheila.
Ama yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu, biz de onu gömdük.
No podíamos hacer nada, por eso la enterramos.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
No pude hacer nada.
"Eski sen" de yanlış olan hiçbir şey yoktu.
No había nada malo en el viejo tú.
Hiçbir şey olmamıştı, aramızda bir kimya yoktu.
No paso nada, no había química.
Sanki uzun zaman önce ölmüşüm de biri beynimi alıp bu vücuda yerleştirmiş. Belki de hiçbir zaman gerçek bir "ben" yoktu, ve belki ben de şu şey gibi tamamen yapayımdır.
– Como si hubiera muerto hace mucho y alguien hubiera cogido mi cerebro y lo pusiera en este cuerpo tal vez nunca fui real en primer lugar, y soy completamente sintetica como esa cosa.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
- No podía hacer nada.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Recibió críticas favorables y comencé a pensar cada vez menos en el pasado.
Hiçbir şey hissedecek zamanım yoktu.
No tuve tiempo para sentir nada.
Gerçekten çok korkmuştur. Kaybolmuştuk, kimseler yoktu, hiçbir şey.
Teníamos verdadero miedo, perdidas, sin nadie alrededor, nada.
Fakat bunu yaptıktan sonra hiçbir iyi şey yoktu.
Pero tampoco había nada bueno en el lugar a donde escapé.
Önemli bir şey değildi. Hiçbir anlamı yoktu.
¿ Si ella estuviera con un prostituto?
Farz et ki Rachel Reynolds'ı en az oğlun kadar dürüst biri olarak biliyordun. Anlattıklarıyla çelişen hiçbir şey de yoktu. Onu tutuklar mıydın?
Suponga que usted sabía que Rachel Reynolds... es tan honesta como su hijo... y que no había nada que contradijera su historia... procedería a arrestarla?
Kaza falan yoktu. Motor da. Hiçbir şey.
Ni un choque, ni un motor nada.
Ben de hiçbir şey yoktu ama o yükseltti.
No tenía nada.
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şey söyleme 96
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şey söyleme 96