Insanlara traducir español
20,063 traducción paralela
Çok çalışmak, insanlara yardım etmek, vaaz vermek.
Trabajar duro, ayudar a los demás y predicar el Evangelio.
Belki de beni burada istiyordur, insanlara yardım etmemi, iyi şeyler yapmamı.
Tal vez me quiere aquí, ayudando a la gente, haciendo el bien...
Max'i parmaklıklar ardında tutmak başka insanlara zarar vermesini engelleyebilmenin tek yolu.
Manteniendo a Max tras las rejas es la única manera en la que podemos prevenir de que no lastime a más personas.
Cat, bu site güçlü insanlara hitap ediyor.
Cat, en esa web hay gente poderosa.
Bu sabah annem ve ben markete gitmiştik ve birisinin sizin hakkınızda kasırgadaki insanlara yardım için evinize getirdiğinizi duyduk.
Mi mamá y yo fuimos al supermercado esta mañana y escuchamos a alguien decir que ustedes albergaron gente en su casa después del tornado para ayudarlos.
Kasırgadaki insanlara yardım ettin.
Ayu-ayudaron a toda esa gente tras el tornado.
Uyum sağlamada problem yaşıyorsan insanlara gerçekte kim olduğun konusunda yalan söylediğin içindir.
Si tienes problemas encajando, es porque le mentiste a las personas sobre quien eras en realidad.
Bu teknolojiyi Argo şehrindeki insanlara uygulamaya çalışırken yakalandıklarında Astra ve Non tutuklandı.
Entonces fueron atrapados intentando usar la tecnología de Myriad contra la gente de Argo City, Astra y Non fueron arrestados.
Ama sen bana insanlara inanarak güçlü olmanın başka bir yolunu gösterdin.
Pero tú me enseñaste que había otra forma de ser fuerte, teniendo fe en la gente.
Myriad'ı aşıp insanlara nasıl ulaşacak peki? Supergirl benim himayem altında, insanlara ulaşmak da benim işim.
Con un ataque como este, es fácil perder la esperanza.
Ve Max bağlantıyı hazırladığında Supergirl de insanlara bunu yapacak. Hazırlayabilirsem tabii. Buradaki cihazlar dinozor gibi.
en ustedes, la gente de National City, ustedes me ayudaron.
Biz insanlara yardım için geldik.
Estamos aqui para ayudar al pueblo.
Violet, annen insanlara yardım ediyor.
Violet, tu madre ayuda a la gente.
Ama bunu kabullenebilirim çünkü daha az şanslı insanlara karşı hoşgörülü olabliyorum.
Pero puedo vivir con eso porque me han enseñado a ser tolerante con los menos afortunados.
Tüm bunlardan sonra çevresindeki insanlara karşı burnunun dikine gidip sırtını döndü.
Y luego de todo eso, lo único que hace es caminar por la vida poniéndole mala cara a los demás.
Ayık olmanın bir sonucu olarak insanlara karşı sevecen ve şefkatli olmaya başladım.
El resultado de estar sobria, es que de alguna forma me he convertido en alguien compasivo y caritativo con otras personas.
Sence o insanlara ne yaptığını düşünüyorsun?
¿ Crees que lo que hiciste con aquellas personas fue cortes?
Buradaki insanlara bakmak benim görevim.
Es mi trabajo cuidar de estas personas.
Norfolk Dükü yönetecek. Oturma düzeninden ve tören alayından sorumlu. Komite Başkanı olarak fikirlerinle katkıda bulunup insanlara ilham verip onlara liderlik edeceksin.
La organización y las ubicaciones, la ruta del desfile, pero como presidente del comité, aportarías ideas para inspirar y liderar a todos.
A.L.I.E. bile insanlara seçim hakkı sunuyor.
Incluso A.L.I.E. le da a la gente una elección.
- Sıradan insanlara yapma salak!
A la gente normal, ¡ idiota!
Max'in beni tanıtmasını belkiyordum. Ama genellikle insanlara Taylor Swift'in yavaş kuzeni Randi olduğumu söyler.
Esperaría a que Max me presentase, pero normalmente le dice a la gente que soy Randi, la prima retrasada de Taylor Swift.
Yeniden evlenen insanlara karşı öyle büyük bir önyargım yok.
Y no tengo grandes prejuicios contra las personas que se vuelven a casar.
Rozet taşımayan insanlara bunu anlatması zor.
Es difícil para la gente sin una placa entenderlo, ¿ sabes?
Kıyametin geldiğini insanlara söylemenin iyi bir fikir olduğunu söylemedim. Endişelenme Cole.
Nunca dije que fuese una buena idea dejar que la gente sepa que el apocalipsis se acerca.
Bulunduğumuz durum düşünülünce Powerlar'ın farkındalık yaratabileceği insanlara hatırlatılmalı.
Y en las circunstancias actuales... hay que recordarle a la gente que los Poderes pueden marcar la diferencia.
Sert görünen insanlara bayılırım!
¡ Me encanta que te hagas el fuerte!
Rahip Tim, insanlara zarar verip vermediğinizi de sorunca...
Y cuando el pastor Tim me preguntó si hacíais daño a la gente...
Elizabeth'i kaçıran insanlara sessiz kalma haklarının olduğunu... söyleyebilmen için bizim peşimize takılmana izin vereceğimi mi sanıyorsun?
¿ Crees que voy a dejar que me sigas a todas partes para que puedes informar a la gente que secuestró a Elizabeth que tienen el derecho de permanecer callados?
Aynen, sanırım kırmızı ışıkta durunca yoldaki insanlara bakmayı kesmem lazım.
No, solo debo dejar de hacer contacto visual con la gente cuando la luz esté roja, ¿ entiendes?
Önemli olan, kendinle barışık olman ve etrafındaki insanlara da böyle hissettirmen.
El tema es que estás a gusto contigo mismo y haces que los que te rodean también se sientan a gusto.
Insanlara yapmak istemedikleri bir seyi yaptiramazsin.
No puedes hacer que la gente haga cosas que no quieren.
Peki ya kim bu insanlara, onları fakirlik ve korkunç vahşet salgınına geri gönderdiğimizi söyleyecek?
¿ Y quién le dirá a esta inocente gente que los vamos a regresar a una continua pobreza y una violencia espantosa?
Peki nasıl hissettirdi bu insanlara ilham vermek?
¿ Y cómo se sintió, el inspirar a todas esas personas?
Şaşırtmalı saldırı yapacağımız insanlara davetiye mi gönderdin?
¿ Has mandado las invitaciones para que reserven el día a las personas a las que vamos a atacar por sorpresa?
Bahse girerim insanlara doktor olduğunu söylüyorsundur.
Seguro que le dices a la gente que eres médico.
Bana şans getiren insanlara güvenirim.
Confío en los que me traen suerte.
- Daha damatlara selam vermedik. Bu düğünü tertipleyen yetenekli insanlara da öyle.
No, no saludamos a los novios... o a los genios que han organizado esta boda.
İnsanlara zorla ışığı gördürtemezsin vaiz.
No puedes obligar a la gente a ver la luz, predicador.
İnsanlara haber vermelisin.
Tienes que dejar que la gente lo sepa.
İnsanlara yardım etmek için her şeyini veriyor.
Da todo lo que puede para ayudar a la gente.
İşte bu yüzden Steve beni burada istedi, Çünkü o bunu biliyordu. İnsanlara ulaşma ihtiyacı.
Por eso Steve me quiso aquí, porque vio esto venir, la necesidad de llegarle a la gente.
İnsanlara ne yapıyorlar?
¿ Qué les hacen a los humanos?
İnsanlara yapmayı en çok sevdiği şey budur.
Es como su cosa favorita para hacerle a la gente.
İnsanlara Supergirl olarak yardım ederken çok mutluydum.
Y cuando estaba ayudando a la gente como Supergirl, estaba... estaba muy feliz.
İnsanlara zarar vermeye devam edemezsin, Siobhan.
No puedes seguir dañando a la gente, Siobhan.
İnsanlara ne oluyor böyle?
¿ Qué le pasa a todo el mundo?
İnsanlara bir sembol göstereceğiz.
Vamos a enseñarles un símbolo.
İnsanlara bunu çözeceğini söyle.
Dile a la gente que encontraste una forma de salir de esto.
Sadece böyle durumlarda insanlara güvenin, olur mu?
Solo confía en las personas en situaciones como esta, ¿ de acuerdo?
İnsanlara zarar vermeyip nasıl yardım ettiğimizi.
Cómo ayudamos a la gente, no a hacerles daño.
insan 293
insanları 60
insanın 25
insanlar 521
insanların 77
insanlık 30
insanlar var 17
insanoğlu 51
insanlar bekliyor 18
insan değil 37
insanları 60
insanın 25
insanlar 521
insanların 77
insanlık 30
insanlar var 17
insanoğlu 51
insanlar bekliyor 18
insan değil 37